Sıra | DOSYA ADI | Format | Bağlantı |
---|---|---|---|
01. | Normal Flora | ppt | Sunumu İndir |
Transkript
Mikroorganizma ve konak ilişkileri İsmail Ceyhan
Öğrenme hedefleri • İnsan normal florası • Enfeksiyon, mikroorganizmanların vücuda giriş yolları ve bulaşma yolları • Mikroorganizmaların hastalık oluşturma mekanizmaları • Doğal bağışıklık, antijen, antikor, immunojen, hapten ve adjuvan • Bu dersin slaytları öğrenim amaçlı kişisel kullanım içindir. Sununun tamamı veya bir kısmı sözlü ve/veya yazılı hiçbir şekilde herkese açık araçlarda paylaşılmamalıdır. Eylem telif haklarının ihlali olarak değerlendirilebilir.
Mikroorganizma konak ilişkileri • Mutuallik= Birlikte yaşayan iki mikroorganizma karşılıklı yarar • Kommensallik= Birisi bu ortak yaşamdan yarar sağladığı halde diğeri ne yarar sağlar, ne de zarara uğrar
Mikroorganizma konak ilişkileri • Sinerji = Birlikte yaşayan iki mikroorganiz-manın ortak etkilerinin her birisinin ayrı ayrı oluşturabileceği etkiler toplamından daha çok olmasıdır. • Antibiyozis( Antagonistik etki) = Birlikte yaşayan iki mikroorganizmadan birisi diğerinin yaşamı üzerine zararlı etki yapar. – Besinleri tüketerek – Oluşturdukları yan ürünlerle (pH, ozmotik basınç vs.) değiştirerek. – Bakteriosin salgılayarak – Antibiyotik oluşturarak
Normal flora (Mikrobiyota) Vücudun çeşitli bölgelerinde gruplanmış, organizmaya zarar vermeksizin, hatta bazı yararlar sağlayan, organizma ile birlikte yaşayan mikroorganizma topluluğu Kalıcı (sürekli) flora: Belirli bir bölgede belirli yaşlarda genellikle değişmeyen, çeşitli etkiler altında zorla ortadan kaldırılsa bile kısa veya uzun bir süre sonunda yeniden aynı terkipte oluşan floradır. Bu floradaki mikroorganizmalar başka yerlere geçmedikleri, aralarındaki denge bozulmadığı ve organizmanın savunma gücü çok zayıflamadığı sürece hastalık yapmazlar. Bunlara fırsatçı patojen(oportünist) mikroorganizmalar denir. Geçici flora: Deri veya mukozalarda birkaç saat, gün veya bir iki hafta kalıp sonra değişen veya kaybolan floradır. Aynı içerikte yeniden oluşmaz.
Bakteri ve İnsan • Patojen • Fırsatçı patojen (oportünist) • Enfeksiyon (yerleşme ve çoğalma) • Enfeksiyon hastalığı (+ klinik bulgu)
Normal Flora • İnsan vücudunda, normal koşullarda zarar vermeden onunla birlikte yaşayan mikrorganizma topluluğuna verilen isim. • Ortadan kaldırılsa bile, bir süre sonra tekrar kendiliğinden oluşur. • Bulundukları yerleri değiştirmedikçe, aralarındaki denge ve organizmanın savunma gücü bozulmadıkça, hastalık oluşturmazlar.
Geçici flora • Çoğu saprofit, bazen patojen olan mikroorganizmaların, vücudun belirli bölgelerinde bir kaç saatten haftalara kadar değişebilen sürelerle kalmasıyla oluşur. • Geçici florada yer alan mikroorganizmalar, kalıcı flora ortadan kalktığında, hastalık oluşturabilirler. • Kalıcı flora vücudun normal fonksiyonlarının sağlanmasında önemli rol oynar.
Normal Flora • Sağlıklı bir annenin bebeği intrauterin dönemde sterildir. • İnsanın mikroorganizmalarla tanışması doğumla başlar. • Yenidoğan bebeğin deri ve mukozaları annenin genital sistem florasındaki mikroorganizmalarla kaplanır. • Daha sonra hastane ve ev ortamında bulunabilen başka mikroorganizmlarla mikrobiyal flora zenginleşir.
