Sıra | DOSYA ADI | Format | Bağlantı |
---|---|---|---|
01. | Borçlar Hukuku Genel Hükümler | ppt | Sunumu İndir |
Transkript
BORÇLAR HUKUKUGENEL HÜKÜMLERÖğr. Gör. Fatma Tombul
BORÇLAR KANUNU•Borçlar Kanununu 1-Genel hükümler 2-Özel borç ilişkileri •Bütün borç ilişkilerine uygulanacak olan ‘genel hükümler’ kısmı şu şekilde düzenlenmiştir.
Birinci KısımBorç İlişkisinin Kaynakları• 1)Sözleşmeden Doğan Borç İlişkileri• 2)Haksız Fiillerden Doğan Borç İlişkileri• 3)Sebepsiz Zenginleşmeden Doğan Borç İlişkileri
İkinci Kısım• Borç İlişkisinin Hükümleri• 1)Borçların ifası• 2)Borçların ifa edilmemesinin sonuçları• 3)Borç ilişkilerinin üçüncü kişilere etkisi
Üçüncü Kısım• Borçların ve borç ilişkilerinin sona ermesi, zamanaşımı
Dördüncü KısımBorç İlişkilerinde Özel Durumlar1. Teselsül2. Koşullar3. Bağlanma parası, Cayma parası ve ceza koşulu
Beşinci KısımBorç ilişkilerinde taraf değişiklikleri1.Alacağın Devri2.Borcun üstlenilmesi
BORÇLAR HUKUKUNA HAKİM OLAN BAZI İLKELER• 1. İRADE ÖZERKLİĞİ İLKESİ• 2. NİSPİLİK İLKESİ• 3. KUSURLU SORUMLULUK• 4. DÜRÜSTLÜK İLKESİ ve HAKKIN KÖTÜYE KULLANILMAMASI• 5. SÖZLEŞMELERDE KARŞILIKLILIK İLKESİ• 6. ÜÇÜNCÜ KİŞİ ALEYHİNE BORÇ KURULAMAMA İLKESİ
BORÇ İLİŞKİSİNİN NİSBİ NİTELİĞİ• Bir borç ilişkisinden doğan talep hakkı (alacak hakkı) nisbi hak niteliğindedir.• Alacak hakkı ancak, o borç ilişkisi uyarınca borçlu durumda bulunan kişi ve kişilere karşı ileri sürülebilir. Borç ilişkisinin dışında kalan üçüncü şahıslara karşı ileri sürülemez.
• Sözleşmeden doğan alacak hakkı, alacaklıya eşya üzerinde doğrudan doğruya bir ayni hak vermez.• Mülkiyet hakkı, menkul mallarda zilyetliğin devriyle, gayrimenkul mallarda ise tapu siciline tescil ile geçer.
Borç ilişkisinin nisbi olma niteliğinin istisnası• MK. 1009 md. göre Arsa payı karşılığı inşaat, taşınmaz satış vaadi, alım, kira, önalım, geri alım gibi şahsi haklar, tapu siciline şerh yoluyla o taşınmaz üzerinde sonradan hak kazanan kimselere ileri sürebilir.
BORÇ KAVRAMI•İki taraf arasında mevcut olan ve bunlardan birini alacaklı diğerini de borçlu sıfatına sahip kılan hukuki bağdır.
Borç İlişkisinin Unsurları 1. Borçlu; bir edimin yerine getirmekle yükümlü olan taraf2. Edim; borcun konusu (bir şey vermek, yapmak, yapmamak)3. Alacaklı; edimin yerine getirilmesini isteyen taraf
Edimin Şartları• II. Kesin hükümsüzlük• MADDE 27- Kanunun emredici hükümlerine, ahlaka, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı veya konusu imkânsız olan sözleşmeler kesin olarak hükümsüzdür.
EDİMİN TÜRLERİEdiminKonularına göreEdimin ifa edildiği süreye göreEdimin bölünenebilmesine göreOlumsuz Edim∞Olumlu edim∞Ani Edim∞Sürekli Edim∞BölünebilirEdim∞BölünemezEdim∞Şahsi (Kişisel nitelikte)Edim∞Maddi Edim∞Aralıklı edim
Edimin mahiyetine göre edimler• A) Parça borçları• B) Çeşit (cins) borçları• C) Seçimlik borçlar
Eskişehir'in Mahmudiye ilçesindeki Türkiye Jokey Kulübü At Harası'nda bulunan Turbo, 2009 dünyanın en iyi Arap atı seçildi
Kuvayi Milliyeci Kartallı Kazım'ın heykelinin yapımı uzun süredir devam ediyor. Yontu sanatçısı Hüseyin Yüce'nin ellerinde şekillenen heykel, yakın zamanda tamamlanacak.
BORÇ ve SORUMLULUK• Borçlunun sorumluluğu; Borçlu yükümlü olduğu edimi yerine getirmezse, alacaklının devlet zoruyla alacağını veya alacağının yerine geçecek olan bir miktar parayı elde etmek hakkına sahip olmasıdır.
Sorumluluğun TürleriŞahıs ilesorumluluk∞Malvarlığı ile sorumlulukEksik Borçlar∞Sınırsız Sorumluluk∞ Sınırlı Sorumluluk∞Belli mallarla sınırlı sorumlulukBelli miktarla sınırlı sorumluluk
Şahsi sorumluluk / malvarlığı ile sorumluluk
Eksik Borçlara)Mevcut bir borç vardır.b)Borçlu borcu kendiliğinden yerine getirirse ifa geçerli olur. BK. 62. md. Sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayanarak geri istenemez.c)Borçlu borcu yerine getiremezse, alacaklı dava ve cebri icra yoluyla borcun ifasını sağlayamaz.
Eksik Borçlar• a) Kumar ve bahis borçları (bir senet ile tespit edilmiş olsa dahi)• b)Evlenme Tellallığı (simsarlığı)• c)Zamanaşımına uğramış borçlar• d)Ahlaki görevlerden doğan borçlar• e)Hukuka ve ahlaka aykırı bir sonucun doğması için verilen şeyler• f) Eşler arasındaki borçlar• g)Ana ve baba ile yaşayan ergin altsoyun alacağı• H) Konkordatodan elde edilemeyen alacaklar
Borçlunun Sahip Olduğu Haklar• A) İKRAR• B) İNKAR• C) DEF’İ• D) İTİRAZ
•1) Def’i HaklarıDef’i: Borçlu alacaklının hakkını kabul ediyor. Ancak özel sebepler dolayısıyla borcu ifadan kaçınmak hakkına sahip bulunduğunu ileri sürüyor. Zamanaşımı def’i, ödemezlik def’i gibi. • Borçlu bunu mahkemede kendisi ileri sürmezse hakim kendiliğinden def’i dikkate almaz.
• İtiraz; İfa talebiyle karşılaşan borçlu, olayı inkar etmez ancak alacak hakkının doğmadığını yada sona erdiğini ileri sürer.• Borçlu bunu mahkemede ileri sürmemiş olsa dahi hakim kendiliğinden dikkate almakla yükümlüdür.
BORCUN KAYNAKLARI• Sözleşmelerden doğan borçlar• Haksız fiilden doğan borçlar• Sebepsiz zenginleşmeden doğan borçlar
SÖZLEŞMELERDEN DOĞAN BORÇLAR• Hukuki olay: Hukuk düzeninin kendilerine hukuki bir sonuç bağladığı olaylara denir.
• Hukuki fiil: Hukuki sonuç bağlanmış insan fiillerine denir. İkiye ayrılır. • 1.Hukuka aykırı fiiller: Haksız fiiller ve sözleşmeye aykırı davranışlar• 2.Hukuka uygun fiiller: En önemlisi hukuki işlemlerdir.
HUKUKİ İŞLEMLERİN ÇEŞİTLERİ1)Tek taraflı hukuki işlemler Çok taraflı hukuki işlemler2)Borçlandırıcı işlemler Tasarrufi işlemler3)Sağlar arası hukuki işlemler Ölüme bağlı hukuki işlemler
1.Tek taraflı hukuki işlemler –Çok taraflı hukuki işlemlera)Tek taraflı hukuki işlemler :Sadece bir tarafın irade beyanıyla hukuki sonuç doğar.Vasiyet, mirasın reddi, takas beyanı, mülkiyet hakkından vazgeçmek, vakıf kurmak gibi.b) Çok taraflı hukuki işlemler:Birden fazla tarafın irade beyanıyla hukuki sonuç doğar. Bunlar sözleşmeler ve kararlar
1)Sözleşmeler:Tarafların iradelerini karşılıklı ve birbirine uygun olarak açıklamalarıyla kurulur.İkiye ayrılır.• a) Tek tarafa borç yükleyen sözleşmeler:Sadece bir tarafı borç altına sokan sözleşmelerdir. Bağışlama söz., kefalet akdi vs.• b) Tam iki tarafa borç yükleyen sözleşmeler: İki taraf da karşılıklı olarak borç altına girer. Kira, satım, hizmet, eser söz. vs.
• c) Eksik iki tarafa borç yükleyen sözleşmeler: Edimlerin değiştirilme amacı güdülmez.• Kullanım ödüncü söz., tüketim ödüncü söz, vekalet, saklama söz. gibi
• 2)Kararlar: ortak bir işte ve kanunun açıkça öngördüğü hallerde birden çok kişinin vardığı çözümdür. Dernek genel kurulu, AŞ. Genel kurulu vs.
2.Borçlandırıcı işlemler- Tasarrufi işlemler• Borçlandırıcı işlem kişinin aktifinde bir değişiklik yapmaz, pasifini çoğaltır.• Tasarruf işlemi kişinin malvarlığının aktifinde azalmalar meydana getirir.• Genellikle tasarruf işleminden önce bir borçlandırıcı işleme gerek vardır.≤
3.Sağlar arası h.i.- Ölüme bağlı h.i.• Hukuki işlemin sonucu işlemi yapanların sağlığında meydana gelirse sağlar arası hukuki işlemdir. Kira, satım vs.• Hukuki işlemin sonucu işlemi yapanların ölümünden sonra meydana gelirse ölüme bağlı hukuki işlemdir. vasiyet, miras söz. vs.
BORCUN SEBEBİ ve SEBEBİ GÖSTERİLMEKSİZİN BORÇ İKRARI• Taraflar yapmış oldukları bir borç sözleşmesinde, bunun sebebini göstermeseler de sözleşme geçerlidir.
HUKUKİ İŞLEM EHLİYETİ• Bir hukuki işlemin geçerli olabilmesinin temel koşulu; işlemi yapan kişinin hukuki işlem ehliyetine sahip olmasıdır.
Hukuki işlem ehliyeti ehliyeti ;Bir kişinin bizzat kendi fiil ve işlemleriyle kendi lehine haklar aleyhine borçlar yaratabilme iktidarıdır. Hukuki işlem ehliyeti bakımından şahıslar dört gruba ayrılır.• 1)Tam ehliyetliler• 2)sınırlı ehliyetliler• 3)Sınırlı ehliyetsizler• 4)Tam ehliyetsizler
1)Tam Ehliyetliler• Ayırt etme gücüne sahip, reşit ve kısıtlı olmayan kimselerdir.• Her türlü hukuki işlemi tek başlarına yapabilirler. Haksız fiillerinden sorumludurlar ve dava ehliyetleri vardır.
2)Sınırlı Ehliyetliler• Aslında tam ehliyetli oldukları halde bazı sebeplerden dolayı ehliyetleri belli konularda sınırlandırılmış bulunan kişilerdir. Bunlar evli kişiler ve yasal danışman atananlardır.
3)Sınırlı Ehliyetsizler• Ayırt etme gücüne sahip küçükler ve ayırt etme gücüne sahip kısıtlılardır.• Kendilerini borç altına sokan hukuki işlemleri yasal temsilcinin izni veya onayı olmadan yapamazlar. Aksi halde tek taraflı bağlamazlık yaptırımı gerçekleşir.
Sınırlı ehliyetsizlerin kendi başlarına yapabilecekleri işlemler• Kendilerini borç altına sokmayan işlemleri yapabilirler.• Yönetimi kendilerine bırakılmış olan mallar ile ilgili işlemleri yapabilirler.• Şahsa sıkı sıkıya bağlı hakları kullanabilirler.
Sınırlı ehliyetsizlerin hiç yapamayacakları işlemler• Vesayet altındaki kişi adına kefil olmak• Vakıf kurmak• Önemli bağışlarda bulunmak
• Sınırlı ehliyetsizler haksız fiillerinden sorumludurlar.• Kendi başlarına yapabilecekleri hukuki işlemler ve haksız fiilleriyle ilgili olmak üzere dava ehliyetine sahiptirler.
4)Tam Ehliyetsizler• Ayırt etme gücüne sahip olmayan kimselerdir. Fiil ehliyetine hiçbir şekilde sahip değildirler.Bunların hukuki işlem ehliyetleri ve haksız fiil ehliyetleri yoktur.
