Sıra | DOSYA ADI | Format | Bağlantı |
---|---|---|---|
01. | Edebiyat Ve Toplum - Sait Faik Abasıyanık'ın Şiirleri | pptx | Sunumu İndir |
Transkript
Edebiyat ve Toplum KONU: Sait Faik Abasıyanık'ın Şiirleri Hazırlayan: Kadir Can No:170553011
Sait Faik Abasıyanık, Cumhuriyet dönemi Türk edebiyatının önde gelen hikayecilerindendir. Kendisinden sonra gelenleri etkileyen hikayeleriyle, Türk edebiyatında bir tarz oluşturmuştur. Fakat o aynı zamanda şairdir de. Şimdi Sevişme Vakti adı altında topladığı şiirleri ve bu kitabına girmemiş olanlarıyla, Sait Faik'in şiiri, hikayeleriyle ortak temaları paylaşır. Bu şiirler, hikaye çeşnisi ve sıfat üslubu ağır basan, duru bir Türkçeyle yazılmış şiirlerdir.
Sait Faik'in aynı zamanda bir şair de olduğu, yayımlanmış bir şiir kitabının da bulunduğu, hikayeciliği kadar sık üzerinde konuşulan bir yönünü teşkil etmemiştir. Bunda elbette, Sait Faik'in Türk edebiyatında asıl yerinin ve baskın görünümünün hikaye etrafında oluşmuş olmasının payı büyüktür.
Sait Faik'in tek şiir kitabı vardır: ‘’Şimdi Sevişme Vakti’’ İçinde on yedi adet şiirin bulunduğu bu kitap, 1953 'te Yenilik Yayınları tarafından yayımlanır ve yayımlandığı günlerde, edebiyat çevrelerinde beğeni yahut eleştiri yollu ilgileri de üzerine çeker. Yöneltilen eleştirilerin başında, şiirlerin üslüp bakımından Sait Faik'in hikayelerini fazlaca andırdığı, şiirde olması gereken ahenk ögesinin bu şiirlerde bulunmadığı itirazları gelir.
Sait Faik'in Şimdi Sevişme Vakti'ne almadığı, 21 Ocak 1932 tarihli Mektep dergisinde neşredilmiş olan \Hammal\ şiiri, dergilerde yayımlanmış ilk şiiri olarak bilinmektedir ve üç dörtlükten oluşan daha bu ilk şiirinde Sait Faik adeta daha sonra yazacağı şiirlerin ve hikayelerin \insan kadrosu\nu ve onlara bakış açısını ima eden bir rengi bize vermektedir. Ensesine sakulu Kamburunu kaşıdı. Şu koskoca bavulu Beş kuruşa taşıdı. mısralarıyla başlayan bu şiir, büyük kentin kendi küçük yaşama telaşı içinde koşuşturan sıradan insanını anlatmasıyla, gerçekten de Sait Faik hikayesinin ve şiirinin bir minyatürü, bir kodlaması gibi yorumlanabilir.
Ayrıca şairin ll Mayıs ı954'te ölümünden sonraki günlerde yayımlanan şiirleri de mevcuttur: \İmrozlu Kız\ (Vatan, 16 Mayıs ı954), \Bir Büyük Karışıklık\ (Vatan, ı6 Mayıs ı954), \Bir Aydınlık\ (İstanbul, nr. 8, Haziran 1954), \Evime Dönüyorum\ (Varlık, nr. 408, ı Temmuz 1954) ... Bu metinler, bize Sait Faik'in şiir yazmayı ölümüne kadar bırakmadığını göstermektedir. Şairlik onda gelip geçici bir heves olmamış, hikayeciliğiyle birlikte, fakat tabir caizse bir iki adım geride yürüyen bir sanat alanı olarak varlığını hep sürdürmüştür.
Sait Faik'in şiirleri genellikle uzun soluklu şiirlerdir. Bu şiirlerde çoğu kez bir hikaye havası hemen kendisini hissettirir. Bilhassa \Köprü\, \Deli Çay\, \Bizim İskele\, \Kırda Bir Öğle Uykusu\ vb. şiirlerinde bu daha da belirgindir. Bu şiirlerinin bazılarını okurken, bunların hikayelerinden çıkarılmış pasajlar olup olmadığı sorusu bir an okuyucunun zihnini yoklar. Gerçi bunun tersi Sait Faik'in hikayeleri için de söylenebilir. Yazarın kalemindeki şiirsel öz, onun hikaye olarak anlattığı metinlerde de bir şair bakışını, şiire yatkın bir dil ve üslubu karşımıza koyar.