Normal Flora • Doğumu takiben vücudun değişik bölgelerine yerleşen mikroorganizmalar, zamanla değişmekle birlikte, konakçının deri, ağız, nazofarinks, özefagus, barsaklar, göz, kulak, ürogenital sistem mukozası gibi yerleri kaplayarak, patojen mikroorganizmalardan konakçıyı korurlar.
Vücudun değişik bölgelerinde farklı mikrobiyal flora • ortamın pH'sı, • nemi, • hücrelerin farklılığı, • deri ve mukozalardaki farklı salgıların biyokimyasal bileşimlerinin farklılıkları • farklı antimikrobiyal maddeler içermelerinden kaynaklanır.
Yenidoğanın florası, • bulunduğu çevreye, • beslenmeye, • annenin florasına bağlı olarak değişkenlik gösterir. • bebeklerde ağız florası annenin florası özellikle de deri florası ile yakından ilişkili iken çok karmaşık ve değişken bir yapı sergilemeye başlar.
Normal florayı etkileyen faktörler • Yaş • Beslenme • Hormanal durum • Sağlık • Kişisel hijen • Medikal yaklaşım ( antibiyotikler, deri temizliği gibi)
Deri Florası • Kalıcı flora olarak; • Koagüloz negatif Stapylococcus, Micrococcus, Propionibacteria , Corynebacterium (Difteroidler), Clostirium perfiringes, Candida ve Malassezia • Deride geçici olarak bulunabilecek mikroorganizmalara ise; S. aureus, α ve β veya nonhemolitik streptokoklar, Gram negatif bakteriler
Deri Florası • Derinin santimetre karesinde yaklaşık 1000-10000 bakteri bulunur. Kasık ve koltuk altın derisinde bu miktar 100 kat artabilir. • Deri florasını oluşturan bakterilerin önemli bir kısmı saç folliküllerinin üst kısmı ile derinin stratum corneum tabakasında bulunurlar. • Derinin mekanik veya kimyasal maddelerle temizlenmesinden sonra buralardaki bakteri kolonileri azalır. Bir süre sonra eski haline döner.
Konjuktiva Florası • Normal konjuktiva florası orijinini deriden alır. • Kişinin deri florasını şekillendiren bakterilerin bir çoğu göz kapağı mukozasında da yer alır. Göz yaşı, mekanik olarak yıkama ve antimikrobiyel içeriği ile mukozayı enfeksiyonlardan korur. • S. epidermidis'ler, difteroidler ve bazı mayalar en sık rastlanabilen flora etkenleridir.
Burun ve Nazofarinks Florası • Solunum havası ile alınan partiküllerdeki mikroorganizmalar burada ön filtrasyondan geçmektedir. • Anaerop=X10, X100 aerop • En yaygın aerobik mikroorganizmalar; Nazofarinksteki mikroorganizmalar, viridans Streptokoklar, Haemophilus spp.,Neisseria ssp. • En yaygın anaerobik mikroorganizmalar; Peptostreptoccocus, Veginalla, Actinomyces
Burun ve Nazofarinks Florası • Potansiyel Patojenler: Grup A Streptoccocus, Streptoccocus pneumoniae, S. aureus, Neisseria menegititis, Haemophilus influenzae, Moraxella catarrhalis, Enterobacteriacea • Gençlerdeki burun ve nazofarinks mikroorganizma florası cins ve tür çeşitliliği yönünden bebeklerden daha fazla çeşitli iken, sayı bakımında da yaşlılardan daha zengindir.
Ağız Florası • Yenidoğanlarda ağız florası genelikle annenin doğum kanalı florası ile kaplanır. • Lactobasiller, Stafilokoklar, Mikrokoklar, Korinebakteriler, Enterik bakteriler, mayalar ile aerob, anaerob ve fakultatif Streptokoklardır. • Bunlar birkaç gün içerisinde değişerek annenin ağız, el ve meme derisi florasını andırır. • Anaerob bakteriler, özellikle diş çıkarma dönemindeki damak yarılması esnasında yerleşmeye başlar.