•SÖZLEŞMELERDEN DOĞAN BORÇ İLİŞKİLERİ
ÖZEL BORÇ İLİŞKİLERİ• BK. Tarafından düzenlenmiş sözleşmelere tipik (isimli) sözleşmeler, BK. da düzenlenmemiş sözleşmelere de isimsiz sözleşmeler denir.
İSİMLİ (TİPİK) SÖZLEŞMELERA-Mülkiyeti devir amacı güden sözleşmeler:
Satış Sözleşmesi• MADDE 207- Satış sözleşmesi, satıcının, satılanın zilyetlik ve mülkiyetini alıcıya devretme, alıcının ise buna karşılık bir bedel ödeme borcunu üstlendiği sözleşmedir.
Mal Değişim Sözleşmesi(Trampa Sözleşmesi)• MADDE 282- Mal değişim sözleşmesi, taraflardan birinin diğer tarafa bir veya birden çok şeyin zilyetlik ve mülkiyetini, diğer tarafın da karşı edim olarak başka bir veya birden çok şeyin zilyetlik ve mülkiyetini devretmeyi üstlendiği sözleşmedir.
Bağışlama Sözleşmesi• MADDE 285- Bağışlama sözleşmesi, bağışlayanın sağlararası sonuç doğurmak üzere, malvarlığından bağışlanana karşılıksız olarak bir kazandırma yapmayı üstlendiği sözleşmedir.• Henüz edinilmemiş olan bir haktan feragat etmek veya bir mirası reddetmek, bağışlama değildir.• Ahlaki bir ödevin yerine getirilmesi de bağışlama sayılmaz.
• Fiil ehliyetine sahip olan herkes, eşler arasındaki mal rejiminden veya miras hukukundan doğan sınırlamalar saklı kalmak üzere, bağışlama yapabilir. • - Fiil ehliyeti bulunmayan kişi ayırt etme gücüne sahipse, bağışlamayı kabul edebilir. Ancak, bağışlananın yasal temsilcisi bu kişinin bağışlamayı kabulünü yasaklar veya bağışlanılan şeyin geri verilmesini emrederse, bağışlama ortadan kalkar.
• - Bağışlama sözü vermenin geçerliliği, bu sözleşmenin yazılı şekilde yapılmasına bağlıdır. • Bir taşınmazın veya taşınmaz üzerindeki ayni bir hakkın bağışlanması sözü vermenin geçerliliği, ancak resmî şekilde yapılmış olmasına bağlıdır.• MADDE 289- Elden bağışlama, bağışlayanın bir taşınırını bağışlanana teslim etmesiyle kurulmuş olur.
•B-Kullandırma amacı güden sözleşmeler
Kira Sözleşmesi• MADDE 299- Kira sözleşmesi, kiraya verenin bir şeyin kullanılmasını veya kullanmayla birlikte ondan yararlanılmasını kiracıya bırakmayı, kiracının da buna karşılık kararlaştırılan kira bedelini ödemeyi üstlendiği sözleşmedir.• Konut ve Çatılı İşyeri Kiraları• Ürün Kirası
Kullanım Ödüncü(Ariyet Sözleşmesi)• MADDE 379- Kullanım ödüncü sözleşmesi, ödünç verenin bir şeyin karşılıksız olarak kullanılmasını ödünç alana bırakmayı ve ödünç alanın da o şeyi kullandıktan sonra geri vermeyi üstlendiği sözleşmedir.
Tüketim Ödüncü(Karz sözleşmesi)• MADDE 386- Tüketim ödüncü sözleşmesi, ödünç verenin, bir miktar parayı ya da tüketilebilen bir şeyi ödünç alana devretmeyi, ödünç alanın da aynı nitelik ve miktarda şeyi geri vermeyi üstlendiği sözleşmedir.
• MADDE 387- Ticari olmayan tüketim ödüncü sözleşmesinde, taraflarca kararlaştırılmış olmadıkça faiz istenemez.• Ticari tüketim ödüncü sözleşmesinde, taraflarca kararlaştırılmamış olsa bile faiz istenebilir.
•C- İŞGÖRME AMACINI GÜDEN SÖZLEŞMELER
Hizmet Sözleşmeleri• MADDE 393- Hizmet sözleşmesi, işçinin işverene bağımlı olarak belirli veya belirli olmayan süreyle işgörmeyi ve işverenin de ona zamana veya yapılan işe göre ücret ödemeyi üstlendiği sözleşmedir.• Pazarlamacılık Sözleşmesi• Evde Hizmet Sözleşmesi
Eser Sözleşmesi(İstisna Sözleşmesi)• MADDE 470- Eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, iş sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir.
Yayım Sözleşmesi• MADDE 487- Yayım sözleşmesi, bir fikir ve sanat eseri sahibinin veya halefinin, o eseri yayımlanmak üzere yayımcıya bırakmayı, yayımcının da onu çoğaltarak yayımlamayı üstlendiği sözleşmedir.• B. Şekli• MADDE 488- Yayım sözleşmesinin geçerliliği, yazılı şekilde yapılmış olmasına bağlıdır.
Vekâlet Sözleşmesi• MADDE 502- Vekâlet sözleşmesi, vekilin vekâlet verenin bir işini görmeyi veya işlemini yapmayı üstlendiği sözleşmedir.• Vekâlete ilişkin hükümler, niteliklerine uygun düştükleri ölçüde, bu Kanunda düzenlenmemiş olan işgörme sözleşmelerine de uygulanır.• Sözleşme veya teamül varsa vekil, ücrete hak kazanır.
Vekâletsiz İşgörme• MADDE 526- Vekâleti olmaksızın başkasının hesabına işgören, o işi sahibinin menfaatine ve varsayılan iradesine uygun olarak görmekle yükümlüdür.
•D- SAKLAMA ve TEMİNAT AMACI GÜDEN SÖZLEŞMELER
Saklama Sözleşmeleri• MADDE 561- Saklama sözleşmesi, saklayanın, saklatanın kendisine bıraktığı bir taşınırı güvenli bir yerde koruma altına almayı üstlendiği sözleşmedir. • Açıkça öngörüldüğü veya durum ve koşullar gerektirdiği takdirde, saklayan ücret isteyebilir.
Kefalet Sözleşmesi• MADDE 581- Kefalet sözleşmesi, kefilin alacaklıya karşı, borçlunun borcunu ifa etmemesinin sonuçlarından kişisel olarak sorumlu olmayı üstlendiği sözleşmedir.
• 582- Kefalet sözleşmesi, mevcut ve geçerli bir borç için yapılabilir. Ancak, gelecekte doğacak veya koşula bağlı bir borç için de, bu borç doğduğunda veya koşul gerçekleştiğinde hüküm ifade etmek üzere kefalet sözleşmesi kurulabilir.
• II. Şekil• MADDE 583- Kefalet sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azamî miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmaz. Kefilin, sorumlu olduğu azamî miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesi şarttır.
• III. Eşin rızası• MADDE 584- Eşlerden biri mahkemece verilmiş bir ayrılık kararı olmadıkça veya yasal olarak ayrı yaşama hakkı doğmadıkça, ancak diğerinin yazılı rızasıyla kefil olabilir; bu rızanın sözleşmenin kurulmasından önce ya da en geç kurulması anında verilmiş olması şarttır.
Aşağıdaki hâllerde doğrudan doğruya kefilebaşvurabilir:• 1. Borçlu aleyhine yapılan takibin sonucunda kesin aciz belgesi alınması.• 2. Borçlu aleyhine Türkiye’de takibatın imkânsız hâle gelmesi veya önemli ölçüde güçleşmesi.• 3. Borçlunun iflasına karar verilmesi.• 4. Borçluya konkordato mehli verilmiş olması.
1. Adi kefalet• Md. 585- Adi kefalette alacaklı, borçluyabaşvurmadıkça, kefili takip edemez.
2. Müteselsil kefalet • MADDE 586- Kefil, müteselsil kefil sıfatıyla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girmeyi kabul etmişse alacaklı, borçluyu takip etmeden veya taşınmaz rehnini paraya çevirmeden kefili takip edebilir. Ancak, bunun için borçlunun, ifada gecikmesi ve ihtarın sonuçsuz kalması veya açıkça ödeme güçsüzlüğü içinde olması gerekir.
Ömür Boyu Gelir Sözleşmesi• MADDE 607- Ömür boyu gelir sözleşmesi, gelir borçlusunun gelir alacaklısına, içlerinden birinin veya üçüncü bir kişinin ömrü boyunca belirli dönemsel edimlerde bulunmayı üstlendiği sözleşmedir. • Sözleşme, aksine açık bir hüküm yoksa, gelir alacaklısının ömrü boyunca yapılmış sayılır.
• Gelir borçlusunun veya üçüncü bir kişinin ömrüyle sınırlı olarak bağlanmış olan gelir, aksi kararlaştırılmamışsa gelir alacaklısının mirasçılarına geçer. • B. Şekli• MADDE 608- Ömür boyu gelir sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça geçerli olmaz.
Ölünceye Kadar Bakma Sözleşmesi• MADDE 611- Ölünceye kadar bakma sözleşmesi, bakım borçlusunun bakım alacaklısını ölünceye kadar bakıp gözetmeyi, bakım alacaklısının da bir malvarlığını veya bazı malvarlığı değerlerini ona devretme borcunu üstlendiği sözleşmedir. • Bakım borçlusu, bakım alacaklısı tarafından mirasçı atanmışsa, ölünceye kadar bakma sözleşmesine miras sözleşmesine ilişkin hükümler uygulanır.
• B. Şekli• MADDE 612- Ölünceye kadar bakma sözleşmesi, mirasçı atanmasını içermese bile, miras sözleşmesi şeklinde yapılmadıkça geçerli olmaz. • Sözleşme, Devletçe tanınmış bir bakım kurumu tarafından yetkili makamların belirlediği koşullara uyularak yapılmışsa, geçerliliği için yazılı şekil yeterlidir.
SÖZLEŞMENİN MEYDANA GELMESİ• MADDE 1- Sözleşme, tarafların iradelerini karşılıklı ve birbirine uygun olarak açıklamalarıyla kurulur.• İrade açıklaması, açık veya örtülü olabilir.
• MADDE 2- Taraflar sözleşmenin esaslı noktalarında uyuşmuşlarsa, ikinci derecedeki noktalar üzerinde durulmamış olsa bile, sözleşme kurulmuş sayılır.• İkinci derecedeki noktalarda uyuşulamazsa hâkim, uyuşmazlığı işin özelliğine bakarak karara bağlar.• Sözleşmelerin şekline ilişkin hükümler saklıdır.
ÖNERİ• Sözleşmenin meydana gelebilmesi için ilk yapılan irade açıklamasına öneri denir.• UNSURLARI:1) Öneri karşı tarafa yöneltilmiş olmalıdır.2) Öneri sözleşmenin bütün esaslı noktalarını kapsamalıdır.3) Öneriyi yapan önerisiyle bağlı kalmak niyetinde olmalıdır.
ÖNERİYE DAVET• Öneride bulunması gerekli unsurlar mevcut olmazsa bu öneriye davet olur.BK. göre Tarife veya fiyat listesinin gönderilmesi öneridir.Fiyat gösterilerek malın vitrine konması öneridir.
ÖNERİNİN BAĞLANMA SÜRESİa)SÜRELİ ÖNERİ: Öneriyi yapan kabul için belli bir süre tayin etmişse, bu sürenin sonuna kadar önerisinden dönemez. Süre sonunda gelen kabul haberi yeni bir öneridir.
b) SÜRESİZ ÖNERİ : Öneriyi yapan kabul için belli bir süre tayin etmemişse,1) Hazır olanlar arasında: Derhal kabul edilmediği taktirde, öneriyi yapan önerisiyle bağlı kalmaz. Telefon, bilgisayar gibi iletişim sağlayabilen araçlarla doğrudan iletişim sırasında yapılan öneri, hazır olanlar arasında yapılmış sayılır.2) Hazır olmayanlar arasında: Öneri yapan, zamanında gönderilmiş bir kabul haberinin normal olarak ulaşması gereken ana kadar önerisiyle bağlıdır.
Ismarlanmayan şeyin gönderilmesi• MADDE 7- Ismarlanmamış bir şeyin gönderilmesi öneri sayılmaz. Bu şeyi alan kişi, onu geri göndermek veya saklamakla yükümlü değildir.
ÖNERİNİN GERİ ALINMASI• Öneren önerisinden vazgeçebilir. Ancak karşı tarafın öneriden önce öneriden vazgeçildiğini öğrenmesi gerekir.• Kabulden vazgeçmede de aynı kural geçerlidir.
