Sıra | DOSYA ADI | Format | Bağlantı |
---|---|---|---|
01. | Bilgi Toplumu | ppt | Sunumu İndir |
Transkript
Tarihsel olarak bakıldığında bütün ekonomilerin bilgiye dayalı olduğu görülmektedir. Günümüzdeki fark, bilginin, ekonominin dinamizmine yaptığı katkıdır denilebilir. Bilginin yönlendirici rolü sadece birkaç sanayi dalıyla sınırlı değildir, yüksek ya da düşük teknolojili bütün sanayiler için geçerli olmaktadır. Bilgi ekonomik başarının en önemli bileşenlerinden biri olarak karşımıza çıkmaktadır.
Bilgi ekonomisinin yaratılması, ekonomik büyüme ve rekabet açısından önemlidir. Var olan bilgilerin kullanılması ve yeni bilgilerin yaratılması sürecinde; girişimcilik, bilgiyi paylaşan ve kullanan eğitimli bireyler, etkin haberleşme sistemlerinin varlığı gibi konular, üzerinde önemle durulması gereken alanlar olarak karşımıza çıkmaktadır.
“Bilgi” Tanım ve ÖzelliklerBilgi sözcüğü, konuyla ilgili bilgi ve fikir sahibi olmanın yanı sıra; söz konusu bilgi, fikirleri ve durumları gösteren belgeler olmak üzere iki anlamda kullanılmaktadır. Bu belgeler ve veriler bir kişiden diğerine bilgilendirme amacıyla aktarılmaktadır.
Bilgi; olguları ve olayları tanıma, anlama ve özellikle açıklamaya yönelik, eğitim, gözlem, araştırma veya deneyim yoluyla elde edilen ve bütün bunların insanın zihinsel değerlendirmesi sonucunda ortaya çıkan bulgulardır. Bilgiye, bir çeşit işlenmiş enformasyon da diyebiliriz (Bensgshir, 1996: 14; Gürak, 2006: 7).
Veri, Enformasyon ve Bilgi Olaylar Anlatma Toplama İşleme Veri Test etme Geçerlilik Sınıflandırma Enformasyon Kullanma Sunma Yorumlama Bilgi
Tahmin yapabilme ve karar vermede bilgi, önemli aktif bir sürecin oluşmasını sağlamaktadır. Özellikle üretim sürecine aktarılan örtük (tacit) bilgi, bilimsel ilkeleri vb. bilmenin ötesinde “nasıl üretileceği” bilgisine dönüşmesi bakımından önemli olmaktadır. Bu açıdan bakıldığında bilgi üç farklı biçimde ele alınmaktadır. İlk olarak; kabul edilmiş yasalar, teori ve prosedürler anlamında, ikinci olarak politika kuralları ve olasılıklar gibi yargılar ve üçüncü olarak da deneyimler anlamında ele alınmaktadır. Bu deneyimler tarihsel olarak, gözlemlere dayalı ya da bilimsel analize ve yargılara dayalı olarak oluşmaktadır.
Veri, enformasyon ve bilginin tüm biçimlerini içeren ve kullanan Bilişim ve İletişim Teknolojileri, öncelikle somut bir araçtır. Hatta somut bir araç olmanın ötesinde yaşamın her alanını etkileyen, devrimsel etkileri ve dönüştürücü gücü olan bir teknolojik devrimin de öncüsü konumundadır.
Bilgi Toplumu ve Bilgi EkonomisiBilgi toplumu kavramı; “bilgi düzeyi yüksek toplum”, “bilginin temel ekonomik kaynak olduğu toplum”, “bilgisayar ve bilgi kullanımı düzeyinin yüksek olduğu toplum” anlamlarında kullanılmaktadır. Bilgi toplumu Bilişim ve İletişim Teknolojileri ’ nin sunduğu altyapı üzerine kurulmuştur. Bilgi toplumunun teknolojik altyapısı; 1980’lerdeki mikroişlemci devrimi, bilgisayarların birbirine bağlanması ile ortaya çıkan sayısal dönüşüm süreci ile açıklanmaktadır. Bu teknolojileri yaratabilme, kullanabilme, özümseme ile ilgili konular ise bilgi toplumunun insan gücü altyapısı ile ilgili olarak karşımıza çıkmaktadır.
