Sıra | DOSYA ADI | Format | Bağlantı |
---|---|---|---|
01. | Eği̇ti̇m, Kültür Ve Demokrasi̇ | ppt | Sunumu İndir |
Transkript
EĞİTİM, KÜLTÜR VE DEMOKRASİ Desiderius “Erasmus”
Zamana Bakış• Copernic, Bacon , Leonardo da Vinci, Machiavel, Montaigne , Erasmus gibi dehaların çağında Rönesans başlar. 15. yy’dan 16. yy’a geçiş Avrupa tarihinde dönüm noktasıdır, dramatik yoğunluk açısından yaşadığımız yüzyıl ile karşılaştırılabilir. 1486’da Dias Ümit Burnu’na kadar gidebilen ilk denizci olur, 1492’de Kolomb Amerika adalarına varır. Macellan İspanya’dan başlayıp İspanya’da biten ilk dünya turunu tamamlar. 16. yy’ın insanı nice sınavlardan başarı ile geçer. 01.04.20 Öğr. Gör. Dr. Pınar KIZILHAN 2
Kültürlerin tanışmasına, farklı eğitim sistemlerinin görülmesine, sınırlar ötesi bağlar ve arkadaşlıklar kurulmasına, çoğulculuk, tolerans, karşılıklı anlama gibi duyguların daha da gelişmesine, farklı dil, kültür ve alışkanlıkların öğrenilmesine vesile olan Rotterdamlı Erasmus kimdir?01.04.20 Öğr. Gör. Dr. Pınar KIZILHAN 3
Desiderius “Erasmus” Erasmus’un ne vatanı ne de doğru dürüst bir baba evi vardır, Erasmus’un ön adı Desiderius Latince ‘istenen’ anlamına gelir. Erasmus en çok İsviçre’nin Basel şehrinde yaşadı. Ancak o kalemiyle bir vatan yarattığı inancındaydı. 01.04.20 Öğr. Gör. Dr. Pınar KIZILHAN 4
Erasmus’un idealiErasmus, bütün hayatını, insanları ne pahasına olursa olsun, kitle çılgınlıklarına kapılmaktan alıkoymaya, kargaşayı ortadan kaldırmaya adamış, bütün Avrupa uluslarını bilimlerin ve sanatların çatısı altında birleşen tek bir toplum olarak görmeyi en yüce ideal bilmişti. Düşüncede bağımsızlık Erasmus için en büyük nitelikti. 01.04.20 Öğr. Gör. Dr. Pınar KIZILHAN 5
Bir ayağı ortaçağda olan toplum düzeninde dargörüşlülükleri, tekyanlılıkları, acımasızlıkları, küçük görmeleri insanlığa aykırı bulur.01.04.20 Öğr. Gör. Dr. Pınar KIZILHAN 6
Genç manastır öğrencisi ve öğretmen olarak düşünce ve bilginin güç kaynağı sayıldığı İngiltere’de akıcı Latincesi ve çekici konuşmasıyla soylu çevrelerde beğeni kazanıyordu. Erasmus bu ülkede laik düşünme biçimi ile karşılaşmıştır. 01.04.20 Öğr. Gör. Dr. Pınar KIZILHAN 7
Erasmus, yeryüzünde aklın ve mantığın gerçek düşmanı sayıp reddettiği tek şey ise bağnazlıktı. Barış dostu, hümanist idealin en güçlü savunucusudur. Edebiyatı ve felsefeyi, sanat eserlerini, dilleri ve halkları sevdi; bütün bunların ötesinde de daha yüksek bir ahlak anlayışını yerleştirmek amacıyla, hiçbir fark gözetmeksizin bütün insanlığı sevdi. Erasmus Anlayışı, Erasmus’un uzlaşmacı felsefesinden hareketle insanların birbirine yakınlaşmalarına hizmet eden bir görüştür.01.04.20 Öğr. Gör. Dr. Pınar KIZILHAN 8
Stefan Zweig “Rotterdamlı Erasmus: Zaferi ve Trajedisi”Bugün dünya edebiyatında özellikle biyografi türünün eşsiz ustası olarak tanınan Stefan Zweig, “Rotterdamlı Erasmus: Zaferi ve Trajedisi”ni kaleme aldığında, yani 1934 yılında, ününün doruğundaydı.01.04.20 Öğr. Gör. Dr. Pınar KIZILHAN 9