KABUL• Bir sözleşmenin kurulması amacıyla, öneriye uygun olarak açıklanan irade beyanıdır.• UNSURLARI:1)Tek taraflı ve karşı tarafa ulaşması gerekli bir irade beyanıdır.2)Tamamen öneriye uygun olmalıdır.3)Kabul beyanının önerinin bağlama süresi içinde önerene ulaşması gerekir.4)Kabul açık veya örtülü bir irade beyanı olabilir.
SÖZLEŞMENİN TAMAMLANDIĞI ve HÜKÜM İFADE ETTİĞİAN•Hazır olanlar arasında sözleşme kabul beyanının açıklanmasıyla hem meydana gelir hem de hüküm ifade eder.•Hazır olmayanlar arasında yapılan sözleşme kabul haberinin önerene varmasıyla meydana gelir. Ancak kabul haberinin gönderilme anında hüküm ifade eder, yani sonuçlarını doğurur.
SÖZLEŞMENİN ŞEKLİ• B. Sözleşmelerin şekli• I. Genel kural•MADDE 12- Sözleşmelerin geçerliliği, kanunda aksi öngörülmedikçe, hiçbir şekle bağlı değildir.• Kanunda sözleşmeler için öngörülen şekil, kural olarak geçerlilik şeklidir. Öngörülen şekle uyulmaksızın kurulan sözleşmeler hüküm doğurmaz.
Kanunun belli şekle uyulmasına ilişkin kuralları emredici niteliktedir.Taraflar anlaşarak bu kuralları etkisiz kılamazlar.Bir sözleşmenin şekil noksanlığı sebebiyle geçerli olmadığını hakim kendiliğinden dikkate alabileceği gibi taraflar da ileri sürebilir.
Şekle uyulmaması sebebiyle sözleşme batılsa, hatayla borcunu ifa eden kimse, verdiğini geri isteyebilir. Borç, sözleşmenin geçersiz olduğunu bilerek yerine getirilmişse bağışlama vardır.Şekil noksanı sözleşmenin sadece bir kısmına ilişkin bulunuyorsa BK. m.27 hükmü kıyasen uygulanır.
KANUNİ ŞEKİL• Kanunun hukuki işlemler için öngördüğü çeşitli şekilleri üç grupta toplayabiliriz.a) Sözlü şekilb) Yazılı şekilc) Resmi şekil
SÖZLÜ ŞEKİL• Hukuki işlemin mutlaka sözlü yapılacağına ilişkin hüküm Medeni Kanun da mevcuttur.• Evlenme söz. • Sözlü Vasiyet
YAZILI ŞEKİLBK. Göre kefalet söz., bağışlama sözü verme, alacağın devri gibi sözleşmeler yazılı şekilde düzenlenmelidir.• Metin sözleşmenin bütün esaslı noktalarını kapsamalıdır.• Borç altına giren taraf yada tarafların metni imzalaması gerekir.• İmza el yazısı ile atılmalıdır.• Güvenli elektronik imza da, el yazısıyla atılmış imzanın bütün hukuki sonuçlarını doğurur.• İmza metnin altına atılmalıdır.
• Değişiklikler yazılı şekilde yapılmalıdır. Ancak sözleşme metniyle çelişmeyen tamamlayıcı yan hükümlerin değişikliklerinde yazılı şekil zorunlu değil.• Görme engellilerin talepleri halinde imzalarında şahit aranır. Aksi takdirde görme engellilerin imzalarını el yazısı ile atmaları yeterlidir (TBK m. 15/3).
• Kanunda aksi öngörülmedikçe, imzalı bir mektup, asılları borç altına girenlerce imzalanmış telgraf, teyit edilmiş olmaları kaydıyla faks veya buna benzer iletişim araçları ya da güvenli elektronik imza ile gönderilip saklanabilen metinler de yazılı şekil yerine geçer. (TBK14/2)
RESMİ ŞEKİL• İşlemin yetkili bir makam veya şahıs (sulh hakimi, noter, tapu memuru) önünde, kanunların öngördüğü şekil ve şartlara uyularak yapılmasıdır.• Kanunda yetkili makam belirtildiyse resmi işlemi o makam yapar.Eğer belirtilmediyse noterler bütün işlemleri düzenlemeye yetkilidir.• Değişiklikler de resmi şekilde yapılmalıdır.
İRADİ ŞEKİL• 2. İradi şekil• MADDE 17- Kanunda şekle bağlanmamış bir sözleşmenin taraflarca belirli bir şekilde yapılması kararlaştırılmışsa, belirlenen şekilde yapılmayan sözleşme tarafları bağlamaz. • Herhangi bir belirleme olmaksızın yazılı şekil kararlaştırılmışsa, yasal yazılı şekle ilişkin hükümler uygulanır.
İSPAT ŞARTI OLARAK ŞEKİL• Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunumuza göre yapıldığı zamandaki değerleri 2500 TL yukarı olan hukuki işlemlerin senetle ispatı gerekir. Bazı istisnalar hariç tanıkla ispatı mümkün değildir.
Sözleşme Serbestisinin Sınırları• 1- Sözleşmenin konusu emredici kurallara aykırı olmamalıdır.• 2- Sözleşmenin konusu kamu düzenine aykırı olmamalıdır.• 3)Sözleşmenin konusu şahsiyet haklarına aykırı olmamalıdır.
• MK. 23 md. “Kimse hak ve fiil ehliyetinden kısmen de olsa vazgeçemez.• Kimse özgürlüklerinden vazgeçemez veya onları hukuka yada ahlak aykırı olarak sınırlayamaz.• Yazılı rızası üzerine insan kökenli biyolojik maddelerin alınması, aşılanması ve nakli mümkündür. Ancak, biyolojik madde verme borcu altına girmiş olandan edimini yerine getirmesi istenemez; maddi ve manevi tazminat isteminde bulunamaz.
• 4) Sözleşmenin konusu ahlaka aykırı olmamalıdır.• 5) Sözleşmenin konusu “imkansız” olmamalıdır.
Kesin hükümsüzlük• MADDE 27- Kanunun emredici hükümlerine, ahlaka, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı veya konusu imkânsız olan sözleşmeler kesin olarak hükümsüzdür.• Sözleşmenin içerdiği hükümlerden bir kısmının hükümsüz olması, diğerlerinin geçerliliğini etkilemez. Ancak, bu hükümler olmaksızın sözleşmenin yapılmayacağı açıkça anlaşılırsa, sözleşmenin tamamı kesin olarak hükümsüz olur.
Genel işlem koşulları• . Mad. 20- Genel işlem koşulları, bir sözleşme yapılırken düzenleyenin, ileride çok sayıdaki benzer sözleşmede kullanmak amacıyla, önceden, tek başına hazırlayarak karşı tarafa sunduğu sözleşme hükümleridir. Bu koşulların, sözleşme metninde veya ekinde yer alması, kapsamı, yazı türü ve şekli, nitelendirmede önem taşımaz.• Aynı amaçla düzenlenen sözleşmelerin metinlerinin özdeş olmaması, bu sözleşmelerin içerdiği hükümlerin, genel işlem koşulu sayılmasını engellemez.
• Genel işlem koşulları içeren sözleşmeye veya ayrı bir sözleşmeye konulan bu koşulların her birinin tartışılarak kabul edildiğine ilişkin kayıtlar, tek başına, onları genel işlem koşulu olmaktan çıkarmaz.• Genel işlem koşullarıyla ilgili hükümler, sundukları hizmetleri kanun veya yetkili makamlar tarafından verilen izinle yürütmekte olan kişi ve kuruluşların hazırladıkları sözleşmelere de, niteliklerine bakılmaksızın uygulanır.
Yazılmamış sayılmanın sözleşmeye etkisi• MADDE 22- Sözleşmenin yazılmamış sayılan genel işlem koşulları dışındaki hükümleri geçerliliğini korur. Bu durumda düzenleyen, yazılmamış sayılan koşullar olmasaydı diğer hükümlerle sözleşmeyi yapmayacak olduğunu ileri süremez.
Yazılmamış sayılma• MADDE 21- Karşı tarafın menfaatine aykırı genel işlem koşullarının sözleşmenin kapsamına girmesi, sözleşmenin yapılması sırasında düzenleyenin karşı tarafa, bu koşulların varlığı hakkında açıkça bilgi verip, bunların içeriğini öğrenme imkânı sağlamasına ve karşı tarafın da bu koşulları kabul etmesine bağlıdır. Aksi takdirde, genel işlem koşulları yazılmamış sayılır.• Sözleşmenin niteliğine ve işin özelliğine yabancı olan genel işlem koşulları da yazılmamış sayılır.
. Değiştirme yasağı• MADDE 24- Genel işlem koşullarının bulunduğu bir sözleşmede veya ayrı bir sözleşmede yer alan ve düzenleyene tek yanlı olarak karşı taraf aleyhine genel işlem koşulları içeren sözleşmenin bir hükmünü değiştirme ya da yeni düzenleme getirme yetkisi veren kayıtlar yazılmamış sayılır.
Yorumlanması• MADDE 23- Genel işlem koşullarında yer alan bir hüküm, açık ve anlaşılır değilse veya birden çok anlama geliyorsa, düzenleyenin aleyhine ve karşı tarafın lehine yorumlanır.
İçerik denetimi• MADDE 25- Genel işlem koşullarına, dürüstlük kurallarına aykırı olarak, karşı tarafın aleyhine veya onun durumunu ağırlaştırıcı nitelikte hükümler konulamaz.
Önsözleşme• MADDE 29- Bir sözleşmenin ileride kurulmasına ilişkin sözleşmeler geçerlidir.• Kanunlarda öngörülen istisnalar dışında, önsözleşmenin geçerliliği, ileride kurulacak sözleşmenin şekline bağlıdır.
Sözleşmelerin yorumu, muvazaalı işlemler• Mad.19- Bir sözleşmenin türünün ve içeriğinin belirlenmesinde ve yorumlanmasında, tarafların yanlışlıkla veya gerçek amaçlarını gizlemek için kullandıkları sözcüklere bakılmaksızın, gerçek ve ortak iradeleri esas alınır.• Borçlu, yazılı bir borç tanımasına güvenerek alacağı kazanmış olan üçüncü kişiye karşı, bu işlemin muvazaalı olduğu savunmasında bulunamaz.
Sözleşme özgürlüğü• MADDE 26- Taraflar, bir sözleşmenin içeriğini kanunda öngörülen sınırlar içinde özgürce belirleyebilirler.
İRADE İLE BEYAN ARASINDAKİ UYGUNSUZLUK• Taraflarınİstemi DışındaYaratılanTarafların İstemi ileYaratılan
İRADE İLE BEYAN ARASINDAKİ UYGUNSUZLUK Tarafların İstemi ileYaratılanTaraflardan Birinin İstemi ile oluşanHer İki Tarafında İstemi ile Oluşan (Muvazaa)Zihni KayıtLatife Beyanı Mutlak Muvazaa Nispi Muvazaa
Tarafların İstemi Dışında Oluşan Uygunsuzluk Halleri(İrade Fesadı Halleri)YANILMAALDATMAKORKUTMA
ZİHNİ KAYIT• Bir kimsenin bilerek ve isteyerek,asıl iradesiyle uyuşmayan bir beyanda bulunmasıdır.Beyan iradesine dayanılır, yapılan beyan geçerlidir.
LATİFE BEYANI• Beyanda bulunan kimse, ciddi olmayarak ve karşı tarafın beyanını ciddiye almayacağı kanısından hareket ederek, gerçek iradesine uymayan bir beyanda bulunmasıdır.
• Bunlar şaka olarak yapılan veya çok abartarak yapılan beyanlardır.• Sonuç olarak; Objektif olarak ciddiye alınması mümkün olan beyanlar geçerlidir, sahibini bağlar.
MUVAZAA• İki tarafın iradesi ile beyanları arasında istenerek meydana getirilen bir uygunsuzluk halidir. Burada iki işlem vardır. Bunlar;1) Üçüncü kişileri aldatmak için yapılmış “görünürdeki işlem”2) Görünürdeki bu işlemin taraflar arasında hüküm ifade etmeyeceğine belirleyen “muvazaa anlaşması”
Mutlak Muvazaa• Üçüncü kimseleri aldatmak için görünürde bir hukuki işlem yapan tarafların gerçek iradelerine uyan gizli bir işlem yoktur. Adi muvazaa da denir.
Nisbi Muvazaa• Üçüncü kimseleri aldatmak için görünürde bir hukuki işlem yapan tarafların gerçek iradelerine uyan gizli bir işlem vardır.• Taraflar muvazaalı işlem ile sözleşmenin niteliğini gizlemeyi yada sözleşmenin belirli şartlarını gizlemeyi öngörmüşlerdir.
Muvazaalı İşlemin Geçersizliği• Görünürdeki işlem ister mutlak muvazaa ister nisbi muvazaa olsun geçersizdir, batıldır.• Bunun taraflardan her biri ve hukuki yararı olan üçüncü şahıslar ileri sürebilir. Hakim de kendiliğinden dikkate alır.