Ağız Florası • Ağız içi dokular, dişler, mukoza, dişeti, dişeti oluğu aerob ve anaerob (> xl012/gr yaş örnek) bir çok mikroorganizmayı barındırır. Ağız içinde en fazla (%30-60) karşılaşılan mikroorganizma cinsi viridans streptokoklardır. • Çocuklarda gençlerde ve erişkin ağızlarında en yaygın cins Streptococcus mutans ve S. sanguis'
Ürogenital Sistem Florası • Ürogenital sistemin üst kısımları (üretranın üst kısımları, mesane, testisler, uterus, ovariumlar) sterildir. • alt üretra ve vajina da flora bulunur • Mukozalarda flora bakterileri erişkinlerde kişisel hijyene bağlı olmakla birlikte • Normal flora:Lactobasillus, Streptokoklar, S. epidermidis, ve difteroidleri barındırır.
Ürogenital Sistem Florası • Geçici flora: Enterokok, Enterobacteriaceae, Candida • Patojen (Üretritis): N. Gonorrhoeae, C.trachomatis • Bayanlarda çocukluk, ergenlik erişkinlik ve menopoz dönemlerine bağlı olarak florada değişkenlik arzeder.
Vajen Florası • Mikrobial kolonizasyon değişebilir • Hormanal faktörler etkilidir
Vajen Florası Doğumda 6 hafta annenin hormanları etkisi altında Lactobasillus >6 hafta üzerinde Stafilokok, Streptokok, Enterobacteriaceae Pupertede: Österojen etkisi Lactobasillus Stafilokok, Streptokok, Enterokok, Gardnerella, Mycoplasma, Ureaplasma, Enterobacteriaceae anaeroplar
Sindirim Sistemi Florası • Mikroorganizma çeşidi ve toplam sayısı bakımından en karmaşık ve kalabalık sistemini oluşturur. Hem kalıcı hemde geçici (besinlerle alınanlar) mikroorganizmaları barındırır. • Fetüste sterildir • Doğumda bakterial kolonizasyon oluşur
Yenidoğanların barsak floraları • Steril iken 24 saat içeririnde yetişkin florası ile benzerlik göstermeye başlar. • Memeden beslenenlerde en yaygın bakteri Lactobacillus bifidus'tur. • Ayrıca Enterik bakteriler, Enterokoklar ve Stafilokoklarda bulunur. • Biberonla beslenenlerde ise, en fazla bulunan bakteri L. acidophilus'tur. • İnek sütü ve ya mamalara (% 12 oranında) laktoz katılması L. bifidus'un miktarını arttırır. •
Sindirim Sistemi Florası • Yemek borusunda (özofagus) az miktarda flora bulunur. • Mide ortamı asid olduğundan, steril kabul edilir. Asit içeriği değişirse mikroorganizma barındırabilir ve hatta hastalık oluşabilir • Asitlere dayanıklı bir bakteri olan Helicobacter pylori bazı kimselerde mide mukozasına kolonize olabilir • Koşullara oluşunca mide ülseri ve nadiren mide kanserine yol açabilir.
Sindirim Sistemi Florası • İleum steril kabule edilen veya çok az bakteri bulunduran kısımdır. • Deudenum ve jejunum da ise lactobasiller, Streptokoklar,Enterokoklar ve maya.
Kolon (kalın bağırsak) • İnsan vücudundaki mikroorganizmaların en yoğun olduğu yer burasıdır. • Dışkının 1 gramında 1013'ten fazla bakteri • Anaerop=1000 aerop, maya ve patojen olmayan parazitler. • Bunlarında %90'dan fazlasını zorunlu anaeroblar (Bacteroides, Clostridium, Fusobacterium, Eubacterium, Ruminococcus, Peptococcus, Peptostreptococcus ve Bifidobacterium cinslerine ) • Escherichia ve Lactobacillus gibi aeroblar daha az miktarda bulunurlar.