Sanayi Devrimi getirdiği değişim ve dönüşümlerle insanlık tarihinde önemli bir yere sahipti. Günümüzde de benzer bir değişim ve dönüşüm süreci yaşanmaktadır. Ancak yaşanan teknolojik gelişmeler nedeniyle, bilgi toplumuna geçiş olarak da adlandırılabilecek bu süreç, sanayi toplumuna geçiş sürecinden daha hızlı bir şekilde gerçekleşmektedir. Bu dönüşümün hızlı bir şekilde gerçekleşmesinde yeni teknolojilere uyum esnekliğini yüksek olması etkilidir.
Teknolojik gelişmelerin ve bilgisayar devriminin yarattığı bu dönemde, sanayi toplumunda görülen kitleselleşmenin tam tersi bireysellik ön plana çıkmaktadır. Bilgi toplumu, yeni teknolojilerin gelişimiyle bilgi sektörünün, bilgi üretiminin, bilgi sermayesinin ve nitelikli insan gücünün önem kazandığı, eğitimin sürekliliğinin ön plana çıktığı, bilişim ve iletişim teknolojileri, bilgi süper otoyollarının, e-ticaretin, e-devlet uygulamalarının toplumu ekonomik, sosyal, kültürel ve siyasal açıdan sanayi toplumunun ötesine taşıyan bir gelişme olduğudur.
Teknolojik açıdan bakıldığında Bilişim ve İletişim Teknolojileri’ nin kullanılması, toplumsal anlamda yeni bir düşünce biçiminin oluşmaya başlamasına yol açmaktadır. Ekonomik anlamda bilginin değer yaratma özelliği daha önceki dönemlerden daha belirgin olmaktadır. Politik anlamda bilgi edinme özgürlüğü, bilgi ve iletişim hakkının temel insan hakkı olmasından hareketle bilgiye evrensel erişim ile ilişkilendirilmektedir.
Kültürel anlamda ise bilginin kültürel değeri ve insanlığın ortak mirası olması bilgi toplumunun ayırıcı özellikleri olarak belirtilmektedir. 2002 yılında basılı belge, film, optik ve manyetik medya biçiminde üretilen bilgilerin sayısı yarım milyon yeni kütüphanenin içinde toplanabilecek bilgilere eşit düzeydedir. Bunun yanı sıra televizyon, radyo, telefon ve internet gibi elektronik kanallarda eski yıllara oranla 3.5 kat yeni bilgi depolanmaya başlanmıştır.
Sanayi sonrası toplum, bilgi toplumu, çeşitli yazarlar tarafından incelenmiş, bilgi toplumunun ayırıcı özellikleri ortaya konulmaya çalışılmıştır. “Yeni sınıf” adı verilen, teorik, pratik ve bilgiye sahip çalışanlar grubu istihdamda önemli bir paya sahip olmaya başlamıştır. Sanayi sonrası toplumda mal üretiminin yerini hizmet üretimi almakta, bilgi temel üretim faktörü haline gelmektedir.
Bilgi EkonomisiBilgi ve bilişim; üretim, dağıtım ve kullanımına dayalı ekonomiler “bilgi ekonomileri” olarak nitelendirilmektedir. Genel olarak; teknolojik kaynaklar ve altyapı ve bilgi ekonomisinin gerektirdiği beceriler ve meslekler ile bağlantılı olarak insan gücü altyapısı genellemesi yapılmaktadır. Bilgi ekonomisinde; bilgi ve beceriye yatırım ekonomik büyüme açısından önemlidir. Özellikle yaratılan işlerin “bilgiye dayalı işler” biçiminde olması BİT konusunda karar verici konumda bulunan tüm birimlerin söz konusu gelişmelerin farkında olmasını zorunlu kılmaktadır (ILO, 2001: 32).
Bilginin ekonomik büyümenin önemli bir faktörü haline gelmesi, AR-GE yatırımları, eğitim ile yeni yönetim yapıları “yeni büyüme modelleri” çerçevesinde ele alınmaktadır. Bilgiye ilişkin yatırımların yanı sıra, bilginin yayılması da ekonomik performansın temel faktörlerinden birini oluşturmaktadır. Bilgi ekonomisi, zenginlik yaratmada, bilginin yaratılması ve kullanılmasının önemli rol oynadığı ekonomi olarak tanımlanmaktadır. Bu açıdan bakıldığında, bilgi ekonomisinde kullanılan kaynaklar arasında en önemlisi bilgi olmaktadır.