İyiniyet Sahibi Üçüncü Kişilere Etkisi• Kural olarak görünürdeki işlemin geçersizliği, iyiniyetli üçüncü şahıslara karşı da ileri sürülebilir. İstisnaları:a)BK. 18/2 md. gereği, alacak hakkını yazılı borç ikrarına dayanarak iktisap eden iyiniyetli kimse korunur.
• b)Tapu sicilindeki kayda iyiniyetle güvenerek ayni hak kazanan kimse korunur.MK. 1023 md.• c)Taşınır bir malı emin sıfatıyla zilyedinden iyiniyetle iktisap eden korunur. MK. 988 md.
Gizli işlemin Geçerliliği• Gizli işlem, tarafların gerçek iradelerine uygun olduğu için, kanunun öngördüğü şekil ve esas şartlarını taşıyorsa, geçerlidir.
Muvazaanın İspatı • a) Muvazaayı taraflardan biri iddia ediyorsa• Muvazaalı olduğu iddia olunan hukuki işlem bir adi senede veya bir resmi senede bağlanmışsa, tarafların muvazaa iddiası tanık ile ispat olunamaz.
• b)Muvazaayı üçüncü bir kimse iddia ediyorsa• Hukuki işlem adi veya resmi bir senede bağlanmış olsa dahi tanık ile ispat edebilir.
HUKUKİ İŞLEMLERİN HÜKÜMSÜZLÜĞÜ• Hukuki işlem, kanunun ‘geçerlilik’ için aradığı şartlara uygun değilse bu sakatlık hukuki işlemin geçerliliğini etkileyecektir.• Bu yönden işlemleri1)Batıl hukuki işlemler (Mutlak Butlan)2)İptal (fesih) edilebilen işlemler (Nisbi Butlan)
Batıl Hukuki İşlemler• Batıl hukuki işlemler (Mutlak Butlan), belli bir sakatlık sebebiyle, baştan itibaren kendilerine bağlanan hukuki sonuçları doğurmayan ve geçerli hale getirilemeyen işlemlerdir.
Kesin Hükümsüzlük (Butlan) Sebepleri• a)Hukuki işlemi yapan kişi ayırt etme gücünden yoksunsa• b)Geçerlilik şartı olarak ‘şekil’ aranan hallerde şekil şartına uyulmaması halinde• c)Hukuki işlem muvazaalı ise• d)Hukuki işlemin konusu, hukuka aykırı ise• e)Hukuki işlemin konusu ahlaka aykırı ise• f)Hukuki işlemin konusu baştan itibaren imkansızsa
Kısmi Butlan• Sözleşmenin sadece bir kısım şartları için butlan sebebinin varlığı halinde, kural olarak sözleşme geçerlidir, söz konusu şartların hükümsüz sayılmasıyla yetinilir.• Taraf söz konusu şartın batıl olduğunu bilseydi sözleşmeyi yapmayacağını ispat edebilirse sözleşmenin tamamı batıl olur.• Sözleşme niteliği bölünmeye elverişli değilse, sözleşmenin tamamı geçersiz olur
Kesin Hükümsüzlüğün (Butlan) Sonuçları• İşlem baştan itibaren hukuki sonuçlarını doğurmaz.• Hem taraflar hem de yararı olan üçüncü kimseler de ileri sürebilir.• İleri sürülmese bile hakim kendiliğinden dikkate alır.
• Taraflar hukuki işlemin sonuçlarını elde etmek istiyorlarsa işlemi yeniden yapmaları gerekir.• Kusurlu olan taraf kusursuz olan tarafın menfi zararını ödemekle yükümlüdür.• Taraflar edimlerini ifa etmişlerse geri isteyebilirler.
2)İptal (fesih) edilebilen işlemler (Nisbi Butlan)• İradeyi Bozan Haller ( Düzelebilir Hükümsüzlük)• Bozulabilir Geçerlilik Halleri
İRADE BOZUKLUKLARIYANILMAMADDE 30- Sözleşme kurulurken esaslı yanılmaya düşen taraf, sözleşme ile bağlı olmaz.
YANILMANIN ESASLI SAYILACAĞI HALLER• a) Sözleşmenin niteliğinde yanılma• b) Sözleşmenin konusu olan şeyde yanılma• c) Sözleşmenin karşı tarafında yanılma• d) Şahısta yanılma• e) Miktarda yanılma
• b. Saikte yanılma• MADDE 32- Saikte yanılma, esaslı yanılma sayılmaz. Yanılanın, yanıldığı saiki sözleşmenin temeli sayması ve bunun da iş ilişkilerinde geçerli dürüstlük kurallarına uygun olması hâlinde yanılma esaslı sayılır. Ancak bu durumun karşı tarafça da bilinebilir olması gerekir.
• İletmede yanılma• MADDE 33- Sözleşmenin kurulmasına yönelik iradenin haberci veya çevirmen gibi bir aracı ya da bir araç tarafından yanlış iletilmiş olması hâlinde de yanılma hükümleri uygulanır.
• Yanılmada dürüstlük kurallarıMADDE 34- Yanılan, yanıldığını dürüstlük kurallarına aykırı olarak ileri süremez.• Özellikle diğer tarafın, sözleşmenin yanılanın kasdettiği anlamda kurulmasına razı olduğunu bildirmesi durumunda, sözleşme bu anlamda kurulmuş sayılır.
Yanılmada kusur• MADDE 35- Yanılan, yanılmasında kusurlu ise, sözleşmenin hükümsüzlüğünden doğan zararı gidermekle yükümlüdür. Ancak, diğer taraf yanılmayı biliyor veya bilmesi gerekiyorsa, tazminat istenemez.• Hâkim, hakkaniyetin gerektirdiği durumlarda, ifadan beklenen yararı aşmamak kaydıyla, daha fazla tazminata hükmedebilir.
ALDATMA• MADDE 36- Taraflardan biri, diğerinin aldatması sonucu bir sözleşme yapmışsa, yanılması esaslı olmasa bile, sözleşmeyle bağlı değildir.• Üçüncü bir kişinin aldatması sonucu bir sözleşme yapan taraf, sözleşmenin yapıldığı sırada karşı tarafın aldatmayı bilmesi veya bilecek durumda olması hâlinde, sözleşmeyle bağlı değildir.
KORKUTMA MADDE 37- Taraflardan biri, diğerinin veya üçüncü bir kişinin korkutması sonucu bir sözleşme yapmışsa, sözleşmeyle bağlı değildir.
• Bir hakkın veya kanundan doğan bir yetkinin kullanılacağı korkutmasıyla sözleşme yapıldığında, bu hakkı veya yetkiyi kullanacağını açıklayanın, diğer tarafın zor durumda kalmasından aşırı bir menfaat sağlamış olması hâlinde, korkutmanın varlığı kabul edilir.
Üçüncü Şahıs Tarafından Korkutma• Korkutan bir üçüncü kişi olup da diğer taraf korkutmayı bilmiyorsa veya bilecek durumda değilse, sözleşmeyle bağlı kalmak istemeyen korkutulan, hakkaniyet gerektiriyorsa, diğer tarafa tazminat ödemekle yükümlüdür.
İRADE BOZUKLUĞUNUN SONUÇLARI• Yanılma veya aldatma sebebiyle ya da korkutulma sonucunda sözleşme yapan taraf, yanılma veya aldatmayı öğrendiği ya da korkutmanın etkisinin ortadan kalktığı andan başlayarak bir yıl içinde sözleşme ile bağlı olmadığını bildirmez veya verdiği şeyi geri istemezse, sözleşmeyi onamış sayılır.
• Aldatma veya korkutmadan dolayı bağlayıcılığı olmayan bir sözleşmenin onanmış sayılması, tazminat hakkını ortadan kaldırmaz.
Aşırı yararlanma• MADDE 28- Bir sözleşmede karşılıklı edimler arasında açık bir oransızlık varsa, bu oransızlık, zarar görenin zor durumda kalmasından veya düşüncesizliğinden ya da deneyimsizliğinden yararlanılmak suretiyle gerçekleştirildiği takdirde, zarar gören, durumun özelliğine göre ya sözleşme ile bağlı olmadığını diğer tarafa bildirerek ediminin geri verilmesini ya da sözleşmeye bağlı kalarak edimler arasındaki oransızlığın giderilmesini isteyebilir.
• Zarar gören bu hakkını, düşüncesizlik veya deneyimsizliğini öğrendiği; zor durumda kalmada ise, bu durumun ortadan kalktığı tarihten başlayarak bir yıl ve her hâlde sözleşmenin kurulduğu tarihten başlayarak beş yıl içinde kullanabilir.
TEMSİL• Temsil bir kimsenin temsilci (mümessil) sıfatıyla diğer bir kimse adına hukuki işlem yapmasıdır.• 1)Dolaylı Temsil:• Temsilcinin hukuki işlemi kendi adına, fakat temsil edilenin hesabına yapmasıdır. Bu işlemden doğan bütün hak ve borçlar önce temsilciye ait olur sonradan alacağın temliki ve borcun nakli işlemleriyle temsil edilene geçirilir.
• 2)Doğrudan doğruya temsil• Temsilci hukuki işlemi temsil olunanın ad ve hesabına yapmaktadır. Temsilcinin yaptığı hukuki işlemden doğan hak ve borçların tamamı doğrudan doğruya temsil olunana aittir.
Temsil Yetkisinin Kapsamı• Temsil yetkisi kanundan doğuyorsa yetkinin kapsamın ilgili kanun tespit eder.• Hukuki işlemden doğuyorsa süre, kişi ve konu yönünden temsil yetkisi sınırlanabilir. • Temsil yetkisi üçüncü kişilere bildirilmişse temsil yetkisinin içeriği ve derecesi, bu bildirime göre belirlenir.
• BK 504md. Vekil, özel olarak yetkili kılınmadıkça dava açamaz, sulh olamaz, hakeme başvuramaz, iflas, iflasın ertelenmesi ve konkordato talep edemez, kambiyo taahhüdünde bulunamaz, bağışlama yapamaz, kefil olamaz, taşınmazı devredemez ve bir hak ile sınırlandıramaz.
Temsil Yetkisinin Sona Ermesi• Belli bir süre için verildiyse, sürenin dolması• Belli bir hukuki işlemin yapılması amacıyla verilmişse, işlemin yapılmasıyla• Temsil olunan yetkiyi her zaman sonlandırabilir veya sınırlayabilir.• Taraflardan birinin ölümü, gaip olması, iflası, veya medeni hakları kullanma ehliyetini kaybetmesi
İyiniyetli üçüncü kimselerin korunması• Temsil edilen kimse, verdiği temsil yetkisini gazete, ilan, mektup vs. yollarla üçüncü şahıslara bildirmişse, temsil yetkisinin geri alındığını veya sınırlandığını da aynı yollarla bildirmelidir. Aksi halde durumdan haberi olmayan üçüncü kimselere ileri süremez.
• Temsil yetkisi sona erdiğinde temsilci yetki belgesini temsil edilene geri vermekle yükümlüdür. • Temsil olunan veya halefleri, temsilcinin belgeyi geri vermesi için gerekeni yapmazlarsa, bundan dolayı iyiniyetli üçüncü kişilerin zararını gidermekle yükümlüdürler.
YETKİSİZ TEMSİL• Bir kimse temsil yetkisine sahip olmadığı halde başkası adına bir sözleşme yaparsa, bu sözleşme, temsil edileni onay vermedikçe bağlamaz. Onay verilinceye veya reddedilinceye kadar sözleşme askıdadır.• Temsil edilen onay verirse sözleşme başından itibaren geçerli olur.
•Haksız Fiillerden Doğan •Borç İlişkileri
HAKSIZ FİİLLERDEN DOĞAN SORUMLULUK• MADDE 49- Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür.• Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür.
HUKUKA AYKIRI FİİL• Hukuk düzeninin, kişilerin malvarlığını veya şahıs varlığını korumaya yönelmiş yazılı olan ve olmayan kurallarına aykırı fiiller hukuka aykırı fiil yani haksız fiildir.
Hukuka Aykırılığı Kaldıran Haller• 1) Kamu gücünün kullanılması• 2) Daha üstün nitelikte özel veya kamusal yarar• 3) Zarar görenin rızası• 4) Bilimsel eleştiriler• 5) Meşru (Haklı) savunma• 6) Zorda kalma (ıztırar hali)• 7) Kendi hakkını korumak için kuvvet kullanma
ZARAR• Haksız fiillerde zarar, mal varlığının mevcut durumuyla, hukuka aykırı fiil olmasaydı arz edeceği durum arasındaki farkı ifade eder. İki ayrı şekilde ortaya çıkar.• 1)Fiili zarar• 2)Kardan mahrumiyet• Zararı zarar gören kimsenin ispatı gerekir.