Sindirim sistemi florası
Bağırsak florası • Mikroorganizmalar ve insanlar arasındaki ilişki simbiyotik ve mutualistiktir, her iki tarafa da yarar sağlar • Kullanılmayan maddeleri fermantasyon ile kullanılır maddelere dönüştürmek, • Bağışıklık sistemini situmüle etmek ve zararlı organizmaların büyümesini engellemek gibi yararlı işlevleri vardır • Bazı bağırsak mikroorganizmaları hastalık da yapabilir. • İnsanlar bağırsak florası olmadan yaşayabilir
Sindirim Sistemi Florasının yararları • Karbonhidrat fermantasyonu ve emilimi • Bağırsak dokusuna etkileri • Patojen bakterilerin engellenmesi • Sindirilemeyen gıdaların parçalanıp emilmelerine yardımcı olmak, hücre büyümesini teşvik etmek, • bağışıklık sisteminin hem erken gelişiminde hem de hayat boyunca işleyişinde bakterilerin anahtar bir rolü vardır. • Alerjilere engel olma • Probiyotikler salgılayarak bazı hastalıklara karşı korumak sayılabilir
Karbonhidrat fermantasyonu ve emilimi • Mikroorganizmaların fermente ettikleri karbonhidratları kısa zincirli yağ asitlerine (KZYA) dönüştürüler. • İnsan ünemli bir enerji kaynağı oluştururlar • Yağ asitleri bağırsağın su emme kapasitesini artırırlar,
Karbonhidrat fermantasyonu ve emilimi • Fermantasyon sonucu laktik asit gibi organik asitler ve gazlar da oluşur. Bu organik asitler vücut tarafından kullanılıp enerji üretiminde kullanılırlar. • Mikroorganizmaların proteolitik fermantasyon neden olup, enzimler, ölü konak ve bakteri hücreleri ve gıdada bulunan kollajen ve elastin gibi sindirilememiş proteinlerin birikimni sağlar
Karbonhidrat fermantasyonu ve emilimi • Mikroorganizmaların lipitlerin emilimi ve depolanmasını artırır • Bakteriler ayrıca K2 vitamini üretip bunun vücut tarafından emilimini sağlarlar • KZYA vücudun kalsiyum, magnezyum ve demir emmesine yardım eder. • bazı zararlı bakterilerin sayısın azaltır • Hem bağırsak hücrelerinin hem de yararlı bakterilerin büyümesini artırılar
Bağırsak dokusuna etkileri • KZYA'nın bir diğer yararı, bağırsak epitel hücrelerinin büyümesini artırmaları, onların çoğalma ve gelişimineni kontrol etmeleridir. Bunun yanı sıra, bağırsak yakınındaki lenf dokularının büyümesini sağlarlar.
Patojen bakterilerin engellenmesi • Konağa zarar verebilecek türlerin bağırsaklarda yerleşmelerine engel olmalarıdır. • bağırsak florası kaybolunca kolayca enfeksiyonlar meydana gelir. • Yararlı bakteriler kalın bağırsak yüzeyindeki bağlanma noktaları ve bağırsağın içindeki gıda için yarışarak patojen türlerin büyümesini engel olurlar • Flora bakteriler ayrıca bakteriosinler salgılarlar; zararlı bakterileri öldürür. • oluşturdukları yağ asitleri ortamın asitliğini artırıp zararlı organizmaların çoğalmasını engellemesidir.