Sait Faik, hikayede ve şiirde gerçekçi bir çizgi izler, gerçekçi gözlemleri ve tasvirleri öne çıkarır . Onun hikayelerinin ve şiirlerinin bu yönü vurgulanagelmiştir Yazarın hikayelerindeki gerçekçilik, aynen şiirlerinde de karşımızdadır. Bu gerçekçilik, şairin bakış açısının yanında anlatış biçimi ile de pekişen bir tavırdır aslında. Ve bu tavrın oluşmasında, şiirleri gerçekçi bir düzleme çeken bir öge olarak sıfatlar hemen dikkatlere çarpar.
Gerçekten de Sait Faik'in şiirlerinde sıfatların çok yoğun olarak kullanıldığı gözlerden kaçmaz. Bu onun hikayeciliğin şiirine yansıyışıdır aynı zamanda. Şiirlerinden rastgele aldığımız \hışırtı ile ve kocaman bıçaklarla kesilen tahan helvalarının kokusu\, \kötü yağlarla yaptıkları börekten şişmanlamış, iyi insanlar\, \taşlı bulgur pilavı\, \çifti altmış paraya satılan bayat simitler\, \ensesi dümdüz ustura ile alınmış, saçları arkaya taranmış, bol elbiseli, altın bakışlı, sarışın uzun bacaklı adam\, \yaz akşamları terleyen sürahilerdeki sular\, \şarkısını birdenbire kesip yıldırım gibi uzaklaşmış ova\, \metruk havuzların kurbağa seslerinin güzelliği\ vb. gibi sıfat tamlamalarında şairin eşyayı ve insanları nasıl detaylı ve birbirinden ayırt edici ayrıntılarıyla eserine taşıdığının birer örneği ile karşılaşırız.
Hikayelerinin tematik yelpazesi, daha kelebek kanadı dokunuşlarıyla ve daha iç içe geçmiş bir şekilde Sait Faik'in şiirlerinde de tekrarlanır diyebiliriz. Bu noktadan hareketle, onun şiirlerinin ana temalarını şu gruplar içerisinde görebiliriz:
A. Şairin kendi \ben''i, tabiidir ki, şiirlerinin ekseninde yer alır. Onun şiirlerindeki bütün bu insan kalabalığı, bütün bu hayatlar, hayatı yapan kırıntılar, bazen bizzat yaşananların içinde kendisi de var olarak, bazen kenarda bir gözlemci olarak, şairin kendi \ben\i odağında şiire taşınır. Bu taşmış, çaresiz ve mutlak bir yalnızlığı çok güzel ve şiddetli bir şekilde dile getiren Her yerde kendim Ayna/arda, cam/arda, alüminyumlarda Kurşun borularda Masada, karyolada Pis kendim, mendebur kendim, fena kendim. ( 48-49) mısralarında denildiği gibi \her yerde kendi\sini ifade ediş, aşk, yalnızlık, avarelik, bohemlik, yaşama sevinci gibi her biri Sait Faik şiirinin temalarını da teşkil eden kimi duygularda birlikte, onlarla iç içe geçmiş bir halde şiiri dokuyuştur. \Arkadaş\ (s.l 7), \Aynalı Çeşme\ (s. 48), \Evime Dönüyorum\ (s. 59) şiirleri bu temanın güzel örnekleridir.
Şairin insanı tanıyışının uğraklarından birisi, hem de önemlisi elbette ki aşktır. Aşk duygusu ve bu duygunun zeminini teşkil eden kadın güzelliği, kadınlara duyulan ilgi, Abasıyanık'ın şiirlerinin gür mecralarından birisidir11 ve bu tema, şair için başka bir çok temanın şiire dahil oluşuna da bir bahanedir, bir vesiledir: Senden bahis açılmadıkça susmak isterim. Senden bahis açmaya vesiledir Kınalıada, vapur, deniz, yunus. (s. 22)
B.Sait Faik'in şiirinde, hayatından taşıdığı yalnızlık duygusu, bohem yaşayış tarzının görünümleri, buna bağlı olarak da meyhane ortamı ve içki, balıkçı kahveleri de yoğunlukla işlenen temalar arasına girer. Rum meyhaneci Yanakimular (s. 31), Satirakiler (s. 18), Rum balıkçılar, kahvehaneciler, bıçkınlar, cepçiler vs. de bu temanın çizdiği ortamların müdavimleri olarak tabloda yerlerini alırlar. \Şarap içerek\ (s. 25), \Bir Masa\ (s. 31 ), \Evime Dönüyorum\ (s. 59-60) gibi şiirler bu temanın derinleştiği şiirler olarak öne çıkarılabilir.