KUSUR• Hukuka aykırı sonucu isteyen veya hukuka aykırı sonucu önlemek için gerekli iradeyi göstermeyen kimse kusurludur.• İki şekilde olur.• 1)Kast• 2)İhmal
İLLİYET BAĞI• Hukuka aykırı fiil ile meydana gelen zarar arsında bulunması gereken sebep-sonuç ilişkisine illiyet bağı yada nedensellik bağı denir.
KUSURSUZ SORUMLULUK• Başkalarını çalıştıranların sorumluluğu• Ev başkanının sorumluluğu• Hayvan idare edenlerin sorumluluğu• Bina ve diğer eser sahiplerinin sorumluluğu• Gayrimenkul sahibinin sorumluluğu• Tapu sicilinin tutulmasından doğan zarardan devletin sorumluluğu• Trafik Kanununa göre sorumluluk
•Türk Borçlar Kanununa Göre Kusursuzluk Sorumluluk Halleri
1. Hakkaniyet Sorumluluğu• MADDE 65- Hakkaniyet gerektiriyorsa; hâkim, ayırt etme gücü bulunmayan kişinin verdiği zararın, tamamen veya kısmen giderilmesine karar verir.
Ayırt etme gücünden yoksun olanların sorumluluğu• Kural; ayırt etme gücünden yoksun olanlar haksız fiillerinden doğan zararlardan sorumlu değillerdir. İki istisnası var.• 1)Hakkaniyet gerektirmesi• 2)Ayırt etme gücünü geçici olarak kaybeden kimsenin bu duruma kendi kusuru ile düşmesi
2. Adam Çalıştıranın Sorumluluğu•MADDE 66- Adam çalıştıran, çalışanın, kendisine verilen işin yapılması sırasında başkalarına verdiği zararı gidermekle yükümlüdür.• Adam çalıştıran, çalışanını seçerken, işiyle ilgili talimat verirken, gözetim ve denetimde bulunurken, zararın doğmasını engellemek için gerekli özeni gösterdiğini ispat ederse, sorumlu olmaz.
• Bir işletmede adam çalıştıran, işletmenin çalışma düzeninin zararın doğmasını önlemeye elverişli olduğunu ispat etmedikçe, o işletmenin faaliyetleri dolayısıyla sebep olunan zararı gidermekle yükümlüdür.
3. Hayvan Bulunduranın Sorumluluğu • MADDE 67- Bir hayvanın bakımını ve yönetimini sürekli veya geçici olarak üstlenen kişi, hayvanın verdiği zararı gidermekle yükümlüdür. • Hayvan bulunduran, bu zararın doğmasını engellemek için gerekli özeni gösterdiğini ispat ederse sorumlu olmaz. • Hayvan, bir başkası veya bir başkasına ait hayvan tarafından ürkütülmüş olursa, hayvanı bulunduranın, bu kişilere rücu hakkı saklıdır.
• II- Alıkoyma Hakkı• MADDE 68- Bir kişinin hayvanı, başkasının taşınmazı üzerinde bir zarar verdiği takdirde, taşınmazın zilyedi, o hayvanı yakalayabilir, zararı giderilinceye kadar alıkoyabilir; hatta durum ve koşullar haklı gösteriyorsa hayvanı diğer yollarla etkisiz hâle getirebilir. • Bu durumda, taşınmazın zilyedi derhâl hayvan sahibine bilgi vermek ve sahibini bilmiyorsa, onun bulunması için gerekli girişimleri yapmak zorundadır.
4. Yapı Malikinin Sorumluluğu • MADDE 69- Bir binanın veya diğer yapı eserlerinin maliki, bunların yapımındaki bozukluklardan veya bakımındaki eksikliklerden doğan zararı gidermekle yükümlüdür. • İntifa ve oturma hakkı sahipleri de, binanın bakımındaki eksikliklerden doğan zararlardan, malikle birlikte müteselsilen sorumludurlar.• Sorumluların, bu sebeplerle kendilerine karşı sorumlu olan diğer kişilere rücu hakkı saklıdır.
Zarar tehlikesini önleme • MADDE 70- Bir başkasına ait bina veya diğer yapı eserlerinden zarar görme tehlikesiyle karşılaşan kişi, bu tehlikenin giderilmesi için gerekli önlemlerin alınmasını hak sahiplerinden isteyebilir. • Kişilerin ve malların korunması hakkındaki kamu hukuku kuralları saklıdır.
5. Tehlike Sorumluluğu Ve Denkleştirme • MADDE 71- Önemli ölçüde tehlike arzeden bir işletmenin faaliyetinden zarar doğduğu takdirde, bu zarardan işletme sahibi ve varsa işleten müteselsilen sorumludur.
• Bir işletmenin, mahiyeti veya faaliyette kullanılan malzeme, araçlar ya da güçler göz önünde tutulduğunda, bu işlerde uzman bir kişiden beklenen tüm özenin gösterilmesi durumunda bile sıkça veya ağır zararlar doğurmaya elverişli olduğu sonucuna varılırsa, bunun önemli ölçüde tehlike arzeden bir işletme olduğu kabul edilir. Özellikle, herhangi bir kanunda benzeri tehlikeler arzeden işletmeler için özel bir tehlike sorumluluğu öngörülmüşse, bu işletme de önemli ölçüde tehlike arzeden işletme sayılır.
• Belirli bir tehlike hâli için öngörülen özel sorumluluk hükümleri saklıdır.• Önemli ölçüde tehlike arzeden bir işletmenin bu tür faaliyetine hukuk düzenince izin verilmiş olsa bile, zarar görenler, bu işletmenin faaliyetinin sebep olduğu zararlarının uygun bir bedelle denkleştirilmesini isteyebilirler.
Türk Medeni Kanununa Göre Kusursuzluk Halleri
• 1. Ev Başkanının Sorumluluğu• Madde 369: Ev başkanı, ev halkından olan küçüğün, kısıtlının, akıl hastalığı veya akıl zayıflığı bulunan kişinin verdiği zarardan, alışılmış şekilde durum ve koşulların gerektirdiği dikkatle onu gözetim altında bulundurduğunu veya bu dikkat ve özeni gösterseydi dahi zararın meydana gelmesini engelleyemeyeceğini ispat etmedikçe sorumludur.
• Ev başkanı, ev halkından akıl hastalığı veya akıl zayıflığı bulunanların kendilerini ya da başkalarını tehlikeye veya zarara düşürmemeleri için gerekli önlemleri almakla yükümlüdür.• Zorunluluk hâlinde gerekli önlemlerin alınmasını yetkili makamdan ister.
2.Taşınmaz Malikinin Sorumluluğu• MADDE 730.- Bir taşınmaz malikinin mülkiyet hakkını bu hakkın yasal kısıtlamalarına aykırı kullanması sonucunda zarar gören veya zarar tehlikesi ile karşılaşan kimse, durumun eski hâline getirilmesini, tehlikenin ve uğradığı zararın giderilmesini dava edebilir.• Hâkim, yerel âdete uygun ve kaçınılmaz taşkınlıklardan doğan zararların uygun bir bedelle denkleştirilmesine karar verebilir.
3. Tapu Sicilinin Tutulmasından Doğan Zarardan Devletin Sorumluluğu• MADDE 1007.- Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur. • Devlet, zararın doğmasında kusuru bulunan görevlilere rücu eder. • Devletin sorumluluğuna ilişkin davalar, tapu sicilinin bulunduğu yer mahkemesinde görülür.
Özel Kanunlardan Düzenlenen Kusursuz Sorumluluk Halleri
Trafik Kanuna Göre Sorumluluk• KTK. Göre “İşleten, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur. Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrar.”
BİRDEN ÇOK KİMSENİN AYNI ZARARDAN SORUMLULUĞU• 1)Birden çok kimsenin birlikte bir zarara sebep olması• 2)Birden çok kimsenin aynı zarardan çeşitli sebeplerle sorumlu tutulması
MADDİ ZARARIN TAZMİNİ• Aynen tazmin• Para ile tazmin
Maddi Tazminatın Kapsamını Etkileyen Hususlar• Uğranılan zarar• Kusurun ağırlık derecesi• Zarara uğrayanın rızası• Zarar görenin birlikte kusuru• Failin ekonomik durumu• Hal ve şartlar
ADAM ÖLMESİ HALİNDE MADDİ ZARARIN KAPSAMIa) Cenaze masraflarıb)Tedavi giderleri ve çalışmamaktan doğan zararc)Yardımdan yoksun kalmaktan doğan zarar
BEDENSEL ZARAR HALİNDE MADDİ ZARARIN KAPSAMI• 1. Tedavi giderleri.• 2. Kazanç kaybı.• 3. Çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar.• 4. Ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar.
MANEVİ TAZMİNAT• Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. • Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.
Kişilik hakkının zedelenmesi • MADDE 58- Kişilik hakkının zedelenmesinden zarar gören, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat adı altında bir miktar para ödenmesini isteyebilir. • Hâkim, bu tazminatın ödenmesi yerine, diğer bir giderim biçimi kararlaştırabilir veya bu tazminata ekleyebilir; özellikle saldırıyı kınayan bir karar verebilir ve bu kararın yayımlanmasına hükmedebilir.
ŞAHSİYET HAKLARINA SALDIRI HALİNDE • MK. 25 MD. GÖRE AÇILABİLECEK DAVALAR• Saldırının durdurulması davası• Saldırının önlenmesi davası• Saldırının hukuka aykırılığının tesbiti• Maddi tazminat davası• Manevi tazminat davası• Hukuka aykırı saldırıdan elde edilen kazançların vekaletsiz iş görme hükümlerine göre iade davası
. Haksız rekabet• MADDE 57- Gerçek olmayan haberlerin yayılması veya bu tür ilanların yapılması ya da dürüstlük kurallarına aykırı diğer davranışlarda bulunulması yüzünden müşterileri azalan veya onları kaybetme tehlikesiyle karşılaşan kişi, bu davranışlara son verilmesini ve kusurun varlığı hâlinde zararının giderilmesini isteyebilir.• Ticari işlere ait haksız rekabet hakkında Türk Ticaret Kanunu hükümleri saklıdır.
MADDİ ve MANEVİ TAZMİNAT DAVASI• DAVAYA BAKMAKLA YETKİLİ VE GÖREVLİ MAHKEME• Davacı dilerse davalının ikametgahı bulunduğu dilerse haksız fiilin yapıldığı yer mahkemesinde davayı açabilir.• HMUK. Göre tazminat davalarında asliye hukuk mahkemeleri görevlidir.
ZAMANAŞIMI• Haksız fiilden zarar gören tarafın, zararı ve zarar vereni öğrenmesinden itibaren iki yıl ve herhalde zarara sebep olan fiilin meydana gelmesinden itibaren on yıl geçmesiyle zamanaşımına uğrar.• Rücu istemi, tazminatın tamamının ödendiği ve birlikte sorumlu kişinin öğrenildiği tarihten başlayarak iki yılın ve her hâlde tazminatın tamamının ödendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar.
Sebepsiz Zenginleşmeden Doğan Borç İlişkileri
Sebepsiz Zenginleşmeden Doğan Borç İlişkileri• MADDE 77- Haklı bir sebep olmaksızın, bir başkasının malvarlığından veya emeğinden zenginleşen, bu zenginleşmeyi geri vermekle yükümlüdür. • Bu yükümlülük, özellikle zenginleşmenin geçerli olmayan veya gerçekleşmemiş ya da sona ermiş bir sebebe dayanması durumunda doğmuş olur.
• II. Borçlanılmamış edimin ifası• MADDE 78- Borçlanmadığı edimi kendi isteğiyle yerine getiren kimse, bunu ancak, kendisini borçlu sanarak yerine getirdiğini ispat ederse geri isteyebilir.
SEBEPSİZ ZENGİNLEŞME DAVASININ AÇILAMAYACAĞI HALLER1)Zamanaşımına uğramış olan bir borcun ödenmesi2)Ahlaki bir görevin yerine getirilmesi3)Haksız veya ahlaka aykırı bir amaç için ifada bulunulması
SEBEPSİZ ZENGİNLEŞME DAVASININ NİTELİĞİ, KONUSU ve KAPSAMI• Şahsi (kişisel) nitelikte bir davadır.• Davanın konusu haklı bir sebep olmaksızın malvarlığına giren şeyin aynen iadesidir. Aynen iade mümkün olmazsa iadenin konusu parasal karşılığıdır.
DAVANIN KAPSAMI1)Zenginleşen kimse iyiniyetli ise: Geri istenmesi sırasında elinden çıkmış olduğunu ispat ettiği kısmın dışında kalanı geri vermekle yükümlüdür. Zenginleşmeye sebep olan şey için yaptığı zorunlu ve faydalı giderleri isteme hakkına sahip.2)Kötüniyetli ise iade borcu zenginleşmenin tamamını kapsar. zorunlu giderlerinin ve yararlı giderlerinden sadece geri verme zamanında mevcut olan değer artışının ödenmesini isteyebilir.