Bilginin toplanmasını, işlenmesini ve dağıtımını kolaylaştıran unsurlar bilgi toplumu altyapı parametreleri olarak adlandırılmaktadır. Bu parametreler teknolojik ve insan gücü olarak iki gruba ayrılarak incelenebilir. Teknolojik altyapı dediğimizde; Bilişim ve İletişim Teknolojileri ekipmanları, yazılım-donanım üretimi, Bilişim ve İletişim Teknolojileri mal ve hizmetleri, bilgisayar sayıları, internet ile ilgili göstergeler ele alınmaktadır. İnsan gücü altyapısından kastedilen ise, bilgi ekonomisinin gerektirdiği beceri ve meslekler çerçevesinde ele alınan eğitim (yaşam boyu eğitim), nitelikli mühendis, teknik personel, araştırmacı, bilgi işçisi gibi kavramlar ile ortaya çıkan oluşumlardır.
Üretim faktörlerinde, beceriler üzerinde, öğrenme, yenilikler ve örgütlenme üzerinde önemli etkileri olan; bilginin artan rolü şekillenen, bilgi ekonomisinin özelliklerini şu şekilde sıralamak mümkündür;Bilginin sınıflandırılmasının (=codification) görülmemiş ölçüde artması ile birlikte hem sayısallaşma hem de ağ yapılarının gelişmesi bilginin iktisadi mal olma sürecini hızlandırmaktadır,Ekonomide yapılan analizlerde bilgi (knowledge) genellikle 4’lü bir ayrıma tabi tutulmaktadır. Bunlar Know-what, Know-why, Know-how ve Know-who’dur. Enformasyonun (information) ise bilgiye göre daha dar kapsamlı bir kavram olduğu kabul edilir. Yukarıdaki 4’lü ayrımda bilginin Know-what ve Know-why unsurları genelde enformasyon kavramı içerisinde düşünülmektedir.
Know-what: Bu tür bilgi gerçeklere (facts) ilişkin bilgidir.Know-why: Doğayı ve toplumu anlama çabamızın bir ürünü olan bilimsel bilgidir.Know-how: Bir işi yapabilme becerisi/kapasitesi olarak tanımlanmaktadır. Know-who: Bu tür bilgi kimin neyi bildiği (who knows what) ve kimin neyin nasıl yapıldığını bildiğine (who knows how to do what) ilişkin bilgidir. Literatürde Know-what ve Know-why kodifiye edilmiş (codified) bilgi , Know-how ve Know-who tecrübeyle edinilmiş saklı (örtük) bilgi (tacit knowledge ) olarak kabul edilmektedir.
Bilginin sınıflandırılması ile bilgi stoku dengesi değişmekte, örtük (kapalı) (=tacit) bilginin depolanması da göreli olarak artmaktadır,Bilginin sınıflandırmasıyla, üretiminin yapısı ve organizasyonu dönüştürülmektedir,BİT ile bilgi yayılması artmaktadır. Yenilik (=innovation) sistemi de bu gelişmeyi hızlandırmaktadır,Artan sınıflandırma oranı, bilginin toplanması ve belli örtük bilgi gerektiren becerilerde kullanılmasını sağlamaktadır.
Eğitim, yaparak öğrenme, kullanarak öğrenme önemli olmaktadır,Öğrenen organizasyonlar giderek ağ (=network) yapılarına daha uyumlu hale gelmektedir,Katılım, yaratıcılık, problem çözme, değişimlere açık olma önemli özellikler ön plana çıkmaktadır,Bilgiye dayalı sisteme geçiş sistematik piyasa başarısızlıklarına neden olabilmektedir,Bilgiye dayalı ekonomi, kaynaklara dayalı geleneksel ekonomiden oldukça farklıdır (Houghton ve Sheehan, 2001: 9) .