C.Sait Faik hikayesi nasıl denizden, hayatını denizden kazanan insanlardan, balıkçılardan, balıkçı kızlarından, mavnacılardan, sandalcılardan ayrı düşünemezsek, onun şiirini de bu temaların haricinde ele alamayız. Gerek müstakil temalar olarak, gerekse şiiri dokuyan motifler şeklinde bu ögeler Sait Faik şiirinin nescini oluşturur. \Uskumru yüklü sandallar, sandalı pat pat dövecek torikler, dülger balıkları, eski iskeleler, zehirli midyeler, martılar, karabataklar, yakamozlar, yırtık ağlar, kirli yelkenler, Burgazada iskelesi, iskele kahvesi, çımacılar, balığa çıkan delikanlılar\ vs. bu dokunun ilmekleridir. \Bizim İskele\ (s. 42-43), \Cıva\ (s. 76),. \Ceylan-ı Bahri\ (s. 16) gibi şiirler bu temayı işleyen güzel şiirlerindendir.
D.Bu tablolar, bu küçük insanlarla birlikte .yaşayış, hemhal oluş coşkusu, aşklar, yalnızlık ve avarelik duyguları elbette bir mekana lokalize olmak zorundadır ki Sait Faik için bu mekan İstanbul'dur. Dolayısıyla Sait Faik' i rahatlıkla bir İstanbul şairi olarak nitelemek mümkündür. Ancak bu İstanbul, Kınalıada, Burgazada, Galata, Kumkapı, Karaköy meyhaneleri, Boğaziçi iskeleleri, Yüksek kaldırım, Köprü ölçeğinde ve şairin günlük yaşadıkları düzleminde bir İstanbul' dur. İstanbul 'un geçmiş birikimi, tarihi' dokusu, mimari' güzellik! eri, kültürel çeşitliliği gibi yönleri onun şiirine yansımaz.
E.Sait Faik, 1906'da Adapazarı'nda doğmuştur. Çocukluğunun geçtiği şehir de Adapazarı' dır. İnsanın bilinçaltı, doğduğu ve ilk hayat tecrübelerini yaşadığı, tadlarını tattığı, renklerini tanıdığı mekanlardan, şehirlerden ve çevrelerden, hayatının daha sonraki yıllarında da kolay kolay kapamaz. Adeta insanın içinde zayıf veya kuvvetli gizli bir bağ vardır ve bir şekilde onu doğduğu yerlerle, \memleket\le ilgili kılar.
Bu ana temalar etrafında Sait Faik Abasıyanık'ın şiirlerini, hikayelerinin bir devamı, onların farklı bir edebi türde zenginlenişi, bir açılımı olarak görebiliriz. Bu şiirler de hikayeleri gibi yoğun olarak sıfatlarla örülmüşlerdir. Bilhassa uzun şiirlerinde hikaye kesitleri kendilerini iyiden iyiye belli eder. Böylesi şiirlerde mısra örgüsü zaman zaman gevşese, şair zaman zaman duygusallaşsa bile, insana bakışı ve onu ele alışı itibarıyla Sait Faik şiiri genel olarak gerçekçi bir çizgide ilerler. Ancak gerek yazarın şiirde ısrarlı olmayışı, gerekse hikayelerinin dönemin edebiyatındaki baskın ve etkileyici görünümü, Sait Faik Abasıyanık isminin Türk edebiyatında daha çok \hikayeci\ olarak kabul gönnesini doğurmuştur. Fakat bu yönüyle birlikte, onun \şair\ kimliği de bu portrenin unutulmaması gereken bir çizgisidir.
KAYNAKÇA Sait Faik Abasıyanık'ın Şiirleri, M. Fatih ANDI , (2014), İlmi Araştırmalar, Cilt 0 , Sayı 19 , Ara 2005 , 7 – 15 (dergipark.org.tr)