DAVA ZAMANAŞIMI• Sebepsiz zenginleşmeden dolayı açılacak dava, zarar görenin verdiğini geri istemeye hakkı olduğunu öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde bu hakkın doğduğu tarihten başlayarak on yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.
BORÇ İLİŞKİSİNİN SONUÇLARI
İFANIN TARAFLARI• Şahsen ifa zorunluluğunun olmaması• MADDE 83- Borcun, bizzat borçlu tarafından ifa edilmesinde alacaklının menfaati bulunmadıkça borçlu, borcunu şahsen ifa etmekle yükümlü değildir.
• ALACAKLIYA İFA• Kural, ifanın alacaklıya yapılmasıdır. Borçlu edimin ifasını yasal veya iradi temsilciye de yapabilir.• ÜÇÜNCÜ ŞAHSA İFA• istisnai olarak borcun üçüncü bir şahsa ifası mümkündür. Bu yasadan veya sözleşmeden kaynaklanabilir.
İFANIN KONUSU• 1)Edim: Borçlanılmış olan edimdir.Borçlu borcunu edime uygun olarak ifa etmelidir.• 2)İfa yerine edim: Borçlu, edimden başka bir şeyi ifa yerine önerir ve alacaklı da bunu kabul ederse, ifa gerçekleşmiş olur ve borç sona erer.
• 3)İfa amacıyla edim:Borçlu alacaklıya paraya çevirip alacağını elde etmesi amacıyla edimden başka bir şey verir. Verilen şey paraya çevrildikten sonra borç sona erer.• Taraflar arasındaki anlaşmada edimin hangi tür edime girdiğinde duraksama olursa ifa amacıyla edim kabul edilir.
KISMEN İFABorcun tamamı belli ve muaccel ise, alacaklı kısmen ifayı reddedebilir.
BÖLÜNEMEYEN EDİMLERDE İFA• 1)Alacaklılar birden fazla ise; Her biri borcun tamamını borçludan isteyebilir. Borçlu da edimi alacaklıların tümüne birden ifa etmekle yükümlüdür.• 2)Borçlular birden çok ise; her biri bölünemeyen borcun tamamını alacaklıya ifa ile yükümlüdür.
• Durumun gereğinden aksi anlaşılmadıkça, ifada bulunan borçlu, alacaklıya halef olur ve diğer borçlulardan payları oranında alacağını isteyebilir.
PARÇA BORÇLARINDA İFA• Borç, ancak borcun konusu olan edimin yerine getirilmesiyle ifa olunur. Ancak borcun ifası borçlunun kusuru olmaksızın imkansız hale gelirse borç sona erer.
CİNS BORÇLARINDA İFA• Cins (Çeşit) borçlarında, işin niteliğinden veya sözleşmeden aksi anlaşılmadıkça, verilecek şeyin seçimi borçluya aittir. Ancak borçlu ortadan aşağı nitelikte bir şey veremez.
SEÇİMLİK BORÇLARDA İFA• Borç birden çok edimi kapsıyorsa, fakat bu edimlerden sadece seçilecek biri ifa edilecekse seçimlik borç vardır.• Aksi kararlaştırılmadıkça seçim hakkı borçluya aittir.• Seçim hakkının kullanılmasıyla borcun konusu tek bir edim olur.• Borcun konusu edimlerden biri baştan itibaren veya sonradan imkansızlaşırsa borcun konusu diğer edimler olur.
İFA YERİ• Borcun ifa yeri, tarafların açık veya örtülü iradelerine göre belirlenir. Aksine bir anlaşma yoksa, aşağıdaki hükümler uygulanır;• 1. Para borçları, alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde, • 2. Parça borçları, sözleşmenin kurulduğu sırada borç konusunun bulunduğu yerde,• 3. Bunların dışındaki bütün borçlar, doğumları sırasında borçlunun yerleşim yerinde,ifa edilir.
İFA ZAMANI• Kural: Vadenin söz konusu olmadığı hallerde, borcun doğumuyla birlikte alacak istenebilir hale gelir.• Süreye bağlı borçlarda: vadenin gelmesi halinde alacaklı borcun ifasını isteyebilir.
Erken İfa• MADDE 96- Sözleşmenin hükümlerinden veya özelliğinden ya da durumun gereğinden tarafların aksini kastettikleri anlaşılmadıkça borçlu, edimini sürenin sona ermesinden önce ifa edebilir. Ancak, kanun veya sözleşme ya da âdet gereği olmadıkça borçlu, erken ifada bulunması sebebiyle indirim yapamaz.
KARŞILIKLI BORÇ YÜKLEYEN SÖZLEŞMELERDE İFA• Kural: Aynı zamanda ifa• İstisna: Yasa, sözleşme hükümleri veya işin niteliği taraflardan birinin borcunu daha önce yerine getirmesini gerektirebilir.
ÖDEMEZLİK DEFİ• Karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde, kendi borcunu ifa etmemiş veya ifasını önermemiş olduğu halde, borcun ifasını isteyen kimseye karşı, diğer taraf ödemezlik definde bulunarak ifadan kaçınabilir.
Bir tarafın ödeme güçsüzlüğü halinde diğer tarafın defi ve fesih hakkı• Karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde• 1)Diğer taraf sözleşmenin yapılmasından sonra borcunu ödemede güçsüz duruma düşmüş olmalıdır.• 2)Ödeme güçsüzlüğü diğer tarafın alacağını tehlikeye düşürmelidir.• Bu durumda taraf güvence verilinceye kadar borcunu ifadan kaçınabilir ve uygun bir süre içinde güvence verilmediği taktirde sözleşmeyi dönebilir.
PARA BORÇLARINDA İFAA)Para borçlarının milli parayla ödenmesiMADDE 99- Konusu para olan borç Ülke parasıyla ödenir.B)Borcun yabancı memleket parası ile ödeme
Borcun yabancı memleket parası ile ödemeA)Taraflar mutlaka yabancı para ile ödemeyi kararlaştırmamışlarsa; Borçluya iki seçimlik hak verir.1)Borçlu vade geldiğinde Merkez Bankası Bültenlerince yayınlanan resmi kur üzerinden TL olarak öder.2)Vade günü yabancı para ile öder.B)Taraflar yabancı paranın aynen, harfi harfine ödenmesini kararlaştırmışlardır.
• Ülke parası dışında başka bir para birimiyle belirlenmiş ve sözleşmede aynen ödeme ya da bu anlama gelen bir ifade de bulunmadıkça, borcun ödeme gününde ödenmemesi üzerine alacaklı, bu alacağının aynen veya vade ya da fiilî ödeme günündeki rayiç üzerinden Ülke parası ile ödenmesini isteyebilir.
PARA BORÇLARINDA FAİZ• Faiz alacaklının bir miktar parayı kullanmaktan belirli bir süre mahrum kalması sebebiyle kendisine ödenen bir karşılıktır.Asıl alacağa bağlı feri bir borçtur.• Faiz borcunun kaynakları:• Hukuki işlemden • Kanundan
• Hukuki işlemden doğan • 1)Adi ödünç Sözleşmesi; Taraflar faizi kararlaştırırlarsa faiz uygulanır.• 2)Ticari ödünç sözleşmesi; Taraflar faizi kararlaştırmasalar da faiz uygulanır.
Faiz• MADDE 88- Faiz ödeme borcunda uygulanacak yıllık faiz oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir.• Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık faiz oranı, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranının yüzde elli fazlasını aşamaz.
BİLEŞİK FAİZ• Bileşik faiz uygulaması geçersizdir. Ancak bunun iki istisnası vardır.• 1)Ticari işlerde üç aydan az olmayan cari hesapları • 2)Ticari ödünç sözleşmeleri
PARA BORÇLARINDA MAHSUP• Borçlunun yaptığı ödeme borcun tamamını kapsamıyorsa;• a)BORÇ TEK İSE• Faiz ve giderlerin vadesi gelmişse yapılan ödeme önce onları kapsar. Faiz ve giderleri ödeme de gecikmiş değilse, yaptığı kısmi ödemeyi anaparadan düşebilir.
• b) BORÇ BİRDEN ÇOK İSE1)Borçlunun beyanı2)Alacaklının makbuzda gösterdiği borç3)Yukarıdakiler beyan edilmediyse• a)Muaccel borç• b)İlk takip edilen borç• c)Ödeme günü önce gelen için• d)Miktarlarıyla oranlı olarak• e)Alacaklı için en az güvenceli olan borç ödenmiş kabul edilir.
PARA BORÇLARINDA ÖDEMENİN İSPATI• HMUK.2500 TL üzerindeki miktarlarda ödemenin belge ile ispatı gerekir. İstisnalar hariç.• Makbuz isteme hakkı• Senedin geri verilmesini isteme hakkı
Makbuz verilmesinden ve senedin iadesinden doğan karineler• a)Bir taksit için makbuz verilmişse• b)Ana para için makbuz verilmişse• c)Senet geri verilmişse
ALACAKLININ TEMERRÜDÜ• MADDE 106- Yapma veya verme edimi gereği gibi kendisine önerilen alacaklı, haklı bir sebep olmaksızın onu kabulden veya borçlunun borcunu ifa edebilmesi için kendisi tarafından yapılması gereken hazırlık fiillerini yapmaktan kaçınırsa, temerrüde düşmüş olur.• Alacaklı, müteselsil borçlulardan birine karşı temerrüde düşerse, diğerlerine karşı da temerrüde düşmüş olur.
A)Borcun konusu bir şey isea)Malı tevdi hakkı: 1)Borçlu, hasar ve giderleri alacaklıya ait olmak üzere, vereceği şeyi tevdi ederek borcundan kurtulabilir.2)Tevdi ifa yerinde olmalıdır.3)Borçlu ile mal kendisine bırakılan kimse arasında saklatım söz.vardır.
4)Borçlu malı tevdi ettiğini alacaklıya bildirmelidir.5)Tevdi borçluyu borçtan kurtarır.6)Alacaklı tevdi edilen şeyi kabul ettiğini açıklamadıkça veya tevdi bir rehnin ortadan kaldırılması sonucunu doğurmuş olmadıkça borçlu tevdi edilen şeyi geri alabilir.
b)Malı satarak bedelini tevdi hakkı1)Borcun konusu olan şeyin niteliği veya işin türü tevdie olanak vermiyorsa veya verilecek şey bozulacak veya bakım ve saklanması büyük giderleri gerektirecek nitelikte ise borçluya bu hak tanınır.2)Borçlunun alacaklıya ihtarda bulunması ve ifayı kabul için uygun bir süre tanıması gerekir.
3)Satış ancak hakimin izniyle yapılabilir.4)Satış açık artırmayla yapılır.5)Borçlu satış bedelini hakimin göstereceği yere yatırarak borcundan kurtulur.
B)Borcun konusu bir şey değilse• Borcun konusu bir şeyin teslimini gerektirmiyorsa,borçlu direngen durumda olan borçluya ifanın kabulü için uygun bir süre tanır veya uygun bir sürenin tanınmasını hakimden ister. Bu süre içinde alacaklı ifayı kabul etmezse borçlu sözleşmeden dönebilir.
BORCUN İFASINI ENGELLEYEN ALACAKLIYA İLİŞKİN DİĞER SEBEPLER• Borçlunun kusuru olmaksızın alacaklının şahsında tereddüt olması halinde borçlu; alacaklının temerrüdüne ilişkin kurallara göre ya edimi tevdi edebilir yada sözleşmeyi feshedebilir.
Borçların ifa edilmemesiGeniş anlamıyla borcun ifa edilmemesi üç ayrı şekilde ortaya çıkar.• A)Kusurlu imkansızlık• B)Borcun gereği gibi ifa edilememesi• C)Borçlunun temerrüdü
KUSURLU İMKANSIZLIK•Sözleşmenin yapılmasından önce var olan imkansızlık• a)Edimin ifası objektif olarak (herkes için) imkansızsa, sözleşme geçersizdir.• b)Edimin ifası sübjektif olarak (sadece borçlu için) imkansızsa sözleşme geçerli olarak meydana gelmiştir. Borçlunun kusuruyla ifa gerçekleşmezse borçlu tazminat ödemek mecburiyetindedir.
b)Sözleşmenin yapılmasından sonra meydana gelen imkansızlık• 1)İfa imkansızlığı borçlunun kusuru olmaksızın meydana gelmişse borç sona erer.• 2)İfa imkansızlığı borçlunun kusuruyla meydana gelmişse edimin niteliği değişir, aynen ifanın yerini tazminat borcu alır.
• Geçici imkansızlık; İmkansızlık geçici ise borç sona ermez, ifa gecikerek yapılır.• Kısmi imkansızlık;İfa borçlunun kusuruyla kısmen imkansız hale geldi ise alacaklı edimin mümkün olan kısmının ifasını istemek ve ifa edilmeyen bölüm için tazminat talep etmek hakkına sahiptir.