Bilgi Ekonomisinde Teknolojik AltyapıBilgi ekonomisi ile ilgili en yaygın yanlış anlaşılma, verimliliği ve refahı arttırmada sadece yüksek teknolojinin rolü olduğudur. Bilgi toplumunda teknolojinin belirleyici özelliği bulunmakla birlikte insan gücü altyapısı da son derece önemli olmaktadır. Bilgi ekonomisine dönüşümde; bilgi teknolojileri ile ilgili ve iletişim teknolojileri ile ilgili gelişmeler son derece önemlidir.
Bilgi Ekonomisinde İnsan gücü AltyapısıBilgi ekonomisinde eğitim; hükümetlerin, çeşitli girişimlerin ve sendikaların temel öncelikli alanlarındandır. Hızla gelişen teknoloji, ortaya çıkan yenilikler yaşam boyu eğitim kavramını gündeme getirmektedir. Küresel bilgi ile ilgili politikalar, eğitim politikaları ve sosyal politikalar; ticaret, para ve maliye politikaları kadar önemli olmaktadır. Bilgi artık en verimli üretim faktörüdür. Bilgi dinamik ve yenilikçidir. Bu nedenle toplumu ve insanları yenilik üretmeye ve yaratmaya yönlendirmek üretim politikasının temel hedefi olmak durumundadır.
Ülkeler, sayısal uçurum olarak adlandırılan ve bilgi teknolojilerine sahip olabilme ve etkin olarak kullanabilme ile ilgili boşluklardan kaynaklanan olumsuzluklarla da mücadele etmek zorunda kalmaktadırlar. Küresel olarak gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler arasındaki farklar yada kuzey-güney ayrımı bilişim ve iletişim teknolojileriyle birlikte yeni boyuta taşınmaktadır.
Bilgi Ekonomisinde ÜretimÖzellikle II. Dünya Savaşı sonrasında hızla yükselen Fordist üretim sisteminin 1970’li yılların başında ciddi ekonomik bunalımları kurtulma konusunda başarı gösterememiş ve sistemin temelleri yeniden köklü bir değişim ve dönüşüm sürecine girmiştir. Kitlesel üretim piyasalarının doyuma ulaşması bu üretim süreci içersindeki teknolojilerin gelişme potansiyelini kaybetmesi ve artan maliyetleri düşürememesi yanında özellikle gelir düzeyi yükselen ülkelerde kitlesel talebin farklılaşmış talebe yerini bırakması üretim sürecinin yeni yollar aramasına neden olmuştur (Uyanık, 2003: 2).
Post-FordizmYeni teknolojilerin üretim sürecinde kullanılmaya başlanması sonucunda ortaya çıkan esnek üretim teknikleriyle işin organizasyonu da köklü bir değişime uğramıştır. Post-fordizm olarak ifade edilen bu yeni üretim sistemi, üretimin örgütlenmesinden tüketim kalıplarına, firmalararası ilişkilerden üretimin mekansal dağılımına, bilginin kullanımından sınıfsal yapılanmalara kadar her alanda Fordist sistemden farklı bir yapıyı ifade etmektedir (Uyanık, 2003: 2)
Günümüzde özellikle Bilişim ve İletişim Teknolojileri’ne dayalı olarak yaşanan gelişmeler sanayi üretiminin doğasını da köklü bir dönüşüme uğratmıştır. Giderek yaygınlık kazanan bu üretim sürecinde işin örgütlenmesinin geçmişten farklı bir dönüşüm geçirdiği görülmektedir. Yeni üretim sisteminde yaratıcılığa dayanan ve katılımcı ilişkiler içeren yeni organizasyon modelleri geliştirilmiştir. Esnekliğin ve verimliliğin birlikte gerçekleştirilmeye çalışıldığı bu modellerde de işletmede yatay örgütlenme ve hiyerarşik düzen sayısının en aza indirilmesi, birimler arasında çok yönlü bağlantıların sağlanması gibi düzenlemeler yar almaktadır (Uyanık, 2003: 3).
Esnek ÇalışmaEsneklik kavramı, Dünyada 30 yıldır yaşanan teknolojik ve ekonomik gelişmeler, fabrikadan sağlık sektörüne, finans sektöründen eğitime, her alana yayılmaktadır (Günay, 2004: 2) 1970 ortasında derinleşen dünya ekonomisinde kriz daha öncekilerde farklı olmuştur.