Bağışıklık • Bağırsak bakterileri konağın bağırsak ve sistemik bağışıklık sistemine sürekli etki ederler. • Bağırsak mukozasındaki bağışıklık sisteminin hem erken gelişiminde hem de hayat boyunca işleyişinde bakterilerin anahtar bir rolü vardır. • Bağırsak mukozası lenf dokularını stimüle ederek patojenlere karşı antikor üretmelerini sağlarlar. • Bağışıklık sistemi yararlı bakterilere dokunmayıp zararlılara karşı mücadele verir. • Bakteriler oral tolerans neden olur
Alerjilere engel olma • Bakterilerin alerjilere, yani bağışıklık sisteminin zarasız antijenlere karşı aşırı tepki göstermesine, engel olduğu da gösterilmiştir. •
bazı hastalıklara karşı korumak • Bağırsak florasındaki bakterilerin sayı ve türlerini değiştirmek, vücudun karbonhidratları fermente etme ve safrayı metabolize etme yeteneklerini azaltarak ishale yol açabilir • Flora bakterilerin azalmasının bir diğer etkisi zararlı bakterilerin çoğalmasına neden olur
ENFEKSİYON
• Sağlık: Sadece hastalık ve sakatlığın olmayışı değil bedenen, ruhen ve sosyal yönden tam bir iyilik hâlidir. Toplumun sağlıklı yaşam biçimini benimsemesi, sağlığın korunması ve geliştirilmesi (eğitimi) de sağlıklı olmak açısından önemlidir. • Hastalık: Herhangi bir nedenle kişinin bedensel, ruhsal ve sosyal yönden iyiliğini yitirmesidir. Diğer bir tanım doku ve hücrelerde yapısal ve fonksiyonel yönden normal olmayan değişikliklerin yarattığı durumdur.
Bulaşıcı hastalık • Herhangi bir yolla insana geçme özelliğindeki hastalık yapıcı mikropların veya parazitlerin vücuda girmesiyle ortaya çıkan hastalıklardır. • Özel bir enfeksiyöz etkenin ya da onun toksik ürünlerinin, bir kaynaktan duyarlı bir kişiye doğrudan ya da dolaylı olarak geçmesiyle oluşan hastalıktır. • Bir hastalığın, insandan insana ya da hayvandan insana herhangi bir yolla bulaşma niteliği taşımasıdır.
• Enfeksiyon zararlı çok küçük canlıların (mikroorganizmaların) vücuda girerek çoğalması ve zarar vermesidir. • İnsan vücudu üzerinde milyonlarca mikroorganizma yaşar, ancak sadece vücuda zarar verdikleri zaman hastalık durumu ortaya çıkar. Enfeksiyon ve hastalık: • Enfeksiyon: bir etmenin konakçının üzerine gelip yerleşmesi ve orada çoğalmasıdır. • Enfeksiyöz hastalık: İnsan vücuduna giren mikroorganizmaların üreyip, çoğalarak vücutta istenmeyen etki ve belirtiler (hastalık) oluşturmasıdır.
Besinlerle Bulaşan Hastalıklar PARAZİT Askariazis, Teniazis, Giardiazis, Hidatidozis, Amipli Dizanteri VİRÜS Hepatit A, Hepatit E, Çocuk Yaz İshali BAKTERİ Tifo, Basilli Dizanteri, Besin Zehirlenmesi, Brusella
Bulaşıcı Hastalıkların Önemi • Ölümlere, • Başka hastalıklara ya da sakatlıklara • iş gücü ve maddi kayıplarına Yol açar
BULAŞMA YOLLARI 1-Doğrudan bulaşma (temas) a) Doğrudan dokunma: Öpme, Cinsel ilişki, Gebelik, Doğum b) Dolaylı dokunma: Kan nakli c) Damlacık yayılması 2-Dolaylı bulaşma (temas): • a) Araçlar b) Vektörler c) Hava yolu • * Damlacık çekirdeği
Hava yoluyla bulaşma (Solunum Yolu İle Bulaşma): • Uzun süre açıkta canlı kalabilen mikroorganizmaların hava, toz veya damlacıkla duyarlı kişiye bulaşmasıdır. • Direkt temas yada damlacık yoluyla olur. Damlacıkla yayılma; tükürük, balgam, burun, gözyaşı sıvılarının damlacıklar halinde yayılmasıdır. • Aksırırken, öksürürken, konuşurken ağızdan çıkan damlacıkların veya aerosollerin başkası tarafından solunmasıyla (tüberküloz(verem), boğmaca, kızamık ve grip);
Hava yolu ile bulaşan Enfeksiyonlar • insanda direncinin düştüğü durumlarda daha kolay hastalığa neden olurlar. • Kalabalık ve sıkışık yaşam tarzı solunum yolu enfeksiyonlarının oluşmasında önemlidir. Kentlerde daha sık görülürler. • Sinema, otobüs gibi topluca bulunulan ve hava akımının az olduğu yerlerde yayılım kolaylaşır. • Okul, kışla gibi yerlerde salgınlar yaparlar.