BORCUN GEREĞİ GİBİ İFA EDİLMEMESİ• Borçlu, borcunu ifa ederken, yasadan, sözleşmeden veya iyiniyet kurallarından doğan yükümlülüklerine aykırı davranmışsa, borç gereği gibi ifa edilmemiştir. Bu durumda;
• 1)Alacaklı borca uygun olmayan ifayı reddetmek ve borcun gereği gibi ifasını istemek hakkına sahiptir.• 2)Alacaklı borcun gereği gibi ifa edilmemesinden doğan zararını istemek hakkına sahiptir.
Borçların ifa edilmemesinin sonucu•A) Aynen ifa•B) Tazminat•C) Sözleşmeden dönme
İFA DAVASI VE CEBRİ İCRA• 1)Borcun ifası mümkünse, alacak da muaccel ise , borçlu edimini ifa etmezse, alacaklı mahkemeden borcun aynen ifasını talep edebilir. Mahkeme kararına dayanarak cebri icra yoluyla borcun aynen yerine getirilmesini sağlayabilir. Sözleşmede aynen ifa değil de tazminat ödeneceği kararlaştırıldı ise borçlu aynen ifaya zorlanamaz.
• 2)Alacaklı tazminat hakkı saklı kalmak ve giderleri borçluya yükletilmek üzere borcun kendisi tarafından ifasına izin verilmesini isteyebilir
BORÇLUNUN SORUMLULUĞU• TAZMİNATIN ŞARTLARI1)Borcun hiç veya gereği gibi ifa edilmemiş olması2)Alacaklı zarara uğramış olmalıdır.3)Borçlu, borcun ifa edilmemesinde kusurlu olmalıdır.4)Borcun ifa edilmemesiyle alacaklının uğradığı zarar arasında illiyet bağı bulunmalıdır.
SORUMSUZLUK ANLAŞMASI• MADDE 115- Borçlunun ağır kusurundan sorumlu olmayacağına ilişkin önceden yapılan anlaşma kesin olarak hükümsüzdür.• Borçlunun alacaklı ile hizmet sözleşmesinden kaynaklanan herhangi bir borç sebebiyle sorumlu olmayacağına ilişkin olarak önceden yaptığı her türlü anlaşma kesin olarak hükümsüzdür.
• Uzmanlığı gerektiren bir hizmet, meslek veya sanat, ancak kanun ya da yetkili makamlar tarafından verilen izinle yürütülebiliyorsa, borçlunun hafif kusurundan sorumlu olmayacağına ilişkin önceden yapılan anlaşma kesin olarak hükümsüzdür
Yardımcı kişilerin fiillerinden sorumluluk• MADDE 116- Borçlu, borcun ifasını veya bir borç ilişkisinden doğan hakkın kullanılmasını, birlikte yaşadığı kişiler ya da yanında çalışanlar gibi yardımcılarına kanuna uygun surette bırakmış olsa bile, onların işi yürüttükleri sırada diğer tarafa verdikleri zararı gidermekle yükümlüdür.
Yardımcı kişilerin fiillerinden sorumsuzluk anlaşması• MADDE116/2: Yardımcı kişilerin fiilinden doğan sorumluluk, önceden yapılan bir anlaşmayla tamamen veya kısmen kaldırılabilir. • Uzmanlığı gerektiren bir hizmet, meslek veya sanat, ancak kanun veya yetkili makamlar tarafından verilen izinle yürütülebiliyorsa, borçlunun yardımcı kişilerin fiillerinden sorumlu olmayacağına ilişkin anlaşma kesin olarak hükümsüzdür.
Yardımcı şahısların alacaklıya karşı sorumluluğu• Yardımcı şahısların fiilinden doğan zarar nedeniyle, alacaklı, ancak borçludan tazminat isteyebilir. Ancak yardımcı şahsın fiili aynı zamanda haksız fiil teşkil ediyorsa haksız fiile dayanarak yardımcı şahıstan da tazminat talep edebilir.
Borçlunun yardımcı şahsa dönüp başvurması• Yardımcı şahsın fiilinden doğan zararı alacaklıya ödeyen borçlu, yardımcı şahsa dönüp vermiş olduğu tazminat miktarını talep edebilir.
BORÇLUNUN TEMERRÜDÜ• MADDE 117- Muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer.
• Borcun ifa edileceği gün, birlikte belirlenmiş veya sözleşmede saklı tutulan bir hakka dayanarak taraflardan biri usulüne uygun bir bildirimde bulunmak suretiyle belirlemişse, bu günün geçmesiyle; haksız fiilde fiilin işlendiği, sebepsiz zenginleşmede ise zenginleşmenin gerçekleştiği tarihte borçlu temerrüde düşmüş olur. Ancak sebepsiz zenginleşenin iyiniyetli olduğu hâllerde temerrüt için bildirim şarttır.
BORÇLUNUN TEMERRÜDÜNÜN HUKUKİ SONUÇLARI• a) Gecikme tazminatı• b) Beklenmedik Halden Sorumluluk
a)Gecikme tazminatı• Gecikme tazminatı• MADDE 118- Temerrüde düşen borçlu, temerrüde düşmekte kusuru olmadığını ispat etmedikçe, borcun geç ifasından dolayı alacaklının uğradığı zararı gidermekle yükümlüdür.
b)Beklenmedik Halden Sorumluluk• MADDE 119- Temerrüde düşen borçlu, beklenmedik hâl sebebiyle doğacak zarardan sorumludur.• Borçlu, temerrüde düşmekte kusuru olmadığını veya borcunu zamanında ifa etmiş olsaydı bile beklenmedik hâlin ifa konusu şeye zarar vereceğini ispat ederek bu sorumluluktan kurtulabilir.
Temerrüt Faizi• MADDE 120- Uygulanacak yıllık temerrüt faizi oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir.• Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık temerrüt faizi oranı, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranının yüzde yüz fazlasını aşamaz.
• Akdî faiz oranı kararlaştırılmakla birlikte sözleşmede temerrüt faizi kararlaştırılmamışsa ve yıllık akdî faiz oranı da birinci fıkrada belirtilen faiz oranından fazla ise, temerrüt faizi oranı hakkında akdî faiz oranı geçerli olur.• Temerrüt faizine, ayrıca temerrüt faizi yürütülemez
Faizlerde, iratlarda ve bağışlamada temerrüt faizi• MADDE 121- Faiz veya irat borcunu ya da bağışladığı bir miktar parayı ödemekte temerrüde düşen borçlu, icra takibine girişildiği veya dava açıldığı günden başlayarak, temerrüt faizi ödemekle yükümlüdür.• Buna aykırı olarak yapılan anlaşmalar, ceza koşulu hükümlerine tabi olur.• Temerrüt faizine, ayrıca temerrüt faizi yürütülemez.
Aşkın zarar• MADDE 122- Alacaklı, temerrüt faizini aşan bir zarara uğramış olursa, borçlu kendisinin hiçbir kusuru bulunmadığını ispat etmedikçe, bu zararı da gidermekle yükümlüdür.• Temerrüt faizini aşan zarar miktarı görülmekte olan davada belirlenebiliyorsa, davacının istemi üzerine hâkim, esas hakkında karar verirken bu zararın miktarına da hükmeder.
Temerrüdün karşılıklı sözleşmelerde doğurduğu sonuçlar• Alacaklı şu olanaklardan birini seçebilir.1)Aynen ifa ve gecikmeden doğan zarar2)Aynen ifadan vazgeçip, borcun ifa edilmemesinden doğan zararın ödenmesini3)Aynen ifadan vazgeçip, sözleşmeyi feshedip menfi zararını talep edebilir.
• Alacaklı (2) ve (3) deki seçimlik haklardan yararlanabilmesi için, borçluya ifa için uygun bir süre vermeli ve sürenin sonunda ifadan vazgeçip seçtiği hakkını borçluya bildirmekle yükümlüdür.
• Süre verilmesini gerektirmeyen haller:• 1) Borçlunun davranışından süre vermenin faydasız olacağı anlaşılıyorsa• 2) Borcun aynen ifası artık alacaklı için yararsız duruma gelmişse• 3) İfanın artık kabul edilmeyeceği sözleşmeden anlaşılıyorsa.
1)Aynen ifa ve gecikme tazminatı istenmesi• Ek süre verilme mecburiyeti yok.• Temerrüdün genel sonuçlarında açıklanan aynen ifa ve gecikme tazminatı ilişkin kurallar burada da geçerlidir.
2) ifadan vazgeçip, müspet zararın istenmesi• Asıl edimin yerini tazminat alır.• Borçlunun direngen duruma düşmede kusurlu olması gerekir.• Burada istenen edimin borçlunun kusuruyla imkansızlaşması halinde istenen tazminatın aynısıdır.• Müspet zararın tespitinde, kural olarak alacaklının aynen ifadan vazgeçtiği tarih esas alınır.
3)ifadan vazgeçip, sözleşmeyi feshedip menfi zararını talep edilmesi • Alacaklının sözleşmeyi fesih edebilmesi için borçlunun kusurlu olması gerekmez.• Alacaklı ifa yükümlülüğünden kurtulur, daha önce ifa etmişse verdiğini geri isteyebilir.• Alacaklının menfi zararını isteyebilmesi için borçlunun direngen duruma düşmede kusurlu olması gerekir.
BORÇ İLİŞKİSİNİ SONA ERDİREN HALLER• 1) İFA• 2) İBRA• 3) TECDİT (YENİLEME)• 4) ALACAKLI VE BORÇLU SIFATLARININ BİRLEŞMESİ• 5) KUSURSUZ İMKANSIZLIK• 6) TAKAS (ÖDEŞME)
1) İBRA• Alacaklı ve borçlu arasında yapılan bir sözleşme ile, alacaklının hakkından vazgeçmesi, borçluyu edimi yerine getirmeden borcundan kurtarmasıdır.• Sözleşme bir şekle bağlı değildir.• İbra ile borcu garanti eden kefalet, rehin gibi yan haklar da sona erer.
2) YENİLEME• Mevcut bir borcun, yeni bir borç meydana getirilerek sona erdirilmesidir.• Mevcut borcun sona ermesiyle, yeni bir borcun meydana gelmesi arasında illiyet bağı vardır.• Yenileme, mevcut borcun sebebinde, konusunda veya borç ilişkisinin taraflarında değişiklik yapmak suretiyle olabilir.
• SONUÇLARI:• 1)Yenileme ile eski borç ve alacağı garanti eden rehin, kefalet gibi yan haklar sona erer.• 2)Yenileme ile yeni bir borç doğar.• 3)Yeni alacak için, yeni bir zamanaşımı süresi işlemeye başlar.
3) ALACAKLI VE BORÇLU SIFATLARININ BİRLEŞMESİ• Alacaklılık ve borçluluk sıfatlarının bir kişide birleşmesiyle borç sona erer. Bu ölüm veya yaşayanlar arası bir hukuki işlemin sonucu olabilir.
• Sonuç olarak borç ile rehin, kefalet gibi yan haklar sona erer.• Birleşmenin ortadan kalmasıyla borç yeniden doğar.• Gayrimenkul rehni ile kıymetli evrak hakkındaki özel hükümler saklı tutulmuştur.
4) İFA İMKANSIZLIĞI• Sözleşmenin yapılmasından sonra edim borçlunun kusuru olmaksızın imkansız hale gelmişse borç sona erer. Borçlu borcundan kurtulur ve alacaklıya tazminat ödemez.
KUSURSUZ İMAKANSIZLIĞIN İKİ TARAFLI SÖZLEŞMELERDEKİ SONUÇLARI• Kural: Borcundan kurtulan borçlu karşı tarafın ediminin ifasını isteyemez. Eğer karşı taraf edimini ifa etmişse sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre borçlu geri vermekle yükümlüdür.
• Kanun veya sözleşmeyle borcun ifasından önce doğan hasarın alacaklıya yükletilmiş olduğu durumlar, bu hükmün dışındadır.• Borçlu ifanın imkânsızlaştığını alacaklıya gecikmeksizin bildirmez ve zararın artmaması için gerekli önlemleri almazsa, bundan doğan zararları gidermekle yükümlüdür.
Aşırı ifa güçlüğü• Sözleşmenin yapıldığı sırada taraflarca öngörülmeyen ve öngörülmesi de beklenmeyen olağanüstü bir durum, borçludan kaynaklanmayan bir sebeple ortaya çıkar ve sözleşmenin yapıldığı sırada mevcut olguları, kendisinden ifanın istenmesini dürüstlük kurallarına aykırı düşecek derecede borçlu aleyhine değiştirir ve borçlu da borcunu henüz ifa etmemiş veya ifanın aşırı ölçüde güçleşmesinden doğan haklarını saklı tutarak ifa etmiş olursa borçlu, hâkimden sözleşmenin yeni koşullara uyarlanmasını isteme, bu mümkün olmadığı takdirde sözleşmeden dönme hakkına sahiptir. Sürekli edimli sözleşmelerde borçlu, kural olarak dönme hakkının yerine fesih hakkını kullanır. • Bu madde hükmü yabancı para borçlarında da uygulanır.
