Sıra | DOSYA ADI | Format | Bağlantı |
---|---|---|---|
01. | Rhizoctonia Kanseri Ve Siyah Kabuk | pptx | Sunumu İndir |
Transkript
Rhizoctonia Kanseri ve Siyah Kabuk ( Siyah Siğil Hastalığı ) Hastalık etmeni: Rhizoctania solani Hastalık etmeni fungus polifag bir etmendir. Pek çok bitkide hastalık yapar, toprakta yaygın olarak bulunur. Patates bitkisinde değişik simptomlara neden olur. Tohumluk patates yetiştiriciliğinde en fazla zararı yumrular üzerinde sklerotlar görüldüğünde ortaya çıkar. Bu sklerotlar siyah kabuk olarakta bilinir. Sklerotlarla bulaşık tohumluk yumrularda çıkış problemleriyle karşılaşılmaktadır. Siyah kabuk hastalığın en iyi bilinen simptomudur.
Bu siyah kabuk yumrular üzerinde siyah kabuk benzeri yapılarla karakterize edilir ki bunlar genellikle yumrular yıkandıktan sonra daha da belirgin bir şekilde göze çarparlar ve yıkanmayla yumru üzerinden uzaklaştırılamamalarına rağmen parmak tırnağı ile kolaylıkla yumru üzerinden koparılabilirler. Siyah kabuk hiflerin yoğunlaştığı küçük parlak gri yastıkçıklar şeklinde başlar. Bu yastıklar yumru üzerinde yayılır ve bir kaç gün içinde siyah bir görünüm alırlar. Siyah kabuğun farklı formları vardır. Genellikle tek bir skleroti 1-5 mm çapında ve 1-10 mm uzunluğundadır. Fakat bazen tüm yumru veya yumrunun bir kısmı siyah bir sklerot kütlesiyle kaplanabilir.
Bitkinin toprak üstü aksamını öldürmek için kullanılan kimyasallar siyah kabuk oluşumunu teşvik eder. Genç sürgünlerin toprak altındaki kısımlarından etmen enfeksiyon yapar. Bu kısımlarda kırmızımsı kahverengi-gri lekeler oluşur ve lekeler belirgin bir şekilde çökük olarak görülürler. Lekeler üzerinde bir büyüteçle bakıldığında koyu kahverengi hifler görülür. Bitkinin toprak altı kısımlarında enfekteli alanlar arasında kahverengi bir hat ( çizgi ) olarak etmenin hifleri göze çarpar. Lekeler sürgünlerin tüm gövdesini çepe çevre kuşatır ve sürgünlerin ölümüne neden olur. Enfekteli bölgenin alt kısmında yeni sürgünler oluşmaya başlar.
Bu sürgünlerde enfekte edilirlerse bitki daha fazla sürgün oluşturmaya çalışır. Bu durum bir kaç kez tekrarlanır. Şiddetli enfeksiyon durumunda sürgünler çıkışı başaramayacak veya zayıf çıkışlar olacaktır. Bu gibi çıkışlar düzensiz çıkışlara neden olurlar. Bitkinin gövde ve stolonlarıda enfekte edilir. Gövde enfeksiyonu bitkilerde gelişme geriliğine neden olur. Enfekteli bitkilerin üst yapraklarında rozetleşme ile beraber sararma göze çarpar. Bu şekildeki bitkiler erken ölüme maruz kalırlar. Bitkinin gövdesini kuşatan lekeler hidrokarbonların stolonlara taşınmasını tahrip eder. Buda havai yumruların oluşmasına neden olur.
Aynı zamanda lateral sürgünlerde ( stolonlarda) şişe şekilli yumrular oluşur. Eğer stolonlar uç kısımlarından enfekte edililirse ölürler. Gövde ve stolon enfeksiyonları patateste yumru veriminde azalmaya neden olurlar ve gövdeye yakın yumru oluşumuna neden olarak stolonların dallanıp çoğalmasını teşvik ederler. Bunun sonucunda da toprağın hemen yüzeyinde bozuk şekilli yumruların oluşumuyla meydana gelen yuvayı andıran bir görünüm göze çarpar. İyi bilinen bir simptomda bitkilerin kök boğazında ve bitkilerin toprakla temas eden kısımlarında misel örtüsünün oluşmasıdır.