Günümüzde esnek çalışmanın birçok şekline rastlanmaktadır.İşyerinin esnekleşmesi: işyerinin bölünmesi, küçülmesi, bağımsız birimlere ayrılması, taşeronlaşması, İşin esnekleşmesi: Nakil, tayin, iş değişikliği kolaylıkları, kısa süreli çalışma, geçici mevsimlik çalışma,İş sürelerinin esnekleşmesi: Değişen zamanlı çalışma, yoğun çalışma, İş yasalarının esnekleşmesi: Çalışmanın esnekleşmesi ile ilgili sigorta mevzuatı da dahil olmak üzere iş mevzuatında gerekli yasal değişikliklerin yapılması.
Bilgi Çağında Öncü SektörlerElektronik Elektronik haberleşme ve hesaplama sistemleri, 1950’ler ve 1960’larda daha önce haftalar, aylar hatta yıllar alan ya da hiç yapılamayan hesaplamaları ve işlemleri birkaç dakikada hatta saniyenin küçük bir kesrinde, eski yöntemlerden çok daha güvenilir ve çok düşük maliyetle yapmaya başlandı.
Aslında İkinci Dünya Savaşı öncesi ve sırasında eski tip mekanik ve elektro-mekanik hesap makineleri ve diğer araçlar modern bilgisayarların bazı işleyişlerini yerine getirmeye de potansiyel uygulamaların kapsamı ve maliyetini tamamen değiştiren elektronik bilgisayarlardır. 1950’ ler ve 1960’ ların başında hesaplama maliyetlerinin düşüşünü ve kapasitesinin artışı, ilk lambalı bilgisayarlardan yarı iletken ve sonar tümleşik devreler kullanan bilgisayarlara değin nasıl hızla değiştiğini en çarpıcı biçimde göstermektedir.
Mikroişlemcilerin ortaya çıkmasıyla, 1970’ler ve 1980’lerde başlayan devrim, bir santimetre kare alandaki eleman sayısını artırıp, maliyetleri üssel olarak o kadar azaltmıştır ki, 1950’lerin bilgisayarları artık çok yüksek maliyetli ve hantal aletler sayılmaktadır.
Bilgisayar ve haberleşme teknolojilerinin yakışması giderek artan bir şekilde “enformasyon ve haberleşme” (iletişim) (ICT) deyiminin kullanılmasına yol açmıştır. Kullanımı o kadar yaygındır ki her yerde “enformasyon toplumu” veya son zamanlarda dünyadaki milyonlarca bilgisayarın internete bağlanmasıyla “ağ bağlantılı toplum” kavramları yaygın olarak kullanılır olmuştur.
Radyo Maxwell’ın 1860’larda formüle ettiği elektromanyetizm teorisi, Hertz’in Almanya’da 1880’lerdeki ilk telsiz dalgasının yaratılması ve alınmasına ilişkin laboratuar denemesiyle Branly’nin 1890’larda daha tutarlı bir gösterisi ve Ladge’un 1894’de British Association’ da telsiz dalgasını alma gösterisi ve temelini oluşturmaktadır. Aynı tarihte Kronstadt Üniversitesi’nde Popoff, daha gelişmiş bir alıcı sistemi gösterisini yapmıştır. Bunların hepsi de temel araştırmalarla meşgul, akademik araştırmalardı. Marconi, 1897de Londra’da Wireless Telegraph Company” yi kurana dek, sistematik uygulamalı araştırmalar başlamamıştır.
TelevizyonTelevizyon olanağı ilk kez, 1884’de Berlin’de Paul Nipkow taramalı diske ait icadın patentini aldığı ortaya çıkması. Bu icatla birlikte, esas olarak Almanya’da fotoelektrik hücresinin katot ışın osiloskopunun geliştirilmesi de gerçekleşmişti. Ancak Braun’un katot ışın tüpü kullanarak uzak bir kaynaktan görüntü alınabileceğini ilk kez düşünen St. Petersburglu Prof. Boris Rosing’dir. Benzer bir düşünce de, İngiltere’de Campbell Swinton tarafından ileri sürülmüştü. Rosing’in öğrencisi olan Zworykn de Amerika’ya gitmeden önce, bir katot-ışın tüpü alıcısı üzerinde çalışıyordu ve alıcı-vericisiyle komple bir elektronik sistem de tasarlamıştı
Amerika’da “iconskop” adını verdiği, başarıyla televizyon resimleri gösterebilen bir cihazın patentini de aldı. Fakat geliştirmeyle ilgili birçok sorunun çözülmesine yol açan esas iddialı, Ar-Ge çalışmaları, RCA’da 1924-1939 yılları arasında gerçekleştirildi. RCA, ticari televizyonu 1939’da başlatmasına rağmen, kendi laboratuarlarında başarıyla resim yayınlanması daha eski yıllara dayanmaktadır.BBC (British Broadcasting Corporation), 1936’da düzenli televizyon yayınına başladı. RCA, renkli televizyona 1960’da yatırım yaptı.