Stefan Zweig “Rotterdamlı Erasmus: Zaferi ve Trajedisi”• Erasmus Batı Hümanizminin kurucusu ve hümanistlerin en büyüğü sayılmaktadır. Zeweig insanlık idealleri açısından kendisini Erasmus ile özdeşleşmiştir. • Her koşul altında iç özgürlüğü koruma uğrunda çaba harcamak, kimsenin efendisi olmaya kalkışmamak, kimseye boyun eğmemek gibi özellikler açısından özdeşleştirmiştir. 01.04.20 Öğr. Gör. Dr. Pınar KIZILHAN 10
MisyonuErasmus’un gözünde, başkasının düşüncesine karşı hoşgörüyle bağdaştırılamaz her davranış yeryüzünün ezeli kötülüğüydü. Onun inancına göre gerek bireyler gerekse toplumlar arasındaki bütün çekişmeler karşılıklı hoşgörüyle ve kaba kuvvete başvurmadan çözülebilirdi. Kışkırtıcılar ve aşırı uçların yandaşları gerginlikleri sürekli körüklemeseler hemen bütün anlaşmazlıklar barış yoluyla sona erdirilebilirdi. Bu nedenle bağnazlığın her türlüsüne karşı çıktı. Düşüncede bağımsızlık Erasmus için en doğal nitelikti. 01.04.20 Öğr. Gör. Dr. Pınar KIZILHAN 11
Misyonu• Savaş karşıtlıkların en zorbaca gideriliş yolu olduğundan Erasmus’a göre ahlaklı bir insanlık kavramıyla bağdaştırılamazdı. Erasmus Anlayışı insanlar arasında anlaşma havası yaratma idealine yönelik olan iradeye denilmektedir. 01.04.20 Öğr. Gör. Dr. Pınar KIZILHAN 12
Eserleri 01.04.20 Öğr. Gör. Dr. Pınar KIZILHAN 13• Barbarlığa karşı Steyn’deki manastırda geçirdiği dönemde kaleme almıştır. • Adagia 818 adet Yunanca Ve Latince özdeyişler içerir. • Deliliğe Övgü- 1509
• Erasmus’un çağdaşları Thomas Platter ve Hollandalı Jean Wier deliliğin bir hastalık ve tıbbın konusu olduğu düşüncesini savundu. Bu yüzyılın hümanistleri. deliliği insanın cezalandırılmasını gerektiren bir suç veya günah olmadığını insanlara kabul ettirme çabasına giriştiler. 01.04.20 Öğr. Gör. Dr. Pınar KIZILHAN 14
“ Deliliğe Övgü” Rönesans’ın en önemli kavramlarını tartışmaya açar. Bunların arasında en önemlisi cehalet ile bilgeliği karşı karşıya getirmesidir. Erasmus yüzyıllar boyunca bilgelik sayılan erdemlerin yeniden sorgulanması gerektiğini düşünür, orta çağ inançlarını ve skolastik felsefeyi yeniden değerlendirme gereği duyar. Gerçekten de yeni bir çağa geleceğe ve aydınlanmaya ortaçağ inanç ve felsefesiyle girmek olanaksızdır. 01.04.20 Öğr. Gör. Dr. Pınar KIZILHAN 15
• Bilgelik ile deliliği akraba yapar: Gerçek bilgelik deliliktir. kendini bilge sanmak da deliliktir” der. Rasyonel davranış aşırı yüceltildiği için insan kendi doğasından uzaklaşmıştır. Yeniden doğasının gerektirdiği çocuksuluğu bulması gerekir” fikri tam da Rönesans(J. J. Rousseau) felsefesinin temelini oluşturan düşüncelerdendir. İnsanların savaşa duydukları hayranlığı ironik bir betimlemeyle deliliğe bağlar .• 01.04.20 Öğr. Gör. Dr. Pınar KIZILHAN 16
Erasmus’u bizim için değerli kılan nedir?• Erasmus, Avrupa’nın büyük kalem sahipleri ve yaratıcıları arasında ilk bilinçli Avrupalı, barış uğruna savaşma yürekliliğini gösterebilen barış dostu, hümanist idealin en güçlü savunucusudur. 01.04.20 Öğr. Gör. Dr. Pınar KIZILHAN 17
Erasmus’u bizim için değerli kılan nedir?• İnsanlık düşünce özgürlüğünü ve birey olarak insan hayatının taşıdığı kutsallığı değer bildiği sürece güncelliğini yitirmeyecektir. • Günümüzde Avrupa Birliği’nin kültür, düşünce ve sanat alanındaki pek çok projesinin Erasmus adını taşıması dün olduğu gibi bugün de birleşik bir Avrupa idealinin en güçlü temellerinden biridir.01.04.20 Öğr. Gör. Dr. Pınar KIZILHAN 18