Sindirim Yolu İle Bulaşma: • Yiyecek, içecek, kontamine el ve tırnaklar aracılığıyla bulaşma olur. • Çiğ yenilen sebzeler, su ve içeceklerle bulaşan hastalıklar:Kolera, tifo, paratifo, basilli dizanteri, poliomyelit, gıda zehirlenmesi . • Hayvansal gıdalar ile bulaşan hastalıklar: şarbon, kist hidatik, gıda zehirlenmesi, brusella.
• Süt İle Bulaşma: • Hasta veya görünürde sağlam hayvandan, sütle uğraşan insanların ellerinden veya kaplardan ya da süt kaplarını temizlemek için kullanılan sulardan süt ile bulaşma ortaya çıkabilir. • En sık bulaşan hastalıklar: tifo, paratifo, brusella, dizanteri, poliomyelit (çocuk felci), stafilokok vs dir. Sindirim Yolu İle Bulaşma:
Sindirim yoluyla bulaşmayı kolaylaştıran etkenler: • 1-Yetersiz kişisel hijyen • 2-Olumsuz çevre koşulları (atık kontrolü, suların kirliliği, karasinekler, gıda kontrollerinin yapılmaması) • 3-Yetersiz bağışıklanma Sindirim Yolu İle Bulaşma:
• SU İLE BULAŞMA: • Bulaşmış (enfekte olmuş) suların içilmesiyle veya meyve-sebzelerin sulanması ya da yıkanması ile hastalık insana bulaşır. • Örnek: enfekte su ile sulanmış marul temiz su ile yıkanmadan yenirse hastalık bulaşır. Pis su ile yıkanan süt kapları ile tifo, yüzme havuzlarında iyi temizleme yapılmamışsa konjuktivit bulaşabilir. • Su ile en sık bulaşan hastalıklar; kolera, amipli dizanteri, basilli dizanteri (shigella), tifo vb dir. Sindirim Yolu İle Bulaşma:
• TİFO • KOLERA • VİRAL HEPATİT • Rota virus • BASİLLİ DİZANTERİ Sindirim Yolu İle Bulaşma:
Hastalık/enfeksiyon yapan bakteriler 1) PATOJEN:Hastalık yapan demektir (niteliksel) – opportunistik (fırsatçı) – Non patojen(hastalık yapmayan) 2) VİRULANS – Patojenliğin derecesidir (niceliksel) – Bakteriye ve Konağa bağlı etmenlerle azalma veya çoğalma olabilir. – Virulansın artışı *Kromozomal *Ekstrakromozomal genlerdeki değişikliklerle *Mutasyon veya rekombinasyon sonucu virulansı arttırıcı genler kazanılabilir. (örn. Tox geni, RTF gibi)
Bulaş • Rezervuar: MO’nın doğal çevresi veya kaynak aldığı yer • Direkt bulaş • İndirekt bulaş • Vektör • Fomit
Virulansın derecesi • Enfekte eden bakteri sayısı • Vücuda giriş yolu • Özgül veya özgül olmayan konak savunma mekanizmaları • Bakterinin virulans faktörleri ile ilişkilidir
VİRULANS FAKTÖR FONKSİYONU Pilus(Non-fimbriyal adhezinler) Konak hücrelerine sıkıca yapışma Motilite ve kemotaksis Mukozal yüzeylere ulaşma S IgA proteazlar Müsin içinde bakterinin tutulmasını önleme Kapsül Fagositozu zorlaştırır Toksik proteinler Fagositleri öldürür Yüzeyel antijenik değişiklikler Antikor cevabından kaçış
• Virulans: Hastalık yapabilme yeteneğinin şiddet derecesidir. • Bunu oluşturan çeşitli etmenler vardır. a-Enfeksiyözite: Mikroorganizmanın, girdiği organizmaya ait yerel savunma güçlerini, normal ve özgül antikorları ve fagositozu yenip dokuya yerleşme yeteneğidir. –Latent enf.