RadarTelevizyon gibi radar olanağı da, bunlar pratikte gerçekleşmeden çok önce bir şekilde düşünülmüştü. 1904 yılında Düsselddorf’ lu bir mühendis, Christian Hülsmayer “uzaktaki madeni cisimleri elektrik dalgalarıyla tanıyacak” bir icadın patentini almıştı, fakat prototipi çalışmadı. Marconi 1922’de bu tür bir sistemi öngördü, 1923’de Loewy ABD’de bir radar patenti aldı.Ancak 1930’larda İngiltere ve Almanya’da hükümet destekli AR-GE programları başlayınca pratik sonuçlar elde edilmiştir.
BilgisayarlarBilgi teknolojisinin temelinde bilgisayarlar yatmaktadır. Bunlar sayesinde bilginin saklanması, işlenmesi, gerektiğinde kullanılması gerçekleşmekte ve temel araştırmalar için sınırsız imkânlar ortaya çıkmaktadır; örneğin benzetim modeli ile bir yıldızın yok oluşu görüntülenebilmektedir (Erkan, 1997: 74).
Sanayi Devriminden beri hızlı hesaplama yöntemleri önem kazanmaya başlamıştır, yapılan çalışmaların amacı mühendislik bilimlerindeki hesapları olabildiğince hızlandırmak olan bu çalışmalar sonucunda mekanik ve elektrik bileşenler kullanan hesap makineleri ortaya çıkmıştır.
1931 yılında Amerikalı mühendis Vannevar’ ın geliştirdiği hesap makinesi türev ve integral hesapları yapabilen bir makine idi. Ancak içinde bulunan çark ve dişliler yüzünden oldukça hantaldı. Bu sorunu ortadan kaldırmak için, Amerikalı fizikçi John V. Atanasoff tarafından vakum tüpü kullanılan ve devrelerinde Boole cebri kullanılan ilk bilgisayarı tasarlamışlardır. II. Dünya Savaşı ile birlikte, bilgisayarların potansiyel stratejik önemi hükümetlerin ilgisini çekmeye başlamış ve 1944 yılında Aiken tarafından tümüyle elektronik devreli bilgisayar üretilmiştir.Boole Cebri: 19. Yüzyılın ortalarında cebirde ikili sayı sistemi kuramını geliştiren İngiliz matematik bilgini George Boole’nin çalışmalarından kaynaklanan Boole Cebri, matematiksel denklemlerin basitçe “doğru veya yanlış” biçiminde ifade edilmesine dayanmaktaydı. Atanasoff ve Berry, Boole cebrini elektronik devrelere “açık veya kapalı” biçiminde uygulayarak 1940’ta, dişli çark ve mil kalabalığından arındırılmış ilk bilgisayarı üretmişlerdir. Benim Yüzyılım, Milliyet Gazetesi Eki, (31 Aralık 1999), s.30.
Macar asıllı Alman matematikçi John von Neumann 1940 ortalarından itibaren başladığı çalışmalarıyla yaklaşık 40 yıl bilgisayar mühendisliğine yön verecek olan temel tasarım kavramlarını ortaya atmıştır. 1947 yılında icat edilen transistor, 1956’da ikinci kuşak bilgisayarların doğmasına yol açmıştır. 1971 yılında Intel’in ürettiği ilk mikroişlemci ile dördüncü kuşak bilgisayar devri başlamıştır. Yapay zekâlı, akıllı arabirimli, doğal dillerle iletişim kurabilen 5. kuşak bilgisayarlar yoldadır.
