Sıra | DOSYA ADI | Format | Bağlantı |
---|---|---|---|
01. | Kas Fi̇zyoloji̇si̇ | ppt | Sunumu İndir |
Transkript
Uyarılan özellikteki kas hücreleri, zar yüzeyleri boyunca aksiyon potansiyeli iletebilme ve bu elektriksel değişikliği takiben mekanik olarak kasılma veya boylarını kısaltma yanıtı oluştururlar. Kasların kasılması ile; iskelet sisteminin hareketi, kanın kalpten damarlara pompalanması, kan damarlarının çaplarının değişmesi ve dolayısıyla damar sistemi içinde kan akımı hız ve basıncının düzenlenmesi, sindirim sistemi içindeki sindirim materyallerinin hareketi gibi olaylar gerçekleşmektedir.
Kas dokusu 4 önemli fonksiyonu yerine getirir. Hareket : Kemikler ve eklemlerle birlikte yürüme, koşma gibi yer değiştirme hareketlerinin yanı sıra işin ortaya çıkmasını sağlarlar. Vücutta madde taşınması : Kalp kası tüm vücuda kanı pompalar ve kan basıncını ayarlar. Düz kas sindirim, boşaltım ve üreme sistemlerinin hareketini sağlar. İskelet kası lenf akımına yardımcı olur.
Vücudun şeklinin oluşması : Kemiklerin etrafında bulunan iskelet kasları hareketin yanı sıra vücudun şeklini de oluştururlar. Termojenez (ısı üretimi): İskelet kası bir iş yaptığı zaman aynı anda ısı oluşur. Vücut ısısının yaklaşık %85’i kas kontraksiyonundan meydana gelir. Hatta ürperme gibi iskelet kaslarının istemsiz hareketinde ısı üretimi birkaç kat artabilir.
Kas dokusunun Karakteristikleri Kas dokusu, homeostazın korunmasına hizmet eden 5 önemli özelliğe sahiptir. 1.Uyarılabilirlik (Eksitabilite, irritabilite):Kas hücreleri uyaranlara tepki verebilme yeteneğine sahiptirler. 2.İletkenlik (Konduktivite): Kas hücrelerinin uyaranları iletebilme yeteneği vardır.
3.Kasılabilirlik (kontraktilite): Uyaranlara cevap olarak kısalabilirler ve kalınlaşabilirler. Bu sayede iş yapabilme özelliği ortaya çıkar. 4. Uzatılabilirlik (Ekstensibilite): Çoğu iskelet kasında olduğu gibi bir taraftaki kas kasılırken diğer taraftaki kas genişler. 5. Esneyebilirlik (Elastisite): Kasın, kasılma veya gevşemeden sonra orijinal şekline geri dönebilme özelliği vardır.
Vücudun total ağırlığının yaklaşık yarısını kas dokusu oluşturur. İskelet kası, düz kas ve kalp kası olmak üzere 3 farklı kas tipi vardır. Kas tipleri arasında en büyük kütle, iskeleti saran iskelet kasları tarafından oluşturulur.
Bulunduğu yer Kasılma şekliHücre-lif tipiÇizgilenme şekli göreviİskelet İskelete yapışan kaslarİstemli Uzun silindirikBelirgin enine çizgilenmeİskeletin hareketiPostürün sağlanmasıIsı üretimiKalp Kalp istemsiz Kısa dallanmışÇizgilenmiş Kalbin kan pompalamasını sağlar.Düz Sindirim, solunum, üreme ve üriner sistemin içi boş organlarının duvarlarıKan damarlarıİstemsiz İğcik şeklindeÇizgilenme yok İç organlarda ve damarlarda harekete yol açarKas Tipleri
Vücudun esas kas dokusudur. Kas lifi, kas teli veya kas iplikçiği de denilen miyositler; Çok uzun, Silindirik, Çok çekirdekli Demetler halinde bir araya gelmiş, Enine çizgilenme gösterir.
Kasın tamamı ve kası oluşturan alt birimlerden fasiküller ve kas fibrilleri fasya (fascia) adı verilen bir bağ doku ile örtülüdür Fasya’nın fonksiyonları: – Kas fibrillerini korur – Kasları kemiğe bağlar – Sinir ve kan/lenf damarları için uygun bir ağ zemini sağlar
Fasya katmanları •Epimisyum – Kas yüzeyini oluşturur. – Uçlara doğru daralarak tendon oluşturur. • Perimisyum – Kas fibrillerini demetlere veya fasiküllere ayırır. • Endomisyum – Tek bir kas fibrilinin (hücresinin) etrafını sarar.
İskelet Kasının Yapısı Kas – Fasiküllerden oluşur. Epimisyum ile sarılıdır.Fasikül – kas fibrilleri (hücreleri) demetidir. Bizim kas olarak gördüğümüz yapı çok sayıda fasikülden meydana gelir. Herbiri Perimisyum ile sarılıdır. Kas Fibrili – fasikül kas fibrillerinden meydana gelir. Kasın gerçek hücreleridir. Herbiri Endomisyum denilen fasya ile sarılıdır.
İskelet Kas Fibrilinin Temel Bileşenleri Sarkolemma - kas hücresi membranı Sarkolemmanın hemen altında bulunan 100 veya daha fazla çekirdek içerir, Sarkoplazma - sarkolemmanın içini dolduran kas hücresi sitoplazması Sarkotübüler sistem Transvers tüpler (T-tüpleri) Sarkoplazmik retikulum Ca++ alımı, düzenlemesi, salınımı ve depolanması
Miyoglobinler - oksijeni sarkolemma’dan alıp, mitokondri’ye taşırlar. Glikojen deposu içerirler.Kas fibrillerinin alt birimleri olan Miyofibrilleri içerirler.
SARKOLEMMA Kas hücresi membranına sarkolemma denir. Sarkolemmanın Transvers tüpler (T tüpleri) denilen ve hücre içine uzanan periodik kanalları vardır. Sarkolemma ve T tüplerinin görevi sarkolemmada oluşan aksiyon potansiyelini hücre içine ileterek kasılmanın başlamasını sağlamaktır.
Transvers Tüpler (T-Tüpleri) Kas içine doğru bükülerek giren ve kasın bir tarafından diğer tarafına doğru enine keserek (transvers) ilerleyen tübüler bir sistemdir. Sinirsel uyaranların, glikozun, O2’nin ve iyonların hücre içine daha hızlı girmesini sağlar.
Sarkoplazmik Retikulum (SR) T-tüplerinin devamı olan bir düz endoplazmik retikulumdur. Kas hücresi içinde yaygın bir kanal ağı oluşturur. SR da kasılmayı başlatacak olan kalsiyum iyonunun (Ca+2) depoları vardır. Kas hücresinde meydana gelen uyaran sarkolemmada her iki yöne doğru yayılır ve T –tüpleri ile hücre içine geçer. Buradan SR ağı boyunca hücre içine yayılarak, SR uçlarından Ca+2’un sarkoplazmaya salınmasına neden olur. Ca+2 kasılmayı başlatır. T-tüplerindeki voltaj sensörleri (DHP) aksiyon potansiyeli sarkolemmada yayılırken oluşan elektriksel akımı algılar. SR membranında Ryanodin Reseptörü DHP’den gelen sinyalleri alarak kalsiyum kanallarının açılmasına neden olur. Kalsiyum SR’den sarkoplazmaya salınır ve kasılma başlar.
terminal sisterna – Sarkoplazmik retikulumun Z diskine yakın olan parçasıdır. triad = T tubule + terminal sisterna
KALSİYUM POMPASI SR membranında kasılma sonrasında kalsiyumu sarkoplazmadan tekrar SR’ye konsantrasyon gradyanın tersine doğru geri alan ve bu sebeple ATP tüketen Kalsiyum Pompası yer alır.
MiyofibrilFibrilin kontraktil kısmıdır. Herbiri çok sayıda sarkomerden oluşur.
MİYOFİBRİLKas fibrilinin alt birimleridir. Herbiri 2 mm çapındadır ve kas fibrili boyunca uzanır • Kas hacminin % 80-90’ını oluştururlar • Kas kasılmasının fonksiyonel birimidir • Her miyofibrilin etrafını SR çevreler, • Seri olarak birbirlerine bağlı sarkomerlerden oluşur. • ~1500 miyozin ve ~3000 aktin proteini içerirler
SARKOMERKasılmanın temel birimidir. İki Z membranı (diski; çizgisi) arasında kalan kısımdır. Her miyofibrilde 10 ile 100,000 uçuca dizilmiş sarkomer bulunur. Sarkomerler Z diskleriyle hem birbirlerine bağlanırlar hem de ayrılırlar. Sarkomer kontraktil proteinlerden oluşur Aktin ( İnce filamanlar) Miyozin (Kalın filamanlardır) Troponin-tropomiyozin bileşiği (Aktin molekülü üzerinde yer alır) Sarkomerin ayırdedici bir görünümü vardır iskelet kasına çizgili bir görüntü verir Sarkomerin boyu istirahat koşullarında 2 mikron (m) kadardır.
MİYOFİLAMANLARIN YAPISI AKTİN Uzun ve çift sarmal oluşturan iki globüler aktin zincirinden oluşur. G-aktin denen globüler aktin monomerleri F-aktin denen filamentöz aktini oluşturmak için bir araya gelirler. Tropomiyozin molekülleri aktin molekülünün iki zincirinin arasında bulunan uzun flamentlerdir. Her bir ince flament 300-400 tane aktin molekülü ile 40-60 tane tropomiyozin molekülü içerir.
Aktin miyofilamanı üzerinde uzanan Tropomiyozin protein molekülü G-Aktin aktif bölgesini örter. Troponin protein kompleksi Tropomiyozine bağlıdır ve üç alt birimi vardır; Troponin-T = Troponin’i Tropomiyozin ile bağlar, Troponin-I = İstirahatte Aktin ile miyozin arasında köprü kurulmasını önler, Troponin-C = Ca+2 bağlar Troponin-Tropomiyozin kompleksi G-aktinin aktif bölgeleri ile miyozin başı arasındaki etkileşimi düzenler.
Kalın Filamentler-MiyozinMiyozin aktin bağlayan kompleks bir proteindir. Baş, boyun ve kuyruk kısımları vardır.2 ağır 4 hafif zincirden oluşmuştur. İki ağır zincir birbirine sararak bir çift sarmal yaparlar. Bu zincirlerden her birinin bir ucu katlanarak miyozin başı adı verilen globüler protein kitlesini oluşturur. Baş aktin ile bağlanan kısım ve ATP yi hidrolize eden katalitik kısımdan oluşur. Aktin ile çapraz köprücükler kuracak şekilde konumlanmıştır.
Miyozin moleküllerinin baş kısmı (hafif meromiyozin) ATP parçalama yeteneğinesahiptir.
I ,A ve H bantları Z ve M çizgileri I bandı açık renklidir ve ince flamentlerden oluşmuştur.A bandı daha koyu görünür ve kalın flamentlerden oluşmuştur. H bandı A bandını ortasındadır. I bandı Z çizgisi ile ikiye bölünmüştür.A bandı ise M çizgisi ile ikiye bölünmüştür.
Diğer kas proteinleriNebulin (elastik olmayan bağlayıcı): Aktinin şeklini korur. Z çizgisinden aktin filamentleri boyunca uzanır.Titin (elastik bağlayıcı): Esneklik sağlar ve miyozini sabit tutar.Kalın filamentleri Z çizgisine bağlar. Bilinen en büyük polipeptid zincirleridir (30.000 aa). Kasın aşırı uzamasını engeller.
Distrofin: Aktini kas membranına bağlar ve intrasellüler stabiliteyi oluşturur.Z diski α aktinin (aktini Z diskine bağlar), desmin, vimentin içerir.
Sarkomer ve Miyofibrillerin Yerleşimi•Her kalın filament düzenli ve hegzegonal bir şekilde 6 ince filament tarafından sarılmıştır.
Sinir kas bağlantısımotor üniteKaslarda aksiyon potansiyeli oluşturup kasılmayı başlatan nöronlara \motor nöronlar \ adı verilmektedir. MÜ sayısı ne kadar fazla ise, kas o kadar aktiftir, kasılma kuvveti de o kadar yüksektir.Motor Ünite = Motor nöron + innerve ettiği kas lifleri grubu
Bir motor sinir lifi aynı anda çok sayıda kas lifini uyarabilir.İnsanlarda bir motor ünite 6-30 kas lifinden oluştuğu gibi (göz kasları), 1000 den fazla kas lifinden de oluşur (güçlü bacak kasları). Kaba kaslarda motor ünite az iken ince kaslarda fazladır.
Sinir-Kas kavşağı•Motor nöronlar bir iskelet kas lifi üzerinde sinir kas kavşağı adı verilen özelleşmiş bir bölgede sonlanırlar.•Sinir hücrelerinin akson adı verilen uzantıları, kas hücresi zarının kalınlaşıp, girintili-çıkıntılı bir yapı gösterdiği ve motor son plak adı verilen bölgesinde, bu bölge ile arasında 20-50 nm bir açıklık kalacak şekilde sonlanır.• Akson sonlanmaları yumru görünümünde olup içlerinde çok sayıda kesecikler bulundururlar. Kesecikler sinir hücresindeki uyarının kas hücrelerine aktarılmasında aracılık eden asetilkolin maddesini içerirler.
Sinirden kasa uyarı iletimiMotor sinirin ucuna gelen uyarı bu ucun kalsiyuma geçirgenliğini artırır ve kalsiyumun sinir hücresi içine girmesine neden olur.Hücre içindeki kalsiyum miktarının artması asetil kolin veziküllerinin ekzositozunu artırır.
Asetil kolin sinir kas bağlantısındaki boşluğu geçerek motor son plaktaki asetil kolin reseptörüne bağlanır.Asetil kolinin reseptörüne bağlanması zarın Na+ ve K+ geçirgenliğini değiştirir ve bunun sonucunda Na+ hücre içine girer, motor son plak potansiyeli meydana gelir.Bu lokal potansiyel komşu hücre zarını depolarize eder ve aksiyon potansiyeli başlar. Aksiyon potansiyeli her iki yönde kas hücre zarı boyunca iletilir
Aksiyon potansiyeli, T-tübüller aracılığı ile kasın iç kısımlarına kadar taşınır.Ca +2 iyonları sarkoplazmik retikulumun tübül sisteminde depo edilmiş halde bulunur.Depolarizasyonun oluşması ile Sarkoplazmik retikulumun voltaj bağımlı Ca +2 kanalları açılır ve Ca +2 intraselüler sıvıya salınır. İntraselüler Ca +2 artar.
Ca+2 filamentler üzerinde troponin C’ye bağlanır ve tropomiyozin tarafından örtülü aktin üzerindeki miyozin bağlanma yerlerini açığa çıkararak kasılma sürecini başlatır. Bu arada troponin I’nın aktine olan affinitesi azalır bu da tropomiyozinin aktin üzerinde kaymasına olanak sağlar. Aktin bağlanma bölgeleri miyozin başını fosforiller.
Miyozinin ATP ile kompleks oluşturmuş biçiminde miyozin başları boyunla 90 derecelik bir açı yapmaktadır. Ortamda Mg++ varlığında miyozin başının ATP-az etkisi ortaya çıkar. ATP, ADP ve inorganik fosfata ayrılır. Sonuçta aktin-miyozin-ADP-Pi kompleksi oluşur.
Pi kompleksten ayrıldığında miyozin başının boyunla yaptığı açı 90 dereceden 50 dereceye düşer. Böylece aktin ve miyozin filamentleri birbirleri üzerinden kayar. Miyozin başından ADP de ayrılırsa açı 45 dereceye düşer kaydırma işlemi sonlanır.
Yani iki Z çizgisi birbirine yaklaşır. H ve I bantlarının boyu kısalırken, A bandının boyu değişmez.•Bu şekilde aktin- miyozin kompleksi yeni bir ATP molekülü miyozin başına bağlanana dek değişmeden kalır. Buna ATP’nin yumuşatıcı- gevşetici etkisi denir.
Kasılmanın Sonlandırılması Asetilkolin esteraz, asetilkolini parçalar. Böylece artık uyarı gelmez. Ca++ sarkoplazmik retikuluma Ca++ ATPaz ile geri pompalanır. Kalsiyum troponinden ayrılır. Aktinin miyozin bağlanma kısmı tekrar örtülür, ve çapraz köprüler ayrılır. Aktin ve miyozin arasındaki boşluk tropomiyozin molekülü ile doldurulur. Kas dinlenmeye geçer.
Gevşeme sırasında;Ca+2 geri sarkoplazmik retikuluma alınmasıyla (Ca++-Mg++- ATP-az) relaksasyon oluşur. Ca++’un geri alınmasında 1 ATP harcanır ( yoksa rigor mortis: ölüm katılığı).Gevşeme sırasında da ATP tüketimi ve enerji sarfı vardır.Bu geri alınmada görevli Ca+2 reseptörü ryanodin reseptörüdür Kalsekuestrin (kalsiyum depolayıcı protein): Sarkoplazmik retikulum’da Ca+2 ’u bağlayarak depolanmasını sağlar.
Ryanodine Receptor
Kasın Enerji MetabolizmasıKas çok aktif halde iken kasılma enerjisi şu kaynaklardan sağlanır: Serbest yağ asitlerinin (palmitik asit) oksidasyonu = 129 mol ATPKasta depo edilmiş kreatin fosfattan, Kasta mevcut glikojenin glikoliz yoluyla laktik asite kadar parçalanmasından, Mitokondride meydana gelen aerobik oksidasyon enerjisinden ADP + Kreatin fosfat (kreatin fosfokinazla) ATP + Kreatini
Çizgili kas çeşitliliğindeki renk farklılığı her tipin içerdiği miyoglobin miktarının az, çok veya orta derecede olmasından kaynaklanmaktadır. Yavaş kaslar olarak da adlandırılan kırmızı kaslarda miyoglobin miktarı fazladır. Birincil enerji kaynağı olarak yağ asitlerini kullanan kırmızı kaslar oldukça yavaş kasılır. Beyaz kaslara hızlı kaslar da denilmektedir. Bunlarda miyoglobin miktarı azdır. Esas enerji kaynağı olarak glikojeni kullanır. Ara kas lifleri, her iki kas lifinde sayılan özellikleri orta derecede içerir.
KALP KASIYalnız kalpte bulunur, bandlaşma göstermesi bakımından iskelet kasına, istemsiz çalışması bakımından da düz kasa benzer. Kalp kası, hücreler arası diskler aracılığı ile birbirine bağlanan, dallanma özelliği gösteren ve tek çekirdek taşıyan hücrelerden oluşur. İstek dışı çalışır. Kalp kas telleri çok fazla oranda mitokondri içerir. Organizmada ritmik ve otomatik kasılmalar yapan bir çizgili kas türü olan kalp, \miyokard\ adı verilen kalp kas tabakasında yerleşik bir dokudur.
Hemotoksilen-eozin boyamasıyla kalp kasının daha çok paralel tertiplenmiş, çatallanmalar yapan bir düzen içinde olduğu görülür. Her hücrenin yan dalları diğerleriyle ilişkidedir. Kalpte görülen hücrelerarası bağlantı yapısına diskus interkalaris adı verilir. Hücrelerin birbirine sıkıca bağlanmasını sağlar. Kalp kası da mezenşimden gelişmektedir. Miyoblastlar mitozla çoğalıp birbirlerine bağlanmakta (dallanma düzeni) ve böylece diskus interkalaris yapısı ortaya çıkmaktadır; daha sonra da miyofilamentler gelişmektedir
İskelet kasından farkları:1. Hücrelerin dallanmalar göstermesi ve belli bölgelerde özelleşmiş yapılar aracılığı ile birbirlerine bağlanmış olmasıdır (sinsisyal yapı).Bağlantı bölgeleri, bir hücredeki aksiyon potansiyelinin diğer bir hücreye kolayca geçişini ve tüm kalp kasına yayılmasını sağlar. Böylece kalp kasını oluşturan liflerin aynı anda kasılması ve kalbin etkin pompa görevini yerine getirmesi mümkün olmaktadır.
2. Kendi uyarılarını kendisinin oluşturması ile ritmik kasılmalar yapmasıdır. Kalp kasında kasılmaların başlaması için sinirsel impulsa gereksinim yoktur fakat kalp kası sinir sisteminden bağımsız bir organ değildir. Kalp kası otonom sinir sisteminin gerek sempatik gerekse parasempatik bölümüne ait nöronlar ile bağlantıya sahiptir. Bu sinir sisteminin görevi kalbin kendi kendine oluşturduğu uyarı sayısını ve kalp kasının kasılma gücünü organizmanın gereksinmesi doğrultusunda artırmak veya azaltmaktır.3. Kalp kasının kasılma mekanizması iskelet kasına benzer ancak önemli bir fark, kalp kasının kasılma sırasında hücre içindeki Ca 2+ iyonlarına ilaveten hücre dışından gelen Ca 2+ iyonlarını da kullanmasıdır.
Kalp Kasının Uyarılması ve Uyarının İletilmesiSinoatrial düğüm (SA düğümü) Uyarı merkezidir. Atrioventriküler düğüm (AV düğümü,) İletişim merkezi Atrioventriküler demet (his demeti) İletişim merkezi His demeti dalları miyokardiyum içerisine girerek Purkinje fibrillerini oluştururlar. Purkinje fibrilleri her iki karıncığın birlikte ve hızlı kasılmasını sağlar.
Kalp Kasının Kasılma Mekanizması Embriyonal hayatın erken safhalarından itibaren kendiliğinden miyojenik kasılmalar yapmaya başlayan kalp kasındaki mekanizma iskelet kasıyla aynıdır. Ayrıca, kalpte bazı bölgelerde özel \uyarı yapıcı ve iletici\ sistemler (sinoatrial düğüm, atrioventriküler düğüm, his demeti, purkinje lifleri gibi) gelişmiştir. Kalbe özgü tipik yapılardır. Bu sistemin elemanları kas liflerinden oluşmuştur. Yapıları kalp kasından biraz farklı olup, sarkoplazmadan zengin, miyofibrillerden fakir hücrelerdir. Esas görevleri, uyarıyı kalbin çeşitli bölgelerine, atrium ve ventriküllerine iletmektir. Normalde kalp kasılmalarını başlatan ve ritmini ayarlayan bölüm sinoatrial düğümdür. Ancak, diğerleri de ritmik kontraksiyonlar yapabilirler. Kalp atımları, sinir sistemine bağlı olmaksızın kendi uyarı yapıcı ve iletici sistemiyle olmasına rağmen mekanizma sempatik ve parasempatik sinirlerin kontrolü altındadır.
Düz Kaslar Düz kaslar özofagustan başlayarak tüm sindirim sisteminin duvarlarını oluştururlar. Alınan besinlerin sindirim sularıyla karışması, ileriye doğru yolalması, emilmesi ve boşaltılması sırasındaki organların hareketlerinden sorumludur. Düz kas hücreleri bağırsak sisteminde hem enine hem de boyunayerleşim gösterirken; Mide ve mesane gibi içi boş organlarda çeşitliyönlerde seyrederler. Gözde’deki düz kaslar, göz bebeğinin genişleyip büzülmesiyle ilişkili olan irisin ve ona yardımcı olan kirpiksi cisimciğin kas dokusunu oluştururlar. Düz kaslar genellikle içi boşluklu organlarda görülür. Solunum sistemi (trake ile alveol arasında hava yollarının duvarında), üriner (idrar yolları ve mesane) ve genital sistemler, damarlar (atar-, toplar- ve büyük lenf damarları) ve deri.
Düz kas dokusu hücreleri, Mekik şeklinde (iğ şeklinde) Merkezi konumlu tek çekirdekli Bandlaşma göstermez Çapları 1 mikrondan küçük olabildiği gibi, bir kaç mikron da olabilir. Düz kas hücresinin uzunluğu bulundukları organlara göre değişiklik gösterir. En küçük düz kas hücreler 20 µm uzunlukta olup, küçük kan damarları duvarında bulunur. İnsan ince bağırsağındaki düz kas hücrelerinin boyları 0,2 mm kadardır. En uzun boylu düz kas hücreleri gebelik sırasında uterus duvarında görülür. Boyları 0,5 mm'yi bulabilir
Düz kasla kasılmadan sorumlu iki esas filament vardır. İnce Filamentler: Aktin, tropomiyozin ve kaldesmon içerir. Kalın Filamentler: Miyozin II içeren kalın fîlamentlerdir. Bunlara ilave olarak, ince filamentlerin arasında dağılmış olarak bulunan desmin arafilamenti vardır. Damar düz kaslarında desminden başka vimentin de bulunur. Aktin ve tropomiyozin, miyozin II molekülü ile kuvvet oluşturan bir etkileşimde bulunurken; kaldesmon, miyozine bağlanma bölgesini kapatarak F-aktine bağlanır. Tropomiyozin ve kaldesmon hareketi, düzenleyici moleküllerin kalsiyum bağımlı etkinliğiyle kontrol edilir.
Miyozin II, iskelet kasındaki miyozin II molekülüne benzer. İki adet polipeptit ağır zincir ile dört tane hafif zincirden oluşur. Miyozin hafif-zincir kinazı, Alfa-aktinin Kalmodulin Düz kasta kasılma ile ilgili diğer protein moleküllerini oluşturur.
Aktin ve miyozinin kasılması için ATP gereklidir. Aktin-miyozin oranı çizgili kastaki gibi 6:1 oranında değil 12:1 oranındadır. Yani aktinler düz kasta, çizgili kastaki miktarından daha fazladır. Bunlar biraraya gelip demetler oluşturarak, miyozin filamentleriyle ilişki kurar. Kasılma mekanizması hücredışı kalsiyum iyonlarına son derece bağımlı çalışır. Bu iyonlar sarkolemmadaki mikropinositotik keselerde depolanır.
Düz kaslarda uyarı Düz kaslarda uyarı oluşumu voltaja duyarlı Ca++ kanallarının açılması ile başlar. Oluşan aksiyon potansiyeli tüm kasa yayılır.Uyarı iletimi, kas hücreleri arasında gap junction denilen alçak dirençli bölgeler (ADB) üzerinden yapılır. ADB den geçen akım vasıtasıyla komşu hücre membranı eşiğe kadar depolarize edilir ve aksiyon potansiyeli oluşur.
Uyarı geldiği zaman kalsiyum iyonu hücre içine alınır. İçeri giren kalsiyum iyonu kalmodulin molekülü (troponin C'ye benzer bir molekül) ile birleşerek kalsiyum - kalmodulin birliğini oluşturur. Bu ikili, inaktif duran miyozin hafif-zincir kinazıyla birleşip onu aktif hale sokar. Kinaz, miyozinin baş kısmını oluşturan iki hafif zincirden birinin özel bir bölgesinin fosforilasyonunu katalizleyen enzimdir. Miyozinin fosforilasyonu için gerekli enerji ATP nin ADP'ye dönüşümü ile elde edilir. Miyozinin hafif-zincir kinazının aktivasyonu hormonlarla etkilenen cAMP ile de gerçekleştirilebilir. Miyozinin fosforilasyonundan sonra düz kas aynen çizgili kastaki gibi kasılır. Düz kasların gevşemesi için ise miyozin fosfataz enzimi gereklidir. Bu enzim miyozin başından fosfatı ayırır.DÜZ KASIN KASILMA MEKANİZMASI
Visseral Düz Kaslar Genellikle sindirim kanalı, sidik kesesi, üreter, uterus ve kan damarları gibi yapıların duvarlarında yerleşmiştir. Hücreler mekik şeklinde, küçük ve tek çekirdeklidir. Ayrıca özel bağlantı bölgeleri ile birbirlerine bağlıdırlar ve bu nedenle hücrelerin birinde oluşan elektriksel değişiklik, hücreden hücreye yayılım göstererek çok sayıda hücrenin bir arada kasılmasına neden olur.
Visseral düz kaslar sinirsel uyarı almadan kendiliğinden kasılabilme özelliğindedir ve mekanik olarak gerildikleri zaman zarlarının depolarize olması ile kasılma yanıtı oluştururlar. Kasılma ve gevşemeleri iskelet kasına oranla daha yavaş ancak kuvvet yönünden pek farklı değildir. Düz kas hücreleri ile otonom sinir sistemi bağlantı kurar ve bu sinir sisteminin görevi, hücrelerde kasılmayı başlatmak değil, kendiliğinden oluşan kasılmaların şiddetini vücudun gereksinmesi doğrultusunda ayarlamaktır. Örneğin: yemek yemenin akabinde mide barsak sisteminin aktivitesinin arttırılması gibi.
Multi-unit düz kaslar Büyük damarların duvarlarında ve gözde iriste bulunur, gözbebeğinin açıklığını ayarlarlar. Bu düz kas hücreleri arasında özel bağlantı bölgeleri yoktur ve kasılmaları için sinirsel uyarı şarttır.
Kasılma tipleri İzometrik kasılma: Kasın boyunda önemli bir değişiklik olmadan gerçekleşen kasılma tipidir. Örnek olarak kilitli bir kapıyı itme, ağır bir şeyi yerden kaldırmaya çalışmak ve arabayı itmek verilebilir. İzometrik İzotonik
İzotonik kasılma: Belli bir yüke karşı yapılan ve kas boyunda kısalmanın görüldüğü kasılma tipidir. Yürüme, koşma, herhangi bir şeyi kaldırıp başka bir yere koyma örnek olarak verilebilir. İzotonik İzometrik
Eksentrik kasılma: Kastaki elastik liflerin uzaması. Merdivenden inme. Kasın gerimi sabittir, ancak izotonik kasılmanın tersine kasın boyunun uzadığı kasılma şeklidir.Bu kasılma şeklinde negatif bir iş yapılır.İzokinetik kasılma: Kasın hem geliştirdiği kuvvetin hem de boyunun değişmesi. Eklemin farklı hareket açılarında farklı kasılma kuvvetleri oluşur. En çok görülen tip.
Tetanik kasılma (tetanus): Uyarıların hızlı bir şekilde tekrar edilmesi sonucunda kasın gevşemeden sürekli kasılması durumudur. Herhangi bir gevşeme görülüp görülmemesine göre tam ve kısmi tetanik kasılma diye iki farklı tipi vardır. Spazm ve kramp iskelet kasındaki tetanik kasılmalara örnek olarak verilebilir.
İskelet Kaslarının Atrofisi Kas uzun süre kullanılmazsa, kas proteinlerinin yıkımı yapımına göre fazlalaşır (örneğin bacak uzun süre alçıda kaldığında) veya kas sinirini kaybederse (örneğin felç hali) kasın boyutlarının küçüldüğü yani atrofi olduğu görülür.
Kas Tonusu Genelde kasın gerilmeye karşı gösterdiği direnç olarak tarif edilir. Kaslar istırahat halinde iken bile bir miktar kasılı durumdadırlar. Bu durum postürün oluşumunda önemli role sahiptir. Kas aksiyon potansiyeli ile kasılı olmadığı durumda bile spinal sinirlerden gelen düşük hızdaki impulslarla bir miktar kasılı durumda tutulur.