EĞİTİM, KÜLTÜR ve DEMOKRASİHASAN ALİ YÜCELİSMAİL HAKKI TONGUÇ
Tarihe eğilmenin anlamı, günümüzü anlayabilmek olduğuna göre eğitim tarihinde Hasan Ali Yücel ve İsmail Hakkı Tonguç gibi binlerce tonluk dev bir anıtı yalnızca anmakla kalmayalım, O’nun kültür ve eğitim politikalarını analiz edelim… 01.04.20 20
Osmanlıda kültür ve eğitim Osmanlının her alanda yenilgilerle dolu son 200 yılı Çatırdayan bir imparatorluk ve yıkımdan kurtulmanın yollarını arayan aydınlar…Baskılar, aklın ışığını söndürmüş, aklın yerini yoz eğilimler ve batıl inançlara ilgi almıştı. ‘Eğitimi yetersiz toplumlarda saat geriye işler.’Milli Mücadele dönemi…01.04.20 21
İlkler, başarılar, buluşlar… Hasan Ali Yücel,Cumhuriyet Türkiye’sinin düşünce adamıdır.Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO), doğumunun 100. yılı nedeniyle 1997 yılını “Hasan Âli Yücel Yılı” olarak duyurdu.Eğitimci, devlet adamı ve aydınlanma öncüsüdür.Hasan Ali Yücel, insan ilişkilerini bilim ve sanata açık, barış üstüne kuran büyük bir uygarlıkçıdır. Yücel, en uzun süre bakanlık görevi yürüten kişidir. Hizmet tablosu en zengin Milli Eğitim Bakanı (1938-1946). 01.04.20 22
Kurucu, Kurumlaştırıcı Devlet Adamı: Hasan Ali YÜCELHasan Ali Yücel’in gözünde bir Asya ve Avrupa ülkesi olan ülkemiz, toprak altı ve toprak üstü özgeçmişiyle inanılmaz derinlikte bir tarih, ekin ve uygarlık gömüsüdür. Ama ne yazık ki şarklıdır, insanımız, kazara giydiği şark giysilerini bir türlü çıkaramamış, kapatıldığı Ortaçağ karanlığından bir türlü çıkamamıştır. Yücel Anadolu tarihini, Anadolu insanını ve ekinini yeraltı ve yerüstü varlıkları bütünlüğü içinde alımlayıp değerlendiren ender siyaset ve düşün adamlarımızdandır. El attığı her konuya ulusal bilinç ve toplumsal us açıdan yaklaşır. 01.04.20 23
Eğitim politikalarıHasan Ali Yücel, üreten bir eğitim modelini hâkim kılmak istedi.‘Kitap okuyun!’ diyen bir Milli Eğitim Bakanı.Hümanist kültür reformu: İlk adım insan varlığının en somut anlatımı olan sanat yapıtlarını benimsemektir. Homeros, Odesa ve İlyada, Dante, Goethe’den geniş olarak bahsettiği bir yazısında; “Klâsik eser, şaraba benzer. Güzel üzümden yapılmış bir şarap, istikbâlinden ne kadarını maziye mal ederse, kıymetinden o kadar kâr eder.”01.04.20 24
Yücel ve arkadaşları, Türk eğitim sistemini dünyaya açtılar, dünyayı da köy çocuklarının ayağına getirdiler. Dünya klasikleri, ilk defa onun döneminde çevrildi. Müzik ve spor onların döneminde bir yaşam biçimi haline geldi. Yaparak, uygulayarak öğrenme modeli onların döneminde hayat buldu. Vatanın her karış toprağı benim ülkemin bir parçasıdır diye neresi olursa olsun koşa koşa giden öğretmenler, onların döneminde Anadolu’nun dört bir yanına ışık saçtı. (Abbas, Güçlü 27.02.2011 tarihinde Miliyet gazetesi) 01.04.20 25