• b-Adhezin ve fimbrialar: M.o.lar epitel reseptörlerine bağlanmaları yüzeylerinde taşıdıkları çeşitli kimyasal yapıdaki özgül adezin ve fimbrialarla olur. E.coli, N.gonorrhoeae,, Salmonella’lar fimbrialarıyla epitel hücrelerine yapışırlar. • Endokardit yapan bazı streptokoklar oluşturdukları glukan ve dekstranları ile kalp kapakçığına yapışır.
• c-İnvazyon (Yayılma): Mikroorganizmanın enfeksiyon esnasında yerleştiği yerden diğer dokulara ve kana yayılabilme yeteneğidir. Ancak her zaman enfeksiyon sonucunda oluşan hastalığın derecesi mikroorganizmanın yayılma yeteneğine bağlı değildir. • Septisemi: kana yayılıp çoğalma • Bakteriyemi: bakterilerin kanda bulunması
• d-Mikroorganizma toksinleri: Ekzotoksinler: Çoğu Gram (+) bazısı da Gram (-) canlı mikroorganizmalar tarafından bulundukları ortama salınan suda erir zehirli maddelerdir. • Endotoksinler: Özellikle Gram(-) barsak bakterilerinin hücre çeperinde bulunan, dışarıya salınmayan ancak hücrenin parçalanması ile ortaya çıkan toksik maddelerdir.
• e-Sitolizin ve hemolizinler: – Ekstrasellüler hemolizinler: Protein yapıda. • streptolizin O=>Oksijene dayanıksız, ısıya dayanıklı. ASO testi ile geçirilmiş streptokok infeksiyonu belirlenir. • Streptolizin S=>Asit ve ısıya dayanıksız. – Plak hemolizinleri: • Alfa hemoliz: yarım hemoliz, yeşil • Beta hemoliz: Tam hemoliz
• f-Lökosidinler: Sıcak kanlı hayvanların lökositlerinin hareketini durduran, sonra öldüren ve eriten maddelerdir. Antijeniktirler. İrini oluştururlar. • g-Fibrinolitik kinazlar (Lizokinaz): Bazı patojen streptokoklarda (öncelikle A grubu ile C ve G grubu) ve bazı stafilokoklarda bulunur.
• h-Deoksiribonükleaz (Streptodornaz): DNA ‘yı depolimerize eden bir enzimdir. İrinli eksudanın koyuluğunu oluşturan deoksiribonükleo proteidlerin koyuluğunu çözer, yayılmayı sağlar.
• i-Hyalüronidaz(Yayılma faktörü, İnvazin): Hyalüronik asid ve mukopolisakkarid memelilerin dokularını bağlayan bağ dokusu nun esasında bulunan maddelerdir. Memelilerin bazı dokularında bulunan Duran-Raynals faktörü, hyalüronik asidin depolimerizasyonu ile etki gösterir. • j-Koagülaz: Koagülaz yapan m.o.(stafilokok)lar fagositozdan korunur. – Koagülaz • İnsan, tavşan, at plazmalarını pıhtılaştırır. • Tavuk, kobay, fare plazmalarını pıhtılaştıramaz.
• k-Nöraminadaz:(Musin eritici): Ortomiksovirus’larda ve bazı bakterilerde var. Mukozayı kaplayan musini eritip sulandırır. Reseptörlere kolay tutulumu sağlar. • m-Kapsüller: Görülen kapsüller daha çok polisakkarit ve bazan da polipeptid yapıdadır. Antijeniktir. Toksik değildir. Fagositozdan korur. • Kollajenaz: Clostridium perfrigens’te bulunur. • Lesitinaz: Hücre zarındaki lesitini parçalar. S.aurius. • Nekrotoksin: Stafilokoklarda bulunur. • Hipotermik etmen: Shigella dysenteriae’de bulunur. • Ödem yapıcı etmen: Pnömokoklarda bulunur. • Proteazlar: Bakterinin mukozaya tutunmasına engel olan Ig A’yı parçalarlar.