Rhizoctonia solani enfeksiyonuna yakalanıp ve gelişmesini sürdüren yumrularda büyük uyuza benzeyen lekeler oluşur. Bu enfeksiyon enfekteli bölgenin gelişimini geçiktirir ve bunun sonucunda yumrular deforme olurlar. Aynı zamanda yumrularda çatlaklar veya çukurluklar meydana gelir. Fungus toprakta ve yumrularda sklerot halinde yaşamını sürdürür. Patojenin topraktaki yoğunluğu bitkisel üretimin yapılmadığı süreçte hızlı bir şekilde azalmaktadır. En çok zarar 10 0C nin altındaki sıcaklık derecelerinde görülmektedir.
Çünkü bu sıcaklık derecelerinde filizlerin toprak yüzeyine çıkışı uzun bir zaman peryodu içinde gerçekleşmekte ve bundan dolayıda fungus toprak altı organlarını enfekte etmek için büyük bir fırsat yakalamış olmaktadır. Bununla beraber düşük sıcaklıkta antagonist aktiviteside çok azalmaktadır. Bitkinin toprak üstü organlarında klorofil teşekkül etmeye başladığında bitki dokularının patojene karşı hassasiyeti hızlı bir şekilde azalmaktadır.
Savaşımı: 1- Temiz tohum kullanılmalı ( yumru kabuğunda sklerot olmamalı) 2– 10 0C nin altındaki toprak sıcaklığında dikim yapılmamalı 3– Kısa süreli rotasyon enfesiyon riskini artırdığı için tercih edilmemeli. 4- Tohumluk yumru ve toprak ilaçlaması iyi sonuç vermektedir. 5– Depolanacak yumrular üzerinde toprak kalıntısının bulunmamasına dikkat edilmelidir. 6 - Kimyasal pür ( tüm vejatatif aksam) öldürücüler yumrularda sklerot oluşumunu teşvik ettiği için kullanılmamalıdır.
Patates Siğil Hastalığı ( Patates Kanseri) Hastalık etmeni :Synchytrium endobioticum Hastalığın Avrupada 1840-1850 li yıllarında görüldüğü, İngilitere’de ilk resmi kayıdı 1901 yılında olmuş ve Avrupaya ve doğu bloku ülkelerine yayılmıştır. Hastalığın Ülkemizde ki varlığı 2004 yılına dayanmaktadır. Hastalık ilk kez Ordu ili Aybastı ve Nevşehir ili Kaymaklı kasabasında saptanmıştır. Yavaş yavaş bulaşık alanlar genişlemektedir. Bakanlık bunun üzerine bir tedbir olarak hastalığın bulaşması mümkün alanları üretime kapatmıştır. Sadece Nevşehir ve Niğde illerinde yaklaşık 160 000 dekar alan karantina altına alınmıştır.
Hastalığın tipik belirtisi yumrular, stolonlar ve sürgün diplerinde ortaya çıkan kanser görünüşlü fındık veya ceviz büyüklüğündeki urlardır. Bu urlar yumruda çoğunlukla bir gözden başlar, sonunda bir karnabahar görünümünü alırlar. Urların görünümü önce fildişi sonra ortası koyu kahve renktedir. Antosiyanca zengin patateste bu renk mavimsi – kırmızımsı olabilir. Bu urlar hipertrofiye uğramış parankima hücrelerinden oluşur ve peridermleri yoktur. Bazen bitkinin toprağa yakın sürgün kısmında da yeşil renkli urlar görülür. Çok nadir olarak yapraklarda kendini etli kalınlaşmalar şeklinde gösteren ve yaprak dökümüne yol açan belirtiler ortaya çıkabilir.
Özellikle nemli bölgelerde çiçek enfeksiyonlarıda görülebilir. Bitkinin kök sistemi hastalıktan etkilenmez. Yaprak ve saptaki urlar dayanıklı olmayıp hızla çürürler. Buna rağmen yumrular üzerindeki urlar hasatta zarar görmez Urlar depolanmış yumrularda kururlar. Bunun için tohumluk seçiminde gözden kaçabilir. Synchytrium endobioticum Toprak kökenli obligat parazit bir fungustur. Dinlenme sporları 25-30 yıl kadar toprakta canlı kalabilir. Karantinaya tabii bir hastalıktır. EPPO’da A2 listesinde yer alan ülkemizde ise hem dış hemde iç karantinaya tabiidir.
Doğal konukçusu patates yanında yabani patates türleri ve Solanaceae familyasına ait yabancı otlardır. Patates çeşitlerinin etmene karşı farklı reaksiyon gösterdiği tespit edilmiştir. Buna paralel etmenin pek çok fizyolojik ırkına rastlanmıştır. Avrupada şimdiye kadar pek çok ırkı tespit edilmiştir. Bu ırklara karşı dayanıklı çeşit geliştirme çalışmaları sürdürülmektedir. Fungus misel oluşturmaz, onun yerine tüp biçiminde çok çekirdekli, konukçu hücrelerinin içinde parazitik yaşayan bir tallus oluşturur. Bu tallus üreme sırasında tümüyle zoosporangiuma dönüşür.
Hastalıklı yumruda olgunlaşan zoosporangiumdan yumrunun çürüyüp ayrışmasıyla zoosporlar toprak suyuna geçer toprak suyunda hareket ederken sağlıklı patates yumrusuna ulaşınca yumruya penetrasyonu gerçekleştirir.Konukçu hücresine giren fungus önce hücrenin alt kısmında gelişir belli büyüklüğe ulaşınca etrafında çift cidarlı kalın bir zar teşekkül eder ve buna yaz sporangiumu veya prosorus denir.Bu anda konukçu hücresini öldürür ve salgıladığı bir madde ile çevredeki konukçu hücrelerini uyararak onların hızla büyümesini ve anormal büyümelerini teşvik eder ve yumru üzerinde siğil şeklinde kanservari oluşumlar görülür.
Prosorus oluştuktan sonra fungus hücrenin yukarı kısmına bir borucuk verir ve bu bir vesicle halini alır.Alttaki prosorus hücresi çekirdeği bölünerek içeriği ile beraber yukarıdaki vesicle geçer ve gelişmesini yukarı kısımda sürdürür.Yukarıda oluşan yapıyada kış sporangiumu veya sorus denir.Sorus teşekkül edince çok sayıdaki çekirdek gruplaşır ve protoplazmada sınırlar teşekkül eder,bu bölümlerin herbiri birer sporangium halini alır.Sporangium içindeki çekirdek etrafında protoplazma yoğunlaşarak çeper kazanır ve zoospor oluşur.
Olgunlaşan sporangiumlardan bitki dokusu çürümesi,ayrışması sonucunda zoosporlar çıkar,toprak suyuna karışır ve yeni bir kısa hayat döngüsü başlatabilir.Bazen şartlar gereği eşeyli üremeye zorlandığında zoosporlar isogamet görevi üstlenir ve birbiriyle uyuşabilen isogametler planogametik konjugasyon yoluyla birleşir ve önce plazmogamy sonra karyogamy olur,oluşan zigot çift kamçılı olup,toprak suyunda hareket ederek sağlıklı yumruyla temasa geçince encyst olur ve enfekte eder.Yumru içinde çekirdekler bölünerek kalın cidarlı dinlenme sporangiumu haline dönüşür,dinlenme sporangiumunun olgunlaşmasıyla diploit çekirdekler önce mayoz sonra mitoz bölünerek haploid karakterli çok sayıda çekirdek oluşur.
• Bunların etrafında stoplazma yoğunlaşır,çeper kazanır ve çok sayıda zoospor oluşur ve bunlarda primer enfeksiyon başlatabilir. Etmen serin ve nemli koşulları sever. Yaz aylarında maksimum ortalama sıcaklık 18 0C , yağış miktarı 700-800 mm olan bölgelerin iyi işlenen topraklarında çok görülür. Primer enfeksiyonlar için optimum 15 0C, maksimum 25 0C ve minimum 11 0C sıcaklık, 3.9- 8.3 PH arası tüm topraklarda gelişir.• Hastalık yüksek derecede hastalıklı yumru, bulaşık toprak, makina bitki ve her türlü araç yoluyla; düşük derecede su ve rüzgar yoluylada taşınabilir.
Savaşımı: -Temiz alanlara hastalığın girmesini önlemeye yönelik tedbirlerin alınması( Karantina tedbirleri alınmalı). – Sertifikalı ve temiz tohumluk kullanılmalı. - Yoğun bulaşık alanlarda patates ekiminden uzun süre vazgeçilmesi gerekir. – Dayanıklı çeşit kullanılmalı ( Almanya orijinli Desiree, Maja, Nicola, Gelde). –Hastalık gübre ile taşınabildiğinden çiftlik gübresi güvenilir yerden temin edilmelidir. Bulaşık tarlalarda kullanılan her türlü alet ve ekipman % 5 lik çamaşır suyu ile dezenfekte edilmelidir. – Metilbromid le toprak ilaçlaması yapmak. – Bazı durumlarda Dinoseb uygulaması enfeksiyonu azaltır.
Beyaz Çürüklük Hastalık etmeni : Sclerotinia sclerotiorum Polifag bir etmendir. En iyi bilinen konukçuları marul, legümenler ve kolza dır. Bazı zamanlar beyaz çürüklük patates bitkisinde de ekonomik zararlar yapar. Bu hastalık devamlı olarak patates yetiştiriciliğinin yapıldığı yerlerde özellikle nişastalık patates çeşitlerinde görülür. Hassas çeşitler yetitirildiğinde hastalıktan dolayı meydana gelen zararda büyümektedir. Sclerotinia sclerotiorum’a ilaveten S. minor’de beyaz çürüklüğe neden olur. Yaprak sapında açık yeşil, suda ıslatılmış gibi lekeler oluşur. Lekeler hafif çökük oval ve sapa doğru genişleyerek uzanırlar. Lekelerin merkezleri beyaz renktedir.
Rutubetli şartlarda enfekteli yaprak ve gövde lekelerinde pamuksu miselyum gelişir. Bu miselyum gövdenin iç kısımlarında da gelişir. Miselyumların arasında siyah sklerotiler meydana gelir. Bu sklerotiler başlangıçta açık renkli daha sonra siyah renge dönerler. Büyüklükleri 0.5- 1.5 cm. arasında değişir. Uzun süre devam eden nemli koşullarda gövdenin dış kısmında gelişen miselyum içerisinde de sklerotiler oluşabilir. Hastalıktan etkilenen bitki gövdesi başlangıçta sarımsı bir renge dönerler. Daha sonra gövde de öz boşluğu meydana gelir ve gövde odunumsu- kağıtımsı bir görünüm alır. Sonuçta enfekteli gövdede belirgin açık beyaz bir renk göze çarpar.
Lekelerin oluştuğu yerlerden çoğunlukla gövdede kırılmalar, kopmalar meydana gelir. Etmenden yumrular nadiren etkilenir. Etmenin enfeksiyonuna maruz kalan yumrularda sulu beyaz çürüklük meydana gelir. Çürük yumrularda yenilebilir kültür mantarının kokusuna benzer bir koku hissedilir. Yüzeysel olarak etkilenen doku daha sonra siyahlaşır. Fakat bu siyahlaşma yumruda daha da derine işlemez. Etkilenen doku üzerindeki kabuk parşüment kağıdına benzer ve koltuğun altında ve üstünde sklerot miselyum örtüsü meydana getirebilir.
Fungusun hayatında sklerot önemli rol oynar. Fungus kışı bu şekilde hastalıklı bitki artıklarında ve toprakta geçirir. Sklerotlar üzerinde huni şeklinde 1-2 cm. genişliğinde apotesyum meydana gelir. Bunların rengi parlak kahverengiden portakal rengine kadar değişebilir. Uygun hava şartlarında apotesyumlar içerisinde olgunlaşan ascus ve ascosporlar dışarı çıkar ve rüzgarlarla etrafa yayılırlar. Primer enfeksiyonu başlatırlar.
Savaşımı:- Normal şartlarda toprakta canlılığını uzun süre koruyan sklerotlar 5 haftalık su altında bırakma ile öldürülebilirler. – Konukçusu olmayan bitkilerle en az 3 yıl münavebeye yer verilmeli. – Hastalıklı bitki artıkları ve yumrular imha edilmeli. – Özellikle sistemik etkiye sahip fungisitlerle yapılacak ilaçlamalar etkili olmaktadır.
Verticillium Solgunluğu Hastalık etmeni: Verticillium dahliae Verticillium albo-atrum Fungus küçük tarlalarda alternatif konukçular üzerinde herhangi bir belirti vermeden uzun yıllar canlı kalabilmektedir. Genellikle kötü yapılı topraklarda düşük sıcaklıklarda ortaya çıkmaktadır. Hastalık çayır nematodlarının( Pratylenchus spp.) bulunduğu yerlerde daha çok zarar yapmaktadır. Etmen çok yıllık bitkilerde, bitki artıklarında ve vejatatif üreme organlarında ( Patates yumrusu gibi ) kışı misel olarak geçirir. Ayrıca küçük siyah tohum benzeri sklerotileri ile çok uzun süre toprakta canlı kalabilir. Ülkemizdeki hakim türü V. albo-atrum’dur.
Belirti olarak, fungus yeşil aksamda solgunluk, kloroz, gövde ve yumrunun her ikisinde de iletim halkasında renksizleşmeye neden olmaktadır. Hastalık tipik olarak yetiştirme sezonunun son döneminde ortaya çıktığından belirtileri normal gelişimden ayırmak genelde zordur. Yeşil aksam belirtileri ansızın görülen solgunluk ve alt yaprakların solması şeklindedir. Tepe yapraklarda tek gövde de veya gövdenin bir tarafındaki yapraklarda ilk solgunluk başlar.Gövde dik kalmasına rağmen solan yapraklar sararır ve ölür. Karateristik belirtisi petiolün bir tarafındaki yaprakcıkların solmasıdır. Gövde kesildiğinde vasküler dokuda güneş yanıklığı şeklinde renklenme görülebilir.
Verticillium solgunluğunun yaygın olarak bilinen diğer bir belirtisi erken ölümdür. Tepede sararmayla beraber solgunluk ve erken yaşlanma görülür. Enfekteli bitkilerin gövdelerinin alt kısmında ve yumruda açık kahverenkli içsel bir halka göze çarpar. Yumru enfeksiyonları ise geç yanıklık ile karıştırılabilir. İki ana damar arasındaki yaprakların bir tarafında kloroz gelişir bu bölge nekroze olur ve sonuçta yaprak ölür. Dikkat çeken nokta genelde bitkinin bir tarafında ortaya çıkmasıdır. Kahverengileşme ise gövde ve yumru iletim demetlerinde ortaya çıkar. Domates ve it üzümü bu hastalığa karşı hassastır.
Patatesle rotasyonda domates seçilmemeli ve ürünler arasında it üzümünün varlığı kontrol edilmelidir. Hastalık etmeni ürün miktarını düşürmekte fakat kalitesine zarar vermemektedir. Hastalık etmeni fungus; toprakta, tohum parçalarında veya enfekteli bitki artıklarında uzun yıllar yaşayabilir. Etmenin geniş bir konukçu dağılımı olduğundan bazılarında belirti vermeden düşük seviyede canlı kalabilir. Enfeksiyon saçak köklere , odun tabakasına, filiz sürgünlerine doğru ortaya çıkar, daha sonra vasküler sistemde ilerlemeye devam eder ve enfekteli bitkiler öldüğünde fungus bütün ölü dokulara doğru gelişir ve toprakta inaktif halde sabit kalır.
Tohumluk yumrularda patojeni iletim demetlerinde taşır ve hastalığı aktarabilirler. Enfekteli patates bitkileri toprağı mikrosklerotiler ile bulaştırır ve bunlar uzun dönem ( 10-15 yıl) toprakta canlı kalabilir. Fungus doğrudan bitki köklerini penetre eder, iletim demetlerine yerleşir ve sistemik olarak yayılır. Topraktaki serbest nematodlarla ( Pratylenchus spp.) veya ana yumrudaki Erwinia spp. Ile ya da tuzlu su ile sulamayla hastalık yoğunluğu artabilir. Hastalık daha çok sonbahar –kış boyunca görülür. Yetiştirme sezonunun ilk dönemi boyunca yüksek sıcaklık ve nemin kurak dönem tarafından takip edilmesi hastalığı teşvik eder. Devamlı patates yetiştirilmesi ve hassas çeşit yetiştirmekte patojen populasyonunu artırmaktadır.
Savaşımı: Kültürel Mücadele olarak;- Hastalıktan ari ve sertifikalı tohumluk yumrular kullanılmalı- Bulaşık alanlardaki hasta bitkiler sökülmeli – Dayanıklı çeşitler tercih edilmeli – Konukçusu olmayan bitkilerle ürün rotasyonu yapılmalı- Düzenli ve uygun gübreleme yapılmalı – Nematod populasyonu kontrol altına alınmalı – Aşırı sulamadan kaçınılmalı.• Kimyasal mücadele olarak Metham –sodyum ya da metil bromid ile toprak fumigasyonu yapılabilir.• Düşük dozdaki nematisit uygulamaları da kısmen etkili olabilir.
Fusarium Solgunluğu Hastalık etmeni : Fusarium spp. Patatesteki Fusarium solgunluğu 4 farklı Fusarium türünün kompleks etkisiyle oluşur. Patatesteki Fusarium solgunluğu patojenleri genellikle konukçularına spesifiktir ve toprak patojenidirler. Belirtileri: Fusarium solgunluğunda alt yapraklar sararır, üst yapraklarda sarı benekler oluşur, gövde içi kabarır ve bitki solarak kurur. Yumruların iletim demetlerinde kararma veya göbek bağından başlayan çürüme görülür. Patateste fusarium solgunluğu yaprakçıkların dış kenarında hafif damar açılması ve yaprak petiollerinin aşağı doğru sarkmasıyla başlar. Daha sonra alt yapraklar tamamen solar, sararır ve ölür.
Genellikle tek bir sürgünde solgunluk başlar ve bitkinin diğer hiçbir kısmınds belirti göstermeden sadece bu sürgün solar veya bitkinin tüm kısımları solar. Eğer ana gövde kesilirse iletim demetlerinde boyuna koyu kahverengi çizgi şeklinde lekeler görülür. Bu renk değişikliği genellikle biraz yukarı doğru çıkar ve petiolün gövdeye birleştiği noktada daha da belirginleşir. Patates yumrularında vasküler dokuda kahverengileşme, gövdede kahverengileşme ve stolanların bağlandığı yerde çürüme görülür.
Savaşımı: Kültürel mücadele söz konusudur. Bunun için : - Sertifikalı ve temiz tohum kullanılmalı. – Solanaceae familyasındaki ürünlerle rotasyon yapılmamalı. - Hasattan sonra hastalıklı bitki artıkları yok edilmeli.- Dayanıklı çeşitler tercih edilmeli.