Hasan Âli Yücel, çocukluk ve gençlik yıllarında Balkan, Çanakkale, Birinci Dünya savaşlarının acılarına tanıklık eder. Sonra kurtuluşun ve Cumhuriyet devrimlerinin coşkusunu yaşar. Milli Eğitim Bakanlığı’nda öğretmenlikten bakanlığa kadar çeşitli sorumluluklar üstlenir:•Yirmi altı yaşında Felsefe Elifbası kitabını yazar. •Otuz yaşında Milli Eğitim Bakanlığı müfettişliğine, otuz altı yaşında, Ortaöğretim Genel Müdürlüğü’ne getirilir. Otuz sekiz yaşında İzmir milletvekili seçilir, kırk bir yaşında bakan olur.•Yedi yıl, yedi ay, yedi gün süren Milli Eğitim Bakanlığı’nda çalışma arkadaşlarıyla birlikte çoğu kendi alanında ilk şûralar, sergiler, dünya klasiklerinin çevirisi, ilköğretimin yaygınlaşması, teknik eğitim, Köy Enstitüleri uygulaması ile yalnız bakanlıkta değil bütün ülkede eğitim, kültür, sanat ve yayım seferberliği başlatır.(Mustafa Gazalcı, Cumhuriyet Gazetesi, 2011)01.04.20 26
Hasan Ali Yücel’den nasıl bir kültür ve düşün kalıtı devraldık?01.04.20 27
HÜMANİZMAİnsancılık terimiyle karşılanacak olan hümanizma, Rönesans’ta ‘insanı arayan, insanın özüyle bu dünyadaki yerinin ne olduğunu araştıran’ çalışmaların adıydı. Bu çalışmalar, eski Yunan ve Latin yapıtlarına yönelikti. Rönesans aydınlarının derinden inceleyip kendi dillerine çevirdiği yapıtlar, o yapıtlarla ilgili yorumlar, onlardan beslenen yeni ürünler insanlığa, insanı ortaçağ karanlığından kurtularak görme, insan değerlerini bütün başka değerlerden üstün sayma yetisini kazandırdı. Konur, Ertop ‘Karanlıkla Aydınlığın Sınırında Edebiyat’Cumhuriyetin İlk Yıllarından Günümüze Dil, Kültür ve Eğitim.Gazi Üniversitesi Yayını No: 8Hasan Ali Yücel Araştırma ve Uygulama Merkezi Yayını No:301.04.20 28
Hümanizmanın bir kültür politikası olarak benimsenmesi Hümanizm meselesinin eğitim alanında ayrıntılı olarak ele alınıp incelendiği yerlerin başında şüphesiz, 17–29 Temmuz 1939 tarihleri arasında gerçekleştirilmiş olan I. Maarif Şûrası'dır. Batılılaşma sürecinin kaynağını ‘hümanizma ’da bulan değerlendirme, 1940’lar Türkiye’sinde güçlenmiştir:Hümanizm düşüncesinin anlaşılması, yayılması, bu kültür içindeki ulusların yürüdükleri yoldan olabilecektir. (Cevat Dursunoğlu, 1. Maarif Şurası, 1939).Konur, Ertop ‘Karanlıkla Aydınlığın Sınırında Edebiyat’Cumhuriyetin İlk Yıllarından Günümüze Dil, Kültür ve Eğitim.Gazi Üniversitesi Yayını No: 8Hasan Ali Yücel Araştırma ve Uygulama Merkezi Yayını No:3 01.04.20 29
Dönemin Milli Eğitim Bakanı (Maârif Vekili) Hasan Ali Yücel klasiklerin çevirilerini kamuoyuna şöyle duyurmuştur:Hümanizma ruhunun ilk anlayış ve duyuş aşaması, insan varlığının en somut biçimde anlatımı olan sanat yapıtlarını benimsemesiyle başlar. 01.04.20 30
Dönemin Milli Eğitim Bakanı (Maârif Vekili) Yücel, yeni kültür politikasını şu cümlelerle açıklar:“Kültür anlayışımızda milliyetçiliğin tecellilerinden biri de Cumhuriyet’in daha ilk zamanlarında, Arapça ve Farsça’yı kaldırmamız olmuştur. Bu boşluğu o da seneler sonra ve bu yakınlarda Latince ve Yunanca ile doldurmaya başladık.” 01.04.20 31
Neşriyat KongresiYücel’in Bakanlığa geldiğinde ilk girişimi 2-5 Mayıs 1939 tarihleri arasında düzenlenen Neşriyat Kongresinde önemli kararı doğu ve batı klâsiklerini Türkçe’ye çevrilmesi olmuştur.I. Neşriyat kongresinin toplanması ve batı klâsiklerinin Türkçe’ye çevrilmesi hümanizm anlayışının göstergesidir. Hasan Âli Yücel’in bakanlığı döneminde, edebiyat, tiyatro, eğitim ve kültür gibi birçok alanda hümanizm faaliyetlerinin izlerini görmek mümkündür.01.04.20 32