İmmunite, ikiye ayrılır… • 1-Doğal immünite: • Yabancıya özgü değil – Tüm yabancılara eşit veya benzer cevap verilir • 2. Kazanılmış immünite: • Yabancıya özgüdür. – Her yabancı yok edilmeli ancak verilen cevap farklıdır.
Doğal bağışıklık • Vücuda girişi engelleyerek etkili olmaya çalışır. • Hızlı etki gösterir ve hafızaya alamaz. • Mikroorganizmaya spesifik olmayan yanıtı verir.
• İMMUNOJEN : Organizmaya verildiklerinde kendilerine karşı humoral ya da hücresel bağışıklığın oluşumunu tetikleyen moleküller İMMUNOJEN olarak adlandırılır. • ANTİJEN : Organizmaya verildiklerinde kendilerine karşı antikor oluşumunu sağlayan moleküllere ANTİJEN olarak adlandırılır.
Antijen • Proteinler: En iyi antijen özelliği gösteren kimyasal bileşiklerdir. • Karbonhidratlar: Büyük molekül ağırlığı olan bazı karbonhidrat molekülleri (polisakkaritler) antijen özelliğindedir. Saf polisakkarit antijenlere karşı İgM sınıfı antikorlar sentezlenir. Mono ve disakkarit gibi küçük moleküller antijenik değildir, ancak hapten özelliği gösterirler. • Yağlar: Saf halde iken antijenik özellikleri yoktur. Ancak protein ve polisakkaritlerle birleştiklerinde (lipoprotein ve lipopolisakkarit halinde) antijen özelliği kazanabilirler.
Antijen • Nükleik asitler: Bunlar da iyi antijen özelliği göstermezler. Ancak parçalandıklarında veya proteinlerle birleştiklerinde (= nükleoprotein) antijenik özellik kazanabilirler. • İlaçlar ve çeşitli kimyasal bileşikler: Küçük molekül ağırlıklı ve basit kimyasal yapıda olmalarına rağmen pekçok ilaç ve kimyasal maddeye karşı bağışık yanıt oluşabilmektedir.
Antikor Humoral bağışıklığın iki temel unsurundan biridir Kanda ve vücut sıvılarında serbest olarak, B hücre yüzeyinde “ B hücre antijen reseptörü-BCR” olarak bulunur Bir antijene karşı vücudun savunma mekanizması sonucu oluşurlar. Her antikor molekülü sadece bir antijen molekülü ile birleşir (anahtar-kilit) ”özgüldürler”
Antikor Tarhan G. Temel immünoloji https://genetikolog.files.wordpress.com/2018/03/1-temel-immunoloji-ders-notlari-g-tarhan- 2018.pdf
Hapten • Düşük molekül ağırlıklı, basit kimyasal yapıda bazı maddeler gerçekte antijen olmadıkları halde bir taşıyıcı proteine bağlandıkları zaman antijen niteliği kazanıp, kendilerine karşı antikor sentezlettiren maddelere denir. – bu antikorla özgül olarak birleşebilirler.
ADJUVAN • Birlikte verildiği antijenlere karşı bağışık yanıtı güçlendiren ve daha uzun süreli olmasını sağlayan maddelerdir. Adjuvan maddeler, aşılamada daha kuvvetli bağışık yanıt elde etmek için kullanılırlar.
Kaynaklar • 1.Emekdaş G, Koçoğlu E, “Mikrobiyoloji: Klinik Bir Yaklaşım” İstanbul Tıp Kitabevleri , 2018 • • 2.Baylan O, Erdoğan Ö. “ Burton Sağlık Bilimlerinde Mikrobiyoloji” İstanbul Tıp Kitabevleri , 2017 • • 3.Anğ Ö. (Çeviri editörü) “Lippincott’un Şekillerle Açıklamalı Derleme Ders Kitapları: Mikrobiyoloji” Nobel Tıp Kitapları, 2018.