Bilgisayarların İşlem GücüÖnceleri birer hesap makinesi olan ve işlem sırasını değiştirmeden, belli işlemleri yapabilen bilgisayarlardan zaman içinde pek çok karmaşık işlemi yapabilen ve bunu büyük bir hızda gerçekleştiren makinelere geçiş ilgi çekici bir araştırma ve teknoloji geliştirme hikâyesidir. II. Dünya Savaşı sırasında bilgisayarların temel görevi şifre çözme idi. ABD deniz kuvvetleri için balistik çizelgeler oluşturmak için tasarlanmış olan Mark I, futbol sahasının yarısı uzunluğunda ve 800 km.lik elektrik kablosu içeren bir bilgisayardı.
Yavaş olan bu makinede her işlem 3-5 saniye sürmekteydi, işlem sırasını değiştirmek mümkün değildi. Benzer şekilde savaşın körüklediği çalışmalar sonucu üretilen ENIAC, MarkI’den 1000 kat hızlı ve genel amaçlı bir bilgisayardı. Bilgisayarların işlem gücü artışında teknik gelişmeler yanında yaptığı işlemler, verilerin saklanması ile ilgili gelişmeler de önemli yer tutmaktadır. 1945 yılında von Neumann tarafından üretilen ve EDVAC olarak adlandırılan bilgisayar hem programı hem de bilgileri saklayacak belleğe sahip idi. 1951 yılında piyasaya sürülen ilk ticari bilgisayar UNIVAC I merkezi bir işlem biriminin(CPU) bütün işlemleri kontrol ettiği bir bilgisayardı.
1971 yılında Amerikan Intel şirketinin ürettiği mikroişlemci, bilgisayarların işleyişi için gerekli olan bütün öğelerin tırnak büyüklüğünde bir yonga(mikroçip) üzerinde sıkıştırılmasını sağladı. Boyut, maliyet ve işlem hızı açısından son derece önemli olan bu gelişme ilk kişisel bilgisayarların yolunu açmıştır. 1976 yılında Steve Jobs ve Steve Wozniak ilk Apple bilgisayarını yapmışlardır
Intel, Moore Kanunları “teknolojik tsunami” olarak adlandırılır. Bütün modern iletişim araçlarında ve bilgisayarlarda kullanılan (birleşik çipler) verimlilik patlaması yaşanmasına neden olmuştur. Günümüzün veri işleme teknolojisinde yaşadığı gelişimin temelinde bu vardır. 1965 yılında İntel şirketinin kurucularından olan Gordon Moore transistörlerin işlevini görecek bir silikon çip projesi geliştirdi ve kapasite bir yılda ikiye katlandı. Moore fazla iyimser bir tahminle transistör kapasitelerinin 8 ayda bir ikiye katlanacağını söylemiştir.
Bilgi işleme Gücü Devrimi ile Elektrik Gücü Karşılaştırması
Buharlı elektrik motorlarından elektrik motorlarına geçiş 1869 yılı ile 1939 yılları arasındaki 70 yılda, 1.2 üretim gücünden 45 birime çıkmıştır, yaklaşık 40 kat artış sözkonusudur. Hesap makinalarından bilgisayarlara geçişte,1959 yılındaki 20 birimlik toplam işlem gücü, 1999 yılında 20 milyon olmuştur. Burada ise 40 yılda milyon kat artış sözkonusudur.
Bilgisayar Yazılımlarıİşlem gücü, kapasitesi, bellek hızı artan bunun yanında maliyetleri azalan kişisel bilgisayarların iş ortamının dışına çıkıp evlere girmeye başlamasında en büyük etkenlerden biri de yazılımların artmasıdır. Önceleri kullanıcılar yazılımları kendileri yapmaktaydılar, ancak daha sonra şirketler; kelime işleme, hesaplama yapma, takvim, telefon numarası gibi işlemler için yazılımlar geliştirmeye başlamışlardır. 1970 ortalarında Bill Gates ve Paul Alan adlı iki üniversite öğrenicisinin kurduğu ilk uluslararası yazılım şirketi olan Microsoft ile kişisel bilgisayar pazarı gelişmiştir
Bilgisayarların Birbirine BağlanmasıAğ (Network)Bilgisayarların evrimi ve kullanımı devam etmektedir. Bunu iki şekilde ele almak mümkündür. Birincisi içeride meydana gelen değişmeler, yani diğer bir ifade ile bilgisayar işlem gücünün, kapasitesinin, hızının artması ve geleneksel ürünlerin sisteme dahil olmasıdır. İkincisi ise bilgisayarların dışarıya birbirine bağlanarak “www” dediğimiz yapıyı oluşturmasıdır, ki bu konu network dışsallıkları konusunda ayrıntılı incelenecektir. Bu sistem bilgi için küresel bir veritabanı oluşturarak ve tek bir küresel network sağlamaktadır.
İnteret erişimi, bilgisayar sahipliği vb. göstergeler ülkenin gelir düzeyi, Ar-Ge’ ye ayırdığı kaynaklar, bilim ve teknolojiye verdiği önem ile yakından ilişkilidir. Yüksek gelir düzeyinde olan ve bilim adamı-mühendis sayıları ile yaratılan teknolojinin kullanımı arasında yakın ilişki bulunmaktadır (Kepenek, 2001: 51). Network ile, eğitim konusunda da pek çok yenilik olmaktadır. Herhangi bir bilgi dünyanın herhangi bir yerindeki öğrencilere kolaylıkla aktarılabilmektedir.
İnternetİnternet yapısı gereği daha eşitlikçi bir yapı sunmaktadır. İnternet üzerinden yapılan işlerde eşitlik sözkonusudur (inet-tr.org.tr…). İnternet üzerinden yapılan işlemlerde bilgisayarın başında oturan kişinin kim olduğundan öte, yapılan işlem ön planda olmaktadır. Ancak bunu söylerken elbette önceki aşamalardan kaynaklanan eşitsizlik de gözönünde bulundurulmalıdır. İnternet erişiminde, bilgisayar ve ilgili teknolojilere sahip olmada ülke altyapısından, gelir düzeyine kadar eşitsizliğe neden olan bir dizi etkenin olmadığı, ya da şartların belli bir düzeyde eşit olduğu varsayımı yapılmaktadır. Tim Bernes Lee; bu buluşu için patent almamış, buluşunu insanlığa armağan etmiştir. İnternetin kuruluşundan gelen bu özgürlükçü yapının korunması, internetin küresel demokratik bir yapı olarak yaşatılması önemli bir konu olarak karşımıza çıkmaktadır.
Ekonomi tarihçisi Paul A.David’ in yeni teknolojilerin gerçek etkilerinin insanların onları nasıl kullanacaklarını öğrenmeleri ile yayıldığını ifade ettiği “yayılma hipotezi” nin internet konusunda geçerli olduğu söylenmektedir. Geçmişte elektrikli dinamonun etkin yayılması endüstriyel verimliliği olumlu yönde etkilemiş, benzer şekilde internet uygulamaları da iş yaşamında olumlu etkiler ortaya çıkartmış ve çıkartmaktadır. David’in bir diğer hipotezi ise “yoğunlaşma hipotezi” dir.
Bilgisayarların imalat sanayiinde kullanılması ile verim artışını hızlandıcı bir faktör olmasının yanısıra, bilgisayar imalatı endüstrilerinde de verim kazançları sözkonusu olmaktadır. Bilişim ve İletişim Teknolojilerindeki yatırımlarındaki beklenen gelişmelerin verim patlamasını nasıl sağladığı ve internet uygulamalarının bu kazançların neresinde olduğu sorusuna verilecek yanıt; bilişim teknolojisi ile işlemlerin daha kolay ve ucuz olması, daha iyi bilginin, kısa zamanda ve daha iyi işletme kararlarının alınmasını sağladığı biçiminde olmaktadır.
Bilgi Çağında MesleklerBilgi çağında artan e-iş ve e-ticaret uygulamaları ile; satın alma, stok kontrolü, lojistik, iletişim, destek hizmetleri, on-line eğitim alanlarında yeni işler ortaya çıkmaktadır. Çalışma ve iş ortamının yeniden gözden geçirildiği bu süreçte yeni pazarlar yaratılmaktadır. Girişimcilik önemli bir kavram olarak çeşitli boyutlarıyla ele alınmaktadır. Girişimciliği destekleyen en önemli faktör de “venture capital” risk sermayesi uygulamalarıdır (Seyidoğlu, 1992: 727) .