1940’larda çocuklarına dinlettiği kardeşlik ve eşitlik temalı 9. senfoni bugünkü AB Marşı Paris’ten çocuklarına gramofon ve Beethoven’in 9. Senfonisini getirir. Senfonin sonunda ‘Neşeye Çağrı’ bölümü çalındığında; bunlar ne bağırıyor diye soran çocuklarına, Hasan Ali Yücel:-Kardeş kavgası yok! O’nu anlatıyor. Not: Avrupa Birliği ve Avrupa Konseyi marşı, 1823 yılında Ludwig van Beethoven tarafından 9. senfoninin bitiş bölümü olarak bestelenmiş olan Neşeye Övgü (Almanca: Ode an die Freude) adlı müzikal çalışma. Sözleri bulunmasına karşın, sözsüz biçimde Avrupa Birliği ve Avrupa Konseyi tarafından resmî ortamlarda marş olarak çalınmaktadır.01.04.20 33
Şimdi Avrupa Birliği Marşı olan bu eser,9. Senfoni'nin ‘Neşeye Övgü' anlamına gelen ‘Ode to Joy' bölümü, Friedrich Schiller'in 1785 yılında kaleme aldığı ‘An die Freude' adlı şiirine dayanır. Schiller bu şiirinde, insan ırkının kardeşlik ortamı içinde yaşaması idealine yerir. Beethoven, benzer düşüncelere sahip olduğu için ‘Neşeye Övgü' bölümünü Schiller'den esinlenerek yazar. 01.04.20 34
Türk Dil ve Tektik CemiyetiKayseri’de bir lisede Atatürk felsefe dersine girer. Yusuf Nazım Köni dersin hocasıdır. Ders kitaplarının nasıl daha sadeleşebileceğini tartışıyor Hasan Ali Yücel ile… 01.04.20 35
Vasfi Çınar Eğitim Öğretim BirliğiHasan Âli Yücel’in zamanında titizlikle uygulanan Öğretim Birliği vardı. Ders kitaplarının içeriği bilimseldi. Kadrosunda İsmail Hakkı Tonguç, Rüştü Uzel gibi işin uzmanı büyük eğitimciler vardı. Talim Terbiye Kurulu (TTK) eğitim politikalarının saptanmasını, ders kitaplarının incelenmesini bilimsel bir titizlikle yürütürdü.(Mustafa Gazalcı, Cumhuriyet Gazetesi, 2011)01.04.20 36
Hüseyin Vasıf Bey, öğretimde mektep-medrese ikiliğini ortadan kaldırmak üzere öğretimin birleştirilmesi kanunu (Tevhid-i Tedrisat) için 50 arkadaşı ile birlikte önerge verdi. 3 Mart 1924’te teklifin kabul edilmesinden 3 gün sonra Milli Eğitim Bakanı olarak atandı. 8 aylık bakanlığı sırasında Tevhid-i tedrisat’ı uygulamaya geçirdi; medreseler kapatıldı, okullar laikleştirildi, öğretmen okullarının sayısının arttırılmasına başlandı, yabancı uzmanlar getirtilip eğitimin planlanması konusu ele alındı. Özellikle dünyanın en büyük eğitimcisi sayılan John Dewey çağrılmış ve bir rapor hazırlatılmıştı. http://tr.wikipedia.org/wiki/H%C3%BCseyin_Vas%C4%B1f_%C3%87%C4%B1nar01.04.20 37
Yurtdışında eğitim için devlet bursunu bileğinin hakkıyla kazandığı halde ‘torpil yaptı dedirtmem, seni gönderemem’ diyen Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel’in oğlu Can Yücel.Biriktirdiği harçlıkları kendi yerine gönderilen ve beyin cerrahisinde çığır açan, Cambridge Üniversitesinde yetişen yakın arkadaşı Prof. Dr. Gazi Yaşargil’e veren oğul Can Yücel. 01.04.20 38
sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidinişin kolayına kaçmadan amagül yanaklı bebesini emziren melek yüzlü anneciğin resminideğilne de ak örtüde elmalarınne de akvaryumda su kabarcıklarının arasında dolanan kırmızıbalığınkinisen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin1961 yazı ortalarında Küba'nın resmini yapabilir misinçok şükür çok şükür bugünü de gördüm ölsem de gam yememgayrının resmini yapabilir misin üstad…01.04.20 39
Eserlerinde, köylüleri, işçileri, emekçileri, yoksulları, İstanbullu balıkçıları gördüğümüz, en çok tema edindiklerinden birinin emeğin bir sembolü olarak ‘eller’i kullanan Abidin Dino ‘Yücel’e kadar biz resimleri satacak değil, bakacak insan beklerdik’Sözleri Canan Yücel’in anlatımında tanık oluruz. 01.04.20 40
Teknik Eğitim Çalışmaları…Teknik öğretmen okulları açılırTürkiye’de ilk piyano yapılır. 01.04.20 41
Coğrafya Kongresi ve 1000 KöyBir yılda 1000 köy gezildi, ihtiyaçları belirlendi.Türkiye yedi bölgeye ayrılır ve bölgelerin adları verilir. 1940-46 yılları arasında Köy enstitülerinde 15 bin dönüm tarla tarıma elverişli hale getirilmiş, üretim yapılmıştır. Sulama kanalları oluşturularak enstitü öğrencilerinin öğrenim gördüğü çiftliklere sulama suyu öğrenciler tarafından getirilir. 01.04.20 42
Enstitülerin kendilerine ait bağları, arı kovanları, besi hayvanları, atölyeleri vardı. Derslerin %50’lik bölümü temel örgün eğitim konularını içeriyordu.Eğitim ilk kez şeçkinlere, babaların kesesine göre değil halkın %80’nin ihtiyacına göre düzenleniyordu. 01.04.20 43
İnsanı insan yapan şey sanatKendi için seçtiklerini halkla paylaşır,Aydınlanmaya örnek olacağını düşündüğü her şeyi halk ile paylaşır. Köy enstitülerinde ağız armoniği, akordeon, mandolin çalınması zorunludur. 01.04.20 44
Puccini'nin en önemli operalarından biri Butterfly operası Ankara Halkevinde perdelenir, 1941’de.Opera müzesi kurmayı planlar. Bugün bir opera müzesi yok! 01.04.20 45
Hasan Âli Yücel, bakanlıktan ayrıldıktan sonra da durmaz. Yaşadığı haksızlıklara karşın yazıları, yeni yeni yapıtlarıyla aydınlanma savaşımını aralıksız sürdürür. 1946-50 yılları arasında Ulus’ta, 1952 Cumhuriyet’te yazar. 1956 yılında İş Bankası yayın işleri yöneticiliği yapar. 27 Mayıs 1960’tan sonra birçok aydında olduğu gibi kısa bir süre içinde umut yeşerir. 25 Şubat 1961 UNESCO Yönetim Kurulu toplantısına katılır. Rönesans ve Hümanizm konulu bir toplantı için hazırlık yapmaktayken 26 Şubat 1961’de aramızdan ayrılır. (Mustafa Gazalcı, Cumhuriyet Gazetesi, 2011)01.04.20 46
İSMAİL HAKKI TONGUÇİsmail Hakkı Tonguç Tuna boylarında bir köyde eğitim görür. Dobruca bölgesinde bir göçmen köyü… Küçük yaşta özgür düşünme, bağımsız karar verme gibi davranışların temelinde, başka etmenlerle birlikte Rumeli göçmenlik kültüründen süzülüp gelen, kendini güvence altına alma, başının çaresine bakma kaygısı gibi izler gözlemleniyor. 01.04.20 47
‘Eski evlerden bozma okullar’ Fes’li öğretmenlerAmcası okumuş bir molladır. Öğrendiği bilgi, yaşama sevincini alt üst etmişti adeta… Bu ileride kökünü kazımak istediği Osmanlı tipi okumuşluktu… Babasına ‘Rüşdiye’de gördüğüm fesli öğretmenler gibi olacağım’ der.Yoksulluktan kaçar… İstanbul’da okumayı kolay mı sanıyorsun diyerek öğüt verir Paşa. Böyle düşünenler yüzünden babaları cahil yoksul kalmıştır. Hazırladığı dilekçeyi Nazır Şükrü Bey’e sunar. O’nu Kastamonu Darülmuallimin’e kaydeder. Kastamonu’ya kadar yürüyerek gider. Darülmuallimin eski bir konaktır. O dönemde işe yaramayan eski evler okul olarak kullanılır. Öğretmenleri ise o dönemde yeniliğin simgesi feslidir. Bir buçuk yıl sonra İstanbul Öğretmen Okulu’na geçiş yapar, mezun olur. 01.04.20 48