Siyah Benek ( Antraknoz) Hastalık etmeni : Colletotrichum coccodes ( Colletotrichum atromentarium ) Hastalık etmeni domates ve patateste tahripkar olmak üzere çeşitli bitki familyalarına ait çok geniş bir konukçuya sahip olan kozmopolit bir patojendir. Hastalık etmeninin patates bitkilerinde oluşturduğu gerçek belirti tipi nispeten geç meydana gelmektedir. İlk belirtiler yaprakda klorotik lekelerin belirmesi daha sonra bu yaprakların aşağı doğru sarkarak solgunluk göstermesi şeklindedir. Genellikle patateslerde hastalık belirtileri alt yapraklardan başlar ve yukarı doğru ilerleyen hafif bir solgunluğu takip eden bir sararmadır.
Hastalığın tarlada 7-8 m çaplarında dairesel alanlar halinde görüldüğü ve bitkilerde gelişme geriliği , yapraklarda klorozis ve solgunluk daha alt yapraklarda nekrozis ve enfekte olan bitkide kurumaların meydana geldiği, ölü bitkilerin gövdelerinin dimdik ayakta kaldığı ve yaparakların genellikle enfekte olmuş gövdelerde asılı kaldığı, ölü bitkilerin daha alt kısımları özellikle boğum bölgeleri sklerotilerle kaplandığı ve enfekteli bitkilerin kökleri ve stolonların çok sayıda küçük kahverengi lekelerle kuşatıldığı görülür.
Hastalıklı bitkilerde total kök gelişiminin yavaşladığı ve köklerde kahverengiden siyaha dönüşen renk değişimi gözlendiği ; kökler, stolonlar ve gövdenin büyük bir kısmının küçük siyah nokta şeklindeki sklerotilerle kaplandığı ve bu nokta şeklindeki küçük siyah renkli sklerotilerin etmenin varlığını en iyi şekilde ortaya koyduğu bilinmektedir. Kök boğazı ve köklerde hastalık etmeninin etkisi sonucu korteks tabakasının parçaları ile bitkiler toprağa kolayca çekilir ve korteksin alt kısmında çok sayıda skleroti meydana gelmektedir. Korteks pul pul kalkarak merkezi silindirden ayrılmaktadır. Hastalık etmeninin tam olarak yapraklarda enfeksiyon oluşturduğu kesin değildir. Bunu gerçekleştirebilmesi için yaprakların yaralanması gerekir.
Fungus patates yumrularında da zarar meydana getirir, yüzeysel lekelere neden olur. Yumrunun büyük bir kısmında lekeleryuvarlağımsı benekler halinde görülmektedir. Ancak bazı kötü depo koşullarında yumruların depolanması sonucu yumrularda daha derin nekrozlarda oluşabilir. Yumrular küçük, şekilsiz ve lastik gibi yumuşak olmaktadır. Yumrular kök boğazına nekadar yakın olursa o nispette fazla zarar görülür. Hastalığın çok ileri hallerinde kök boğazına yakın yumrular çürürler.
Yumrular üzerinde oluşan lekeler Helminthosporium solani’ nin meydana getirdiği belirtiler ile karıştırılabilir. Ancak yumrunun daha yakından incelenmesiyle renk bozulması olan bölgelerde Colletotrichum coccodes’ in nokta benzeri küçük siyah sklerotilerinin görülmesi ile anlaşılır. Yumrulardaki lekeler özellikle satış için paketleme öncesi yumruların yıkanması ile dikkati çeker ve bu lekelerin varlığıda yumruların Pazar değerini düşürmektedir.
Savaşımı: - Tohum temizliği. - Yumru inokulumunu önlemek için anaç kademesinde ithal edilen ve hastalıktan ari olduğu bilinen tohumluk yumrular hastalıkla bulaşık olmayan tarlalara dikilmelidir.- 4-5 yıllık münavebe yapılmalı.– Aşırı gübreleme ve sulamadan kaçınılmalı. – Hastalıklı bitki artıkları imha edilmeli. – Konukçu yabancı otlar imha edilmeli.– Hasattan sonra depoya alınacak yumruların yaralanmamasına dikkat etmeli. – Depoda yığın yüksekliği 1 m. yi geçmemeli . – Depo şartları uygun olmalı.
Külleme Hastalık etmeni: Erysiphe cichoracearum Ülkemizde ve dünyada pek önemli değil. Bitkide beyaz renkli tozlu bir görünüm, kül serpilmiş gibi bir belirti oluşturur. Lekeler zamanla büyür, siyahlaşır ve yaprağın bu kısımlarını öldürür. Miselyumu yüzeyseldir, yaprak yüzeyinde hücrelere gönderdiği emeçlerle beslenerek yaşarlar. Konidileri fıçı şeklinde renksiz, konidioforun uç kısmında zincirler şeklinde oluşur. Cleistotheciumu, basit misel şeklinde uzantılara sahip, birden fazla ascus içerir, her ascus genellikle iki askospor oluşturur. Mücadeleyi gerektirecek bir hastalık değildir.
Patates Sarı Yaprak Lekesi Hastalık etmeni: Mycovellosiella concors (Cercospora concors) Patateslerde ilk defa Almanya da tespit edilen hastalık ülkemizde ilk defa 1972 yılında Adapazarı Teşvikiye köyünde saptanmıştır. Hastalığın tespit edildiği bu yılda oldukça zararlı olduğu bildirilmiştir. Hastalık yaprağın her iki yüzünde de tipik belirtiler meydana getirir. Temmuz ortalarından itibaren ilk olarak yaprağın üst yüzünde irili ufaklı sarı lekeler halinde belirir. Sonraları yaprağın bu kısımlarının ölümü ile renk kirli kahverengiye dönüşür. Yaprağın alt yüzünde hastalıklı alanlara tekabül eden kısımlarda gri-mavimsi renkte görülen kadifemsi lekeler fungusun sayısız konidilerinden ibarettir.
Gelişmiş lekelerin ortalama büyüklükleri takriben 5-6 mm kadardır. Bununla beraber bazı yapraklarda lekeler birbiriyle birleşmek suretiyle orta damarın her iki tarafında daha büyük alanları kaplar. Bazı yapraklar ise yaprak yüzeyinin büyük bir kısmına yayılır ve bu duruma göre yapraklarda erken solgunluk ve nihayet kurumalara sebeb olur. Savaşımı: Diğer yaprak patojenlerine karşı kullanılan geniş spektrumlu koruyucu fungisitlerle etkili mücadele yapılabilir.
Depo Çürüklükleri Patates hasattan sonra tüketilinceye kadar veya tohumluk olarak dikilinceye kadar kısa veya uzun sure çeşitli şekillerde depolanır. Her depolama şekline özgü depo hastalıkları farklıdır. Depolarda görülen fungal ve bakteriyel hastalıkların hasat sırasındaki bulaşmalardan kaynaklandığı ve depoda pembe çürüklük ile bakteriyel yumuşak çürüklük dışında yumrudan yumruya bulaşmasının genellikle olmadığı dikkate alınmalıdır. Günümüzde fazla miktarda kimyasal gübre kullanımı yumruda fizyolojik olumun geçikmesi, dokuların fazla su tutması ve hasatta kolayca yaralanması ile sonuçlanmaktadır.
Hasat sonrası kabuki sertleşmesi ve yaraların iyileşmesi için bir sure 18-20 0C de nemli bir yerde bekletilen ve ardından uygun koşullarda depolanan yumrular bulaşmış olasalar dahi herhangi bir hastalık problemi olmaksızın depolanabilirler. Depolama koşullarının uygun olmaması depo kayıplarının artmasına neden olur. Depolarda en fazla görülen hastalık belirtisi çeşitli tipteki çürüklüklerdir.