5) TAKAS (ÖDEŞME)• İki kişi arasındaki aynı cinsten karşılıklı borçların, bunlardan birinin tek taraflı beyanıyla sona erdirilmesidir. Borçlu önceden takastan vazgeçebilir• ŞARTLARI:• 1) Karşılıklı borçluluk• 2)Borçlarda özdeşlik• 3)Borçların ifasını istenebilir olması
TAKAS İÇİN ALACAKLININ ONAYININ ŞART OLDUĞU HALLER• 1) Emanete bırakılmış bir şeyin geri verilmesine veya bedelinin tazminine ilişkin borçlar• 2) Haksız olarak alınmış bir şeyin geri verilmesine ilişkin borçlar• 3) Nafaka, iş ücreti, çalışma gücünün kaybı nedeniyle bağlanan hayat boyu gelir, ölümden dolayı yoksun kalma tazminatı gibi borçlar
Takasın sonuçları• Karşılıklı borçlar daha az olan borcun tutarı oranında sona erer.• Borçların sona ermiş sayıldığı tarihten başlayarak da faiz işlemez.
ZAMANAŞIMI• Belli bir süre içinde hakkını talep etmemiş bulunan alacaklının alacağını dava yoluyla elde etme olanağını kaybetmesidir.• Bütün alacak hakları zamanaşımına uğrarlar. Ancak ayni haklar, mülkiyet hakkına dayanan davalar zamanaşımına tabi değildirler.
• Yasada başka bir zamanaşımı süresi belirtilmedikçe ise her alacak 10 yıllık zamanaşımına tabiidir.• Sözleşmeden doğan alacaklarda zamanaşımı alacağın muaccel olduğu zamandan itibaren işlemeye başlar.• Zamanaşımı hesaplanmasında, başladığı gün dikkate alınmaz ve zamanaşımı sürenin son günü dava açılmaksızın geçerse alacak zamanaşımına uğramış olur.
• Aşağıdaki alacaklar için beş yıllık zamanaşımı uygulanır:• 1. Kira bedelleri, anapara faizleri ve ücret gibi diğer dönemsel edimler.• 2. Otel, motel, pansiyon ve tatil köyü gibi yerlerdeki konaklama bedelleri ile lokanta ve benzeri yerlerdeki yeme içme bedelleri.• 3. Küçük sanat işlerinden ve küçük çapta perakende satışlardan doğan alacaklar.
• 4. Bir ortaklıkta, ortaklık sözleşmesinden doğan ve ortakların birbirleri veya kendileri ile ortaklık arasındaki; bir ortaklığın müdürleri, temsilcileri, denetçileri ile ortaklık veya ortaklar arasındaki alacaklar.• 5. Vekâlet, komisyon ve acentalık sözleşmelerinden, ticari simsarlık ücreti alacağı dışında, simsarlık sözleşmesinden doğan alacaklar.• 6. Yüklenicinin yükümlülüklerini ağır kusuruyla hiç ya da gereği gibi ifa etmemesi dışında, eser sözleşmesinden doğan alacaklar.
ZAMANAŞIMININ DURMASI• Alacağın istenmesini güçleştiren veya imkansız kılan bazı sebepler nedeniyle zamanaşımının işlememesidir.• Zamanaşımı işlemeye başlamaz, başlamış ise durdurur. Zamanaşımını durduran sebep ortadan kalkınca zamanaşımı kaldığı yerden işlemeye başlar.
• MADDE 153- Aşağıdaki durumlarda zamanaşımı işlemeye başlamaz, başlamışsa durur:• 1. Velayet süresince, çocukların ana ve babalarından olan alacakları için. • 2. Vesayet süresince, vesayet altında bulunanların vasiden veya vesayet işlemleri sebebiyle Devletten olan alacakları için.• 3. Evlilik devam ettiği sürece, eşlerin diğerinden olan alacakları için.• 4. Hizmet ilişkisi süresince, ev hizmetlilerinin onları çalıştıranlardan olan alacakları için.• 5. Borçlu, alacak üzerinde intifa hakkına sahip olduğu sürece.
• 6. Alacağı, Türk mahkemelerinde ileri sürme imkânının bulunmadığı sürece.• 7. Alacaklı ve borçlu sıfatının aynı kişide birleşmesinde, birleşmenin ileride geçmişe etkili olarak ortadan kalkması durumunda, bu durumun ortaya çıkmasına kadar geçecek sürece.• Zamanaşımını durduran sebeplerin ortadan kalktığı günün bitiminde zamanaşımı işlemeye başlar veya durmadan önce başlamış olan işlemesini sürdürür.
ZAMANAŞIMININ KESİLMESİ• Borçlunun veya alacaklının veya hakimin belli fiillerinin sonucu olarak, işlemiş bulunan zamanaşımı süresinin yanması ve kesilmeye neden olan olaydan itibaren yeni bir zamanaşımı süresinin işlemeye başlamasıdır.• Borç bir senetle ikrar edilmiş veya bir mahkeme ya da hakem kararına bağlanmış ise, yeni süre her zaman on yıldır.
• MADDE 154- Aşağıdaki durumlarda zamanaşımı kesilir:• 1. Borçlu borcu ikrar etmişse, özellikle faiz ödemiş veya kısmen ifada bulunmuşsa ya da rehin vermiş veya kefil göstermişse.• 2. Alacaklı, dava veya def’i yoluyla mahkemeye veya hakeme başvurmuşsa, icra takibinde bulunmuşsa ya da iflas masasına başvurmuşsa.
• Zamanaşımı sürelerinde sözleşme ile değişiklik yapılamaz.• Zamanaşımından önceden vazgeçme geçersizdir.
ZAMANAŞIMININ SONUÇLARI• Borcun zamanaşımına uğramasıyla borç sona ermez. Fakat alacaklı dava yoluyla alacağını elde etme olanağını kaybeder.• Zamanaşımına uğramış bir borç ifa edilirse, ifa geçerlidir. Borçlu hataen ödediğini söyleyip verdiğini geri alamaz.• Yapılan ödeme bağışlama, sebepsiz zenginleşme değildir.• Zamanaşımı borçluya bir defi hakkı verir. Borçlu zamanaşımı definde bulunmazsa, hakim kendiliğinden defiyi dikkate almaz.• Asıl alacak zamanaşımına uğrayınca, faiz ve diğer haklar da zamanaşımına uğrar.
ALACAĞIN DEVRİ• MADDE 183- Kanun, sözleşme veya işin niteliği engel olmadıkça alacaklı, borçlunun rızasını aramaksızın alacağını üçüncü bir kişiye devredebilir.• Borçlu, devir yasağı içermeyen yazılı bir borç tanımasına güvenerek alacağı devralmış olan üçüncü kişiye karşı, alacağın devredilemeyeceğinin kararlaştırılmış bulunduğu savunmasını ileri süremez.
• 2. Şekli• MADDE 184- Alacağın devrinin geçerliliği, yazılı şekilde yapılmış olmasına bağlıdır.• MADDE 190- Devreden, devralana alacak senedi ile elinde bulunan ispatla ilgili diğer belgeleri teslim etmek ve alacağını ileri sürebilmesi için gerekli bilgileri vermekle yükümlüdür.
•1)Temlikin kapsamı: Alacağı garanti eden, kefalet, menkul ve gayrimenkul rehni gibi yan haklar kendiliğinden alacağı devralana geçer. Ayrıca işlemiş, birikmiş faizler de alacakla birlikte devredilmiş sayılır.• 3. Borçluya ait savunmalar• MADDE 188- Borçlu, devri öğrendiği sırada devredene karşı sahip olduğu savunmaları, devralana karşı da ileri sürebilir.
BORCUN ÜSTLENİLMESİ• Borcun nakli, borçlunun değişmesi, üçüncü bir şahsın borcu üzerine almasıdır.• Borcun iç yüklenilmesi:Borçlu ile borcu devralan arasında yapılan bir sözleşmedir. Karşılıklı veya karşılıksız olabilir.• Borcun dış yüklenilmesi:Borcu üstlenmek isteyenle alacaklı arasında yapılacak bir sözleşmedir. Alacaklının kabul beyanı kapalı veya açık olabilir. Sözleşme herhangi bir şekil şartına tabii değildir.
MÜTESELSİL BORÇLAR• İki şekilde mevcuttur.• A)Borçlular arasında teselsül• B)Alacaklılar arasında teselsül
A)Borçlular arasında teselsül• Birden fazla kimsenin sözleşme veya yasa gereği alacaklıya karşı borcun tamamından sorumlu olması durumudur. • Ticari işlerde, taraflar sözleşmede aksini kararlaştırmadıkça müteselsil sorumluluk vardır. • Alacaklı borçlulardan her birine karşı birbirinden bağımsız alacak hakkına sahiptir.
• Borçlulardan birinin borcu ifa etmesi ile diğer borçlular da borçtan kurtulur.• Borçlular arasındaki teselsülün (dayanışma) varlığının ispat yükü alacaklıdadır.
Alacaklı ile Müteselsil Borçlular Arasındaki İlişkiler• Alacaklı, borcun tamamını veya bir bölümünün ödenmesini ister müteselsil borçluların hepsinden, isterse yalnız birinden talep edebilir.• Borcun tamamı ödeninceye kadar bütün borçluların sorumluluğu devam eder.
• Aksine sözleşme yapılmadıkça , müteselsil borçlulardan her biri kendi kişisel eylemiyle diğer borçluların durumunu ağırlaştıramaz.• Müteselsil borçlulardan her biri alacaklıya karşı gerek borcun nedeninden veya konusundan doğan ortak defi ve itirazları gerekse şahsi itiraz ve defileri ileri sürebilir.• Aksi halde sorumlu olur.
Müteselsil Borçlular Arasındaki İlişkiler• Borcun tamamını ödeyen borçlu kendi payından fazla düşen kısım için diğer müteselsil borçlulara başvuru hakkı vardır.• Bunu da alacaklının hakkına halefiyet (ardılı) sıfatıyla sahip olur.
ALACAKLILAR ARASINDA TESELSÜL• Alacaklılar arasında teselsül sözleşmeden veya yasadan doğabilir.• Birden çok alacaklının olması halinde, alacaklılardan her biri borcun tamamının ödenmesini isteyebilir. Borçlunun alacaklılardan birine ifada bulunması halinde borçlu bütün alacaklılara karşı borçtan kurtulur.
Koşullar• A.Geciktirici koşul • MADDE 170- Bir sözleşmenin hüküm ifade etmesi, gerçekleşip gerçekleşmeyeceği bilinmeyen bir olguya bırakılmışsa, sözleşme geciktirici koşula bağlanmış olur. • Aksi kararlaştırılmamışsa, geciktirici koşula bağlı sözleşme, ancak koşulun gerçekleştiği andan başlayarak hüküm ifade eder.
B. Bozucu koşul• MADDE 173- Sona ermesi önceden gerçekleşip gerçekleşmeyeceği bilinmeyen bir olguya bırakılan sözleşme, bozucu koşula bağlanmış olur. • Bozucu koşula bağlanmış sözleşmenin hükümleri, koşulun gerçekleştiği anda ortadan kalkar.• Aksi kararlaştırılmadıkça veya işin niteliğinden anlaşılmadıkça sona erme, geçmişe etkili olmaz.
Bağlanma Parası, Cayma Parası ve Ceza Koşulu• A. Bağlanma parası • MADDE 177- Sözleşme yapılırken bir kimsenin vermiş olduğu bir miktar para, cayma parası olarak değil sözleşmenin yapıldığına kanıt olarak verilmiş sayılır. • Aksine sözleşme veya yerel âdet olmadıkça, bağlanma parası esas alacaktan düşülür.
• B. Cayma parası • MADDE 178- Cayma parası kararlaştırılmışsa, taraflardan her biri sözleşmeden caymaya yetkili sayılır; bu durumda parayı vermiş olan cayarsa verdiğini bırakır; almış olan cayarsa aldığının iki katını geri verir.
C. Ceza koşulu• MADDE 179- Bir sözleşmenin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi durumu için bir ceza kararlaştırılmışsa, aksi sözleşmeden anlaşılmadıkça alacaklı, ya borcun ya da cezanın ifasını isteyebilir.
• - Alacaklı hiçbir zarara uğramamış olsa bile, kararlaştırılan cezanın ifası gerekir.• Taraflar, cezanın miktarını serbestçe belirleyebilirler.• Hâkim, aşırı gördüğü ceza koşulunu kendiliğinden indirir.