Yurtdışı ve Pestolazzi Çocuk Köyü Deneyimi1918’de Almanya Ettingen’de seçtiği Resim-İş alanı ileride meslek yaşamında geliştireceği özgün ‘iş eğitimi’ görüşü için temel oluşturacaktır. İsviçre, İtalya’da bilimsel inceleme, araştırmalar yapmıştır. İtalya’da her karış toprağa insan elinin değdiğini, her köyde şarapçılığın geliştiğini görür. Pestolazzi Çocuk Köyü’nde gözlemler yapar. Burası dünyanın her yerinden yoksul çocukların okutulduğu köy’dür. O dönemlerde yaşanan Gediz zelzelesi’nde zarar gören çocukları burada okutalım teklifine, Devletin verdiği yanıt: ‘Biz çocuklarımızı okuturuz!’. 01.04.20 49
Meşrutiyet aydını Ethem Nejat1919 Eskişehir Erkek Öğretmen Okuluna Resim-İş öğretmeni olarak atanır. O yıllarda Eskişehir Eğitim Müdürü bir meşrutiyet aydını Ethem Nejat’ın köy okulları ile ilgili görüşlerinden etkilenir.01.04.20 50
‘İş Eğitimi’ne dayalı eğitim düşüncesi İlk dikiş iğnesini kim buldu?İlk tekerleği kim buldu? Motoru ilk kim buldu?Uygarlık bu yollarla gelişmiştir.‘Eğitimin tarihi işin tarihidir’01.04.20 51
İş Eğitiminin Kuram ve UygulayıcısıYalnız kafanın çalışmaması, ellerin çalışmaması aydınları toplumdan uzaklaştırıyor, yaşamın güzelleşmesine katkı sunmuyor. O halde ellerimizi çalıştıracağız, toprağı işleyeceğiz, herhangi bir zanaat dalında beceri sahibi olacağız. 01.04.20 52
‘CANLANDIRILACAK KÖY’‘Ülkenin işleri yazışmalarla düzeltilemez, köyün içine girmeli, köyü bilmeli’. Çok köy gezer, binlerce köyü düşüne düşüne, tecrübe ede ede gezer….Batı ülkelerindeki \Demokratik haklar\ sistemini eğitim yoluyla, yerleştirmeye çalışmıştır. Yaşamı boyunca yoksul halk çocuklarının nasıl okutulması gerektiğini düşünmüştür. 01.04.20 53
….“ilköğretim ve okuma yazma” sorununu bir Anadolu Rönesans'ına, “Yeniden Doğuş”una dönüştürmeyi başarmış bir büyük devrimci…….Devrimci dehası ile özgün yöntem araştırmalarını, evrensel bilgiye ait kuramsal yapıyı kendi halk kültürüyle buluşturmayı başarmış İsmail Hakkı Tonguç, yarım kalmış Anadolu Rönesans'ının mimarı……..Cumhuriyet’in köylüye ve halka ulaşmayı başarmış neredeyse tek aydınlık kolu...(Alper Akçam) 01.04.20 54
“Her enstitü, halk ekininin, folklor ürünlerinin harman olduğu yerdi. Çalışma halk oyunlarıyla başlar, hafta sonu şenlikleri, köylerden getirilen ortaoyunları, saz söz varlıklarıyla, türkülerle sanat şölenine dönüşürdü.Kasnakçı Efe, Çakırcı Efe, enstitü enstitü dolaşarak, halk oyunlarını öğreten oyun usta öğreticileri, Âşık Veysel, Ali İzzet saz ve türkü usta öğreticileriydi. 01.04.20 55
Köyünü her yönüyle inceliyordu öğretmen adayı. Çalışacağı ortamı toplumsal, ekonomik, ekinsel yaşamıyla tanımaya yönelikti araştırma.” (Mehmet Başaran, Mehmet Başaran, Özgürleşme Eylemi, Köy Enstitüleri, s 223)Tonguç, halk kültürünün ve o kültürün çoğulluğunun, yenileşmeci, değişimci gücünün ayrımındadır... 01.04.20 56
