Sıra | DOSYA ADI | Format | Bağlantı |
---|---|---|---|
01. | Yapı Kavramı Ve Yapısalcılık | pptx | Sunumu İndir |
Transkript
Yapı Kavramı ve Yapısalcılık Bu bölümde 20. yüzyıl sosyal biliminin en temel tartışmalarından biri olan ve dilbilimden antropolojiye kadar bir çok disiplinin gelişimini doğrudan etkileyen toplumsal yapı ve yapısalcılık tartışmalarına değineceğiz.
Yapısalcılık nedir?• Yapısalcılıkla ilgili ilk tartışma yapısalcılığın bir yöntem mi yoksa düşünce sistemi mi olduğudur. • Örneğin Levi Straus bunun bir açıklama ya da felsefi bir düşünce sistem değil de bir yöntem olduğunda ısrarcıdır. • Piaget ‘ye göre de yapısalcılık bir yöntemdir., bir öğreti değildir. Ancak öğretisel sonuçları çok olmuştur. Bir yöntem olduğundan uygulanabilirliği kısıtlıdır ve verimliliğinden dolayı başka yöntemlerle birleştirilmiştir. (Coşkun: 186)
Yapısalcılık Tahsin Yücel yapısalcılık hakkında şunları söylemektedir: Tarihselciliğin tersine yapısalcı yöntemin temel ilkleri; ele alınan nesnenin kendi başına ve kendi kendisi için incelenmesi, nesnenin kendi öğeleri arasındaki bağıntılardan oluşan bir dizge olarak ele alınması, bu dizge içinde her zaman işlevin göz önünde bulundurulması ve her olgunun bağlı olduğu dizgeye dayandırılmasının sonucu olarak nesnenin artsüremlilik içinde değil ama eşsüremlilik içinde ele alınması olarak karşımız çıkar (Coşkun: 187).
Yapısalcılık Ancak burada önemli bir ayrıntı varAnalizlerinde Yapı kavramını kullanan her düşünür yapısalcı demek değildir. Çünkü yapısalcılığın temel ve ayırıcı niteliği yapı kavramını kullanmasında değil o yapıya atfettiği özelliklerden kaynaklanmakta; çözümlemelerinde tarihsel ilişkilerden çok yapısal bağlantıları kullanması, ve bu yapıyı da eşsüremli bir bakışla ele almasında yatmaktadır. (Coşkun: 187)
Yapısalcılık Dilbilimci Saussure, yapısalcılığın önde gelen temsilcilerindendir. Onun dilbilim çalışmalarından elde ettiği veriler yapısalcılığın diğer alanlara da sirayet etmesine yol açmıştır. Göstergelerin yani bir nesne için kullanılan isimlerin/kavramların gösterilen ile aralarında bir uyumsuzluk bulunduğu düşüncesinden yola çıkarak dilin özerk bir bütünlük meydana getirdiği iddiası yapısalcıığın temelindeki iddiadır.
Yapısalcılık• Buradaki varsayım herhangi bir nesneye dair yapılan kavramsallaştırmaların /adlandırmaların nesnenin tam anlamıyla karşılığı olamayacağından başka bir şey değildir. • Dili bir yapı ve dizge olarak ele almanın zorunlu koşulu, onu, insanın toplumsal pratiğinden yaşamından, somut koşullarından soyutlamak ve böylece de «sözün» diğer şeylerden bağımsız olarak zaten kendi içinde anlamlı olduğunu ispatlamaktır.
Yapısalcılık Örneğin Levi Straus için dilde var olan yapılar, aslında insan beyninde zaten var oldukları için dilde de var olurlar, yoksa tersi doğru değildir.Fakat bu aynı zamanda söze ve konuşmaya atfettiği güçle, Goethe’nin «başlangıçta eylem vardı» deyişi yerine Lacan’ın «başlangıçta söz vardı ve biz onun yarattığı içinde yaşarız» deyişini geçirmek demektir. Levi Straus bunu açıkça şöyle söyler:«Ne zamandan beri düşünen varlıklar var. Hiçbir fikrim yok. Fiziksel antropoloji üstüne çalışan meslektaşlarımın da bir fikri olacağını sanmıyorum. Hatta daha da ileri gidip diyebilirim kii bu gelişme içinde insanın düşünmeye başladığı anı teorik olarak tespit edebileceğimizden bile şüpheliyim. Onun için düşüncenin insandan önce başladığını söylemekten yanayım» (Coşkun: 189)
Yapısalcılık Burada Levi Straus’un açıklamak istediği şeyi yapısalcıığın temel özelliiğ olarak özetlemek mümkündür. Yine ona söz verirsek:«biz insanların söylenleri nasıl düşündüğünü değil, söylenlerin, insanın bilgisi olmaksızın insana kendilerini nasıl düşündürttüğünü göstermek niyetindeyiz.Dolayısıyla Levi Straus yapısalcılığın en temel nosyonunu ifade eder:Kültürel gerçekliğin bilinç dışı anlamları ve ortak olayların doğasındaki bilinçsizlikOna göre: nesneleşmiş fikirler sistemi, bilinç dışıdır ya da «bilinç dışı fiziksel yapılar onları olanaklı kılar» ve bu «toplumsal olguların nasıl olup da anlamlı ve yapılaşmış bütünlükler özelliği gösterdiğini açıklar».
YapılsalcılıkLevi-Straus’a göre gerçeklik, insanlara veril bir eylem seti sunar. Ne var ki bu eylemlerin hangilerine girişileceği insan aklının bilinç dışı yapıları tarafından belirlenir. Yapısal yöntemin görevi de bu derin, bilinç dışı yapılara ulaşmaktır. Zorlayan, ayıran, birleştiren, kategorize eden bilinç dışı akıl, Kantçı vurgular içerir. Onun kategorik imperatiflerinde olduğu gibi gerçeklik, her türlü içerikten, doğal nedenden ve koşuldan bağımsız formel yasalar tarafından şekillenmektedir.