Genel eğitime yepyeni özgün bir bakış!Tonguç, derslerinde, özel konuşmalarında ve yapıtlarında sürekli İNSAN üzerinde durur. İNSANın tükenmezliğini vurgular. Tonguç'a göre \Doğada en üstün varlık, asıl değer yaratıcı olan İNSAN'dır, insan elidir.\ El, insanı öteki yaratıklardan ayıran en verimli organdır.01.04.20 57
\İnsanın tükenmezliği ve insanoğlunun erdeminin ve yaratıcılığının elleriyle beyni arasında kurabileceği uyumla doğru orantılı olduğu...\ anlayışıTonguç'a göre halk/ulus, \...her türlü değer yaratmada ve toplumsal örgütlenmede tükenmez bir hazinedir.\ Eğitimin asıl amacı o kaynağı işlemek, devinime geçirmek olmalıdır. Toplumsal bilinç yaratmanın yolu budur. Türk devriminin asıl dayancası, eğitim yoluyla yaratılacak olan toplumsal üretme bilincidir. Bu da ancak toplumcu bir eğitim süreci izlemekle gerçekleşebilir. \Milli şuuru geliştirmekten maksat, vatandaş faaliyetini devlet hayatının temeli yapmaktır. Bu da ancak ve ancak sıhhatli ve yenilikçi bir eğitim programıyla mümkün olabilir. Çünkü medeniyet insana has bir yaratma şeklidir. İnsan elini ve aklını birlikte kullanmaya başladığı gün, medeniyeti de, tarihi de başlatmıştır’.(Ali Dündar, ‘Cumhuriyet Eğitiminin Büyük Eğitmeni İsmail Hakkı Tonguç’, 2007) 01.04.20 58
Tonguç, dünya eğitim tarihini ve tarihe damgasını vuran eğitimcileri, örneğin: F.Pestalozzi, Rabelais, M.Montessori, G. Kerschensteiner, H.Gaudig, J. Dewey, N.K.Krupskaya, P.P. Blonski’yi yakından izler. 01.04.20 59
İsmail Hakkı Tonguç ve Hasan Ali Yücel’in yetiştirdiği öğretmenlerin nitelikleri;Yazardır, Çok kimliklidir,Halk kültürünü çok iyi bilir, halk ile iç içe yaşar.01.04.20 60
Köy Enstitüleri’nde yetişen yazarlar, Batı Rönesans'ının kapı açıcısı Rabelais romanı ölçüsünde halk kültürünü yeniden doğuşa uğratarak Anadolu’da Baba Tonguç’un deyimiyle “korkuya karşı savaş” açtılar.(Alper Akçam)01.04.20 61
Örneğin,Fakir Baykurt’un Kaplumbağalar adlı yapıtını Rönesans edebiyatının kurucusu sayılan Rabelais romanında grotesk halk kültürü, Dostoyevski yazınında çokseslilik üzerine çözümlemeler yapan Mihail Bahtin’in çalışmalarından yararlanarak değerlendirdiğimizde, Köy Enstitülü yazarların Anadolu halk kültürünün yeniden doğuşunda oynamış oldukları rol bir kez daha aydınlanmaktadır.(Alper Akçam) 01.04.20 62
Benzer şekilde, Fakir Baykurt’un Kır Abbası, Uluguşu, Irazca Anası, Dursun Akçam’ın Cenkçisi, Gurbetçisi, Allahın Kızı Mavişi, Telli Anası, Ümit Kaftancıoğlu’nun Güllü Anası, Yeter’i, Loplopu, Talip Apaydın’ın Çoban MusasıMahmut Makal, Talip Apaydın, Dursun Akçam, Mehmet Uslu, Hatun Birsen Başaran, Ali Dündar, Mehmet Başaran gibi daha pek çok yazar yetişmiştir. (Alper Akçam)01.04.20 63
TelgrafhaneUyumayacaksınMemleketinin haliSeni seslerle uyandıracakOturup yazacaksınÇünkü sen artık o eski sen değilsinSen simdi ıssız bir telgrafhane gibisin,Durmadan sesler alacakSesler vereceksinUyuyamayacaksınDüzelmeden memleketinin haliDüzelmeden dünyanın haliGözüne uyku giremez ki…UyumayacaksınBir sis çanı gibi gecenin içindeTa gün ışıyıncaya kadarVakur metin sadeÇalacaksın.Melih Cevdet Anday